Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından kabul edilen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile
biraraya gelen Irak eski başbakanı Caferi, TRT-TÜRK'te yayınlanan,
sunuculuğunu Mete Belovacıklı'nın yaptığı "40 Dakika" programına
katılarak, Irak'ta yaşanan gelişmelere ilişkin soruları cevaplandırdı.
Ankara'daki görüşmelerinde Gül, Erdoğan ve Davutoğlu'nun Irak'ı
yakından izlediklerini gördüğünü belirten Caferi, "Irak'taki demokrasi
deneyimine büyük saygı gösterdikleri izlenimi edindim. Bu anlayış ve
güçlü irade, beni çok mutlu etti" dedi.
Türkiye ile Irak arasında çok derin ilişkiler olduğunun altını çizen
Caferi, "Türkiye ile ortak çıkarlarımız, tarihi, kültürel
ilişkilerimiz var. Sadece coğrafi yakınlık değil, siyasi yakınlık
olarak da Türkiye bizi etkilemektedir" diye konuştu. Fırat ve Dicle
nehirlerinin Irak'ın can damarları olduğunu belirten Caferi, "Can
damarlarımız kurursa binlerce yıldır uygarlıklara ev sahipliği yapmış
bu topraklarda uygarlıkta sona erer. Burada sizlerle birlikte bizim de
sorumluluğumuz var" dedi.
Ocak 2010'da Irak'ta yapılacak seçimlerin güvenlik içinde
gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Caferi, şunları söyledi:
"Biz ayrılıkları bir kenara bırakarak, ulusal yönleri öne çıkarıyoruz.
Her türlü bölünmeden uzak durulması gerektiğini düşünüyoruz. Etnik
kimlik olarak Türkmen, Arap ve Kürtler, mezhepsel olarak da şiiler ve
sünniler arasında ayrım yapılmadan devam edilmeli. Türkiye'de de
birçok mezhepten insan var. Ama herkes kendisini Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı sayıyor.
Seçimlerde kim başbakan seçilirse onu selamlarız. Çünkü başbakan belli
bir mezhebin, belli bir etnik grubun başbakanı değil, bütün Irak'ın
başbakanı olacaktır.
Biz demokrasi bakımından daha yolun başındayız. Ama inanıyorum ki daha
iyiye gidecektir."
Caferi, başbakanlığı sırasında ABD ve İngilizlerin söylemlerine karşı
çıktığının anımsatılması üzerine de, "Demokrasinin sonuçlarına saygı
gösterilmesi gerekir. Halk özgürce bir siyasi lider seçtiği zaman,
siyasi liderliğin diğer ülkelerle ilişkilerini de seçiyor. Her iki
yönetimin işlediği yanlışlardan birisi de budur. Yeni yönetimlerin
bundan ibret alması, demokrasinin sonuçlarına saygı gösterdiklerini
ispat etmeleri gerekiyor" diye konuştu.
Irak'ın yeniden onarımının gerektiğini vurgulayan Caferi, Türkiye'nin
gerekli malzemeleri gönderebileceğini, Türkiye'de dar gelirliler için
yapılan ucuz toplu konutlar gibi deneyimlerden yararlanabileceklerini
kaydetti.
ABD askerlerinin Irak'tan çekilmeleri konusunda Obama'nın vermiş
olduğu söze bağlı kalacağını umduklarını belirten Caferi, şöyle
konuştu:
"Ancak bu geri çekilme boşluklar doldurulmadan gerçekleştirilmemeli.
Irak güvenlik güçlerinin eğitim ve donanım bakımından yüksek düzeye
gelmesi gerekiyor. Görevlerini tam olarak yerine getirirlerse istikrar
sağlanabilir. Biz Irak ulusal bütünlüğünü koruyan bir ordu istiyoruz.
Irak sürekli gerginlik yaşamasın, işgal yaşamasın istiyoruz. Saddam
döneminde komşularla ilişkilerimiz gerginlik üzerine oluşmuştu. Şimdi
sevgi üzerine ilişkiler kuruluyor."
Irak'ta çatışma tehlikesinin tam olarak ortadan kalktığını
söyleyemeyeceğini vurgulayan Caferi, kuzeydeki bölgesel yönetimle
sorunların Anayasa ve parlamento esasında çözüleceğini söyledi.
Caferi, "Anayasa semavi bir kitap değil, bir Kur'an, bir İncil değil.
Deneyimlerimize göre anayasa'yı değiştireceğiz, yanlışları
bırakacağız, doğruları bulacağız. Herkes anayasaya bağlı kalırsa,
parlamento çatısı altında çalışırsa sorun olmayacaktır" dedi.
Kerkük sorununun çözümüne yönelik değerlendirmelerde de bulunan
Caferi, şunları söyledi:
"Kerkük şehri, Basra'dan, Süleymaniye'den daha değişiktir. Onlar tek
toplumlu şehirlerdir. Basra'da Araplar, Süleymaniye'de Kürtler var.
Kerkük'te ise Araplar, Kürtler, Türkmenler, Keldaniler, Asurlular var.
Her şehrimiz bir çiçek ise Kerkük bir demet çiçektir. Bu çiçekler,
yüzyıllarca barış içinde, bir arada yaşadılar. Kerkük'ün özelliklerine
saygı göstermeliyiz. Kerkük bir Irak şehri olarak kalmalı, tıpkı diğer
Irak şehirleri gibi. Biz Kerkük'te yukarıdan dayatılan, zoraki bir
çözüme karşıyız. Kerkük halkının iradesini yansıtmayacak bir seçenek
olmamalı."