Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu
İşte konuşmasından satırbaşları;
Şiir okuduğu için hapis yatan bir Başbakan olarak basın özgürlüğüne saygılı olduğumuzu her fırsatta belirttim. Son dönemde mücadele ettiğimiz çeteler, karanlık odalar halkın özgürlüklerini ortadan kaldırmaya çalışan zihniyetin temsilcileriydi.
Birileri çıkıp senaryoyu tersine çevirmeye, bizi özgürlük karşıtı gibi göstermeye çalışıyor.. Bizler 90'lı yıllarda 28 Şubat sürecinde ifade özgürlüğünün nasıl kısıtlandığına şahit olduk...
Son gözaltılar sonrası yargı süreci kendi mecrasında yürümektedir. Bu olayın bizimle ilişkilendirilmesi, AK Parti'nin hedef alınması büyük bir yanlıştır. Birileri olup bitenleri hükümete aitmiş gibi göstermek derdinde birileri de yargıya müdahale etsin diyor. Bunlar yanlış, hükümet durması gereken yerdedir. Basın özgürlüğü ancak ve ancak demokraislerde mümkündür.
Erdoğan grup toplantısında konuştu
Siyasetin vesayet altında olduğu bir ortamda ifade özgürlüğünden bahsedilemez. 28 Şubat sürecinde nasıl ısmarlama manşetler atıldığını çok iyi biliyoruz. Geçmişte bir kısım gazetecilerin durumdan nasıl vazife çıkardıklarını biz iyi biliriz.
Bazı uluslararası kuruluşlar Türkiye'deki durumu anlamakta zorluk çektiğini belirtiyor... Biz de onları anlamakta zorluk çekiyoruz... Basın özgürlüğü üzerinden hükümetin yıpratılmaya çalışılması son derece yanlıştır...
Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik en küçük bir baskı görürsek bunun karşısında ilk duracak olan biz oluruz...
Bazı haberlerden rahatsız olduğumuz oldu ama hakkımızı gidip yargıda aradık...
'MUHTAR BİLE OLAMAZ' DİYEN MEDYAYLA ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK!
Bizim gelecek saldırılara karşı korkumuz yok. Biz muhtar bile olamaz diyen medyayla çarpışa çarpışa iktidara geldik. Siyasi gücümüzü de medyadan değil sadece milletimizden aldık, sizden aldık.
Onun için ne kimseye minnet ederiz, kimsenin vesayeti altına gireriz, ne de bu tür yollara tenezzül eder muhalifleri susturmaya çalışırız. Ak Parti’nin muhalif yazarları susturduğu iddiasını hakaret olarak kabul etmeyiz. Çünkü yarası olan gocunur, bizim böyle bir yaramız yok
İnanç özgürlüğünden korkmuyoruz. Onun için bu konularda rahatız. Kendimize, teşkilatımıza milletimize inanıyor ve milletimize güveniyorum.
Biz 'muhtar bile olamaz diyen' medyayla çarpışa çarpışa iktidara geldik...
HANGİ GAZETECİ HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİ DİYE TUTUKLU?
Tutuklanan, gözaltına alınan gazeteciler üzerinden, kampanya başlatanlara da açık açık sesleniyorum. Hangi gazeteci hükümeti eleştirdiği çiin bugün tutukludur? Hangi gazeteci, basın faaliyetinden dolayı tutukludur?
Tutuklu ve hükümlü olarak, mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bunların arasından bir tanesi bile gazetecilik yüzünden cezaevinden değil. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahribat. 27 kişinin cezaevlerinde bulunma gerekçeleri bunlar. Yani Ak Parti’ye hakaretten dolayı değil. Biz dünyanın en ileri standartlara sahip yasaları çıkardık. Medya kuruluşlarının yöneticileriyle birlikte çıkardık. Yasa maddelerinin yorumlanmasından dolayı çeşitli sorunlar yaşanıyordu. Bunun üzerine gidiyoruz.
TELEGRAPH GAZETESİNİN ÖZRÜ
Ülke dışında da bu karalama kampanyalarına karşı hukuk yoluyla hakkımız arıyoruz.
'İran iktidardaki Ak Parti'ye 25 milyon dolar bağışladı' diye bir başlık atıldı. Daily Telegraph gazetesinde yayınlanan bu haber 15 dakika sonra İsrail'in The Haaretz gazetesinde yayınlanmaya başlıyor. Sonra Türkiye'de malum çevreden konuşuyor. Ana muhalefetten bir adam çıkıyor 'Şimdi ne diyecek' diyor. Biz bu iddiaya karşı önce çok sert bir tepki verdik. Sonra İngiltere'de hukuksal süreci başlattık. Genel Başkan yardımcımız Ömer Bey'i bununla görevlendirdik. Gerçek açığa çıktı. Gazete 28 Şubat'ta bir düzeltme ve özür yazısı yayımladı. Ardından da tazminata mahkum ettiler. İngiliz gazeteleri daha sonra haberi yapan kişinin istihbarat örgütlerinin talimatları doğrultusunda haber yaptığı haberleri çıktı. Biz de de o gazetecilerden çok var... Yada gazetecilik mesleğinin dışına çıkarak gerçekleri çarpıtıyorlar. Bu haberi evire çevire kullananlar acaba aynı onurlu davranışı gösterip özür dileyecekler mi? Muhalefetin ve diğer ithamı yapan kişiler İngiliz Gazetesi gibi yüzü kızarıp eleştiri yapabilecek mi? CHP ve milletvekillerini buradan bir kez daha siyasi ahlaka davet ediyorum.
Yabancı bir gazetecinin yalanına inanan ana muhalefeti gidip ülkesini şikayet ediyordu.
CHP ne diyor biliyor musunuz? CHP iktidarda olsaydı Mavi Marmara gemisine izin vermezdi. bu sözleri Mavi Marmara şehitlerine yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. CHP'li kardeşlerime sesleniyorum. Başını ellerinin arasına alıp düşünsünler. Sayın Kılıçdaroğlu siz korsanlığa sessiz kalabilirsiniz ama biz haksızlık karşısında haykırmaya kendi vatandaşımızın hakkını hukukunu korumaya mazlumlara yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz. 8 mart 2011/vatan