Soner Yalçın'ın yanında olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu Odatv'ye yapılan baskını 'nerede bu Ergenekon örgütü gidip üye olacağım?' sözleriyle eleştirdi!..
İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının satırbaşları;
Adana'da geçen hafta cumartesi işsizlik kader değil diye bir miting düzenledik. Hangi anketi kim yaparsa yapsın, yurttaşa soruyorlar, ortak yanıt işsizlik. Neden Adana'yı tercih ettik, çünkü işsizlik en çok orada. Her 3 gençten 1'i işsiz. Onlarca fabrikanın kapısına anahtar takılmış. Miting alanında bile pek çok kişi kağıt tutuşturuyor çocuklarıma iş bul diye. Türkiye'nin gündemi bu, vatandaşın gündemi bu. Bu gündeme ilişkin olarak iktidar 3 maymunu oynuyor, görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum.
Hangi aklı evvel ekonominin iyi gittiğini söylüyor? Kendilerinin bereketli olduğunu düşünüyorsa gitsin Çukurova'yı gezsin. Kapanan fabrikaları gezsin. Siz Adana'ya hangi yüzle gideceksin. Gidip Adana'ya tesis açsın. Danışmaları gitsin baksın bakalım kaç fabrika kapanmış.
Halk işsizlik sorunundan bunalmış durumda. Eğer vatandaşın derdiyse biz de dertlere talipsek onların sorunlarına sahip çıkacağız. Tarlaları da artık ekilmiyor Adana'nın. Narenciye üreticisi perişan. Mersin'e Hatay'a İzmir'e de soruyorum. Siz hiç başbakanın ağzından size şu çözümleri getiriyorum dedi mi. Onun derdi kendi imparatorluğumu nasıl kurarım. Siz hiç sayın başbakanın biz işsizliği şöyle çözeceğiz dediğini duydunuz mu? Hayır dediler. Her işveren bir işsizi işe alırsa sorun çözülür. Peki kimse bunu ciddiye aldı mı? Daha ekonominin e'sini bilmiyorsun, kalkıyorsun bu ülkenin yönetimine talip oluyorsun. 8 yılda 12 milyon 715 bin yoksul yarattık diye övünsünler. Niye bu insanları perişan ettiniz.
Adana'da iki üç üniversite daha gerekli. Araştırma geliştirme daha fazla olmalı. Fabrikaların bacaları tütmeli.
"YÜRÜTMENİN EMRİNDE YARGI VAR"
Avrupa'nın genişlemeden sorumlu üyesi Sayın Füle ile geçen hafta birlikteydik. Kendilerine anayasa değişiklikleri sırasında yapılan değişikliklerin Türkiye'yi AB'ye yakınlaştıracağını söyleyip destek sözü vermişlerdi. Dedim ki sizin desteğinizle o anayasa geçti, Yargıtay Danıştay yasaları da geçiyor. Artık yürütmenin emrinde yargı var. herhalde AB'ye yaklaştık. Bize uzlaşma sözü vermişlerdi dedi. Güldüm. Evet sözleri var size, zamanında bize de vardı. Cumhurbaşkanı seçerken uzlaşarak seçeceğiz, geldiler mi gelmediler. siz eğer size söz verildiyse, sorun bakalım bu sözlerinde niye durmuyorlar. Avrupa'nın etik değerleri önemlidir. Yalan söyleyeni affetmezler.
Anayasa değişikliğinde Yargıtay'ın, Danıştay'ın görüşlerini almadılar. Görüş almak bunlar için zaman kayıbı. Bizim milletvekillerimizin zamanlarını kısatladılar. Türkiye'nin bugünkü geldiği noktadan sorumlu olanlardan biri de AB yetkilileridir. Onlar her olaya göre gömlek değiştirirler.
“NOTER BİLE İMZALAMADAN ÖNCE BAKAR”
Ya bu kadar olmaz dediğimiz kişilerden biri de sayın Cumhurbaşkanı. Noter bile önüne gelen metne bir bakar hata varmı diye. Sayın cumhurbaşkanı bu ülkede birliği bütünlüğü, uzlaşmayı temsil eder. Başbakan'ı çağırıp başka sesleri de dinle diyemedi. Ben bu yasayı onaylayacağını biliyordum.
Başbakan kendisini eleştirilemez görüyor, dava açılmasına izin vermiyor. Yasadışı telefon dinlemelerinden medet umuyor. Ama kendisi dinlendiğinde doğru Silivri'ye.
3 yıldır bir darbe edebiyatıdır gidiyor. hayatlarında yan yana gelmemiş insanları aynı potaya koyuyor. Balyoz tutuklamalarının ardından Dolmabahçe'de davanın yargıcıyla Genelkurmay Başkanı görüştü. Başbakan bu davanın yargıcı değil miydi? Nerde yargı bağımsızlığı?
ODATV BASKININA TEPKİ
Soner Yalçın dün gözaltına alındı. Kalemini satmayan bir gazeteci. Çalışır üretir besleme değil. İnternet sitesi de öyle. Gazeteler bazen oradan alıntı yapıyor. Siteye 3 video koydu. Zir vadisinde bulunan malzemelerle ilgili.
Ama dün sitesi basılıp Ergenekon'dan gözaltına alındı. Soyadı gibi Yalçın bir adam. 'Direneceğiz'diyor. Biz de sonuna kadar desteğimizi vereceğiz. 3 yıldır Ergenekon örgütüne üye olunuyor. Nerde bu örgüt, gidip üye olacağım!
Bunlar için hukuk diye bir olay yok. İstediğimi tutuklar, istediğim yargıca düşürürüm. Gerekirse yargıcı değiştiririm. istediğimi gözaltına aldırırım. Bizim kaygımız bundan. Hukuk bağımsız ve tarafsız olmalı. Sayın Cumhurbaşkanı çok duyarlı, öyle söylüyor. İçeridekiler salıverilmesin, o yüzden derhal imzaladım.
Sayın Başbakan’a sesleniyorum, yargını medyanı kurdun. Yasama organı zaten elinde, iş dünyasını kendine uydurdun. bizim dokunulmazlığımızı kaldır. Demokrasinin bu kadar kirlendiği bir ortamda hiçbir CHP milletvekili dokunulmazlık zırhına bürünmek istemiyor. Senin savcıların yargıçların bize uydurma suç üretebilir, tutuklayabilirler. Senin dokunulmazlığın kalsın. Biz bu ülkeye demokrasi ve özgürlüğü getirmek için her türlü bedeli ödemeye hazırız.
Gazeteleri, televizyoncuları susturacaksın. Köşe yazarları kendilerine otosansür uygulayacak. Biz bunları sindiremiyoruz.
Başbakan gitmiş, bizim siyasetimizde korku, korkutmak yok demiş. Yani arkadaşlar bir olay bu kadar çarpıtılır. Bunlar ne diyorsa bunun tersi oluyor. Adı ne ileri demokrasi. Kimsenin konuşmadığı, baroların konuşturulmadığı yere ileri demokrasi diyoruz. Parmak hesabıyla muhalefetin 5 dakikadan fazla konuşamasın istediğin yere ileri demokrasi diyorlar.
Diyorlar ki biz pislikleri temizliyoruz. O dönemde bakanlık yapanlar şu an senin kabinende bakan değil mi? Temizlemediğin gibi yeni pislikler ekliyorsun. Özgürlük ayıbını getiriyorsun. Adalet Komisyonu başkanı diyor ki davasına baktım ama para almadım. Demek ki gönül birliği var. Para almadı ama bir şey aldı. Tabanca aldı mı almadı. bir darbeci ne verir, tabanca verir. Peki ne aldığı karşılığında merak ediyorum.
15/02/2011