"Hedeflerimizin gerçekleşmesi halinde hepimiz bu ülkede refah, huzur içinde yaşayacağız. Bu nedenle bir bu sürece milli birlik ve kardeşlik projesi dedik.
Bunu biz parti projesi değil, devlet projesi olarak yürütüyoruz. Bu milli birlik ve kardeşlik projemizi kararlılıkla devam ettiriyoruz. Öncelikle terörü sona erdirmeye yönelik içeride ve dışarıda çok kapsamlı çalışmalar yapıyoruz. Terörün sona erdirilmesi için gereken ne varsa yapıyoruz. Bu ince ince dokunarak devam ediyor. Bunun pek çok boyutu var ve tüm boyutlarla ilgili adımlar atılıyor. Türkiye'de terör zaman zaman bazı Avrupa ülkelerinden destek görmüştür. Ama şu anda Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye uluslararası alanda teröre destek konusunda girişimlerde bulunuyor ve somut sonuçlar da alıyoruz. Son MGK toplantısından sonra da açıklandı. Türkiye artık bu terörü taşımayacak. Milletimiz bu konuda bize destek versin.
Açılım konusunda bazı yönetmelik adımları attık. Bunlar:
Cezaevlerinde farklı dillerde görüşme yapılması sağlandı
TRT'de yerel dillerle yayın başladı ve şu an özel televizyonlarda da farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasını sağlayan yönetmelik değişikliği yapıldı
Üniversitelerde farklı dil ve lehçelerle ilgili araştırmalar yapılmasına yönelik YÖK'ün çalışmaları var
Yol kontrollerini azaltılması için bakanlığımız tarafından yönerge hazırlanmış ve ilgili kurumlara gönderilmiştir
Özellikle yerel yöneticilerimizin vatandaşa daha fazla ilgisi var. Bu uygulama her yerde giderek yaygınlaşıyor.
YASAL DEĞİŞİKLİKLER
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, demokratik açılım sürecinde kurulacak bağımsız Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu, Kolluk Gözetim Komisyonu ile İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi'nin İhtiyari Protokolünün Onaylanmasına Dair Kanun Tasarısı'nın, iç hukuku Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmek için gerekli olduğunu söyledi.
Demokratik açılım sürecinde kurulacak bağımsız dört mekanizmanın ayrıntıları hakkında bilgi veren Atalay, bu mekanizmaların etnik kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi tercihi ne olursa olsun ülke sınırları içinde yaşayan herkesin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçladığını belirtti.
Mekanizmaların vatandaşların bütünü kapsadığının altını çizen Atalay, 'Biz bu adımlarla herkes için daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz' dedi.
Kurulacak dörtlü mekanizmanın 'ileri adım' olduğunu belirten Atalay, bunların uluslararası hukuka uygun adımlar olduğunu ve bu tür değişikliklerin, iç hukuku Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hale getirmek için gerekli olduğunu kaydetti.
Atalay, mekanizmaların ortak özelliklerini, öznesi insan olan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasına yönelik olması, bağımsız olması ve kendiliğinden çalışacak olması şeklinde sıraladı.
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU
Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun, her demokratik ülkede bulunan bir kurum olarak kurulacağını anlatan Atalay, Başbakanlık bünyesindeki İnsan Hakları Başkanlığı'nın Paris Prensipleri'ndeki 'bağımsızlık' ve 'tarafsızlık' gibi kriterleri sağlamadığı gerekçesiyle eleştirildiğini anımsattı. Atalay, bu eleştirileri dikkate alarak, bağımsız ve tarafsız çalışacak, bireylerin insan haklarına ilişkin şikayetlerini inceleyecek, tüzel kişiliği olan yeni bir kurum oluşturduklarını söyledi.
Bu kurumun karar organının İnsan Hakları Kurulu olacağını ifade eden Atalay, insan hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen kişilerden oluşacak kurulun her türlü hak ihlali iddialarını inceleyeceğini ve sonuçlandıracağını kaydetti.
Atalay, kurulun, ihlalleri gidermenin ötesinde toplumda hak arama bilincinin geliştirilmesine ve farkındalığın artırılması yönelik önleyici nitelikte görevleri olacağını anlattı.
Atalay, 'Bu kurumlar sayesinde AİHM nezdinde Türkiye aleyhine yapılan şikayetlerin ciddi oranda azalmasını bekliyoruz' dedi.
AYRIMCILIKLA MÜCADELE VE EŞİTLİK KURULU
Atalay, kurulacak ikinci mekanizmanın Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu olduğunu belirtti. Anayasa'nın 10. maddesinin her türlü ayrımcılığı yasakladığına işaret eden Atalay, kurulun Anayasanın bu hükmünün uygulanmasını izleyeceğini söyledi.
Atalay, bu kurulun oluşturulmasının, Türkiye'de insan hakları ve demokrasi standardının yükseltilmesi bakımından çok ileri bir adım olduğunu vurguladı.
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'nun, hem her türlü ayrımcılığın önlenmesi için hem de ihlal durumunda ihlalin kaldırılması için görev yapacağını anlatan Atalay, kurul kararlarının tüm devlet organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı nitelikte olacağını bildirdi. Atalay, kurulun, idari para cezası verme yetkisi olacağını ve kararlarının mahkemeler tarafından bilirkişi raporu olarak kabul edileceğini belirterek, 'Etkin, kararlarının uygulanabilirliği olan, yaptırımlarla donatılmış bir kurum öngörüyoruz' diye konuştu.
KOLLUK GÖZETİM KOMİSYONU
İktidara geldiklerinden bu yana işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikasını başarıyla uyguladıklarını dile getiren Atalay, bu doğrultuda Kolluk Gözetim Çalışması yasası çalışması yaptıklarını belirtti.
Atalay, komisyonun, kolluğun görevi sırasında yaptığı ileri sürülen ihlal iddialarının etkili bir şekilde soruşturulması ve sonuçlandırılmasından sorumlu olacağını söyledi. Komisyonda, kamu kurumlarından, üniversitelerden, barolar birliği ve insan hakları kurullarından temsilcilerin yer alacağını bildirdi.
İçişleri Bakanı Atalay, komisyonun bir yandan kolluk kuvvetleri hakkında ihlal iddialarıyla başlatılan idari soruşturmaların etkili biçimde yürütülmesini izleyeceğini, kolluk hakkında idari soruşturma başlatılmasını isteyebileceğini kaydetti. Beşir Atalay, komisyonun hem vatandaşları hem de haksız ithamlara karşı kolluk kuvvetlerini koruyacağını söyledi.
Kötü muamelenin önlenmesi için 2009 yılında karakollarda yapılan yenilikleri anlatan Atalay, komisyonun daha ileri bir mekanizma olduğunu ifade etti.
İŞKENCE KARŞITI PROTOKOLÜN ONAYLANMASI
Dördüncü mekanizmanın, İşkenceye Karşı BM Sözleşmsi'nin İhtiyari Protokolünün Onaylanmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu ve bunun da vatandaşlara ve kamu görevlilerine önemli güvenceler getirdiğini anlatan Atalay, böylece işkence ve kötü muameleyle mücadelenin uluslararası denetim boyutunun pekişeceğini kaydetti.
Türkiye'nin bununla kendini uluslararası denetime daha fazla açacağını belirten Atalay, ihtiyari protokolün TBMM'de onaylanmasını takiben en geç bir yıl içinde Ulusal Önleme Mekanizması'nın kurulacağını bildirdi.
Tüm bu mekanizmaların herkes için daha fazla hak ve özgürlük anlayışlarını hayata geçireceğini ifade eden Atalay, şunları söyledi:
'Bunlar baştan beri kararlılıkla sürdürdüğümüz demokratikleşme sürecinin önemli parçalarıdır. Demokratikleşme süreci, aslında özünde bir ülkenin normalleşmesi sürecidir. Biz partimizin kurulduğunda bu hedefleri programımıza koyduk. 2002'de kurduğumuz 58. hükümetten itibaren çok ileri adımlar attık ve şu anda da kararlı bir şekilde bunları sürdürüyoruz. Bu dörtlü mekanizma, demokratikleşme alanında çok ileri, çok rafine tedbirlerdir, çok ince ayarlardır. Bireyi koruyacak, bireyin hakkını aramasına imkan verecek çok ileri gelişmelerdir. Bunun çok iyi algılanmasını ve üzerinde titizlikle durulmasını önemli görüyorum.
Milli iradeye dayanan demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurumlarıyla işlemesi için şu ana kadar pek çok adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz. Demokratik açılım aslında AK Parti'nin kurulmasıyla başlamıştır. Partimizin varlık sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi, ülkemizin demokrasi açığını kapatmaktır. AK Parti, büyük oranda demokrasi açığını kapatmıştır, buna devam ediyoruz. AK Parti iktidarı, bir yandan halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıması, diğer yandan da bireysel hak ve özgürlükler alanının alabildiğine genişlemesi için büyük gayret göstermiştir ve göstermeye devam edecektir.'
'SAHTE, ANALİZ ASALETİNDEN YOKSUN İCATLAR'
Atalay, toplumsal gerçekliği ve siyasal gelişmeleri tersinden okuyanların, Türkiye'nin tek parti diktatörlüğüne ya da polis devletine gittiğini iddia ettiğini' anımsatarak, şöyle devam etti:
'Türkiye neredeyse demokratik standartlarını en uç noktalara götürüyor, bir yandan da tuhaf bir tartışma yaşanıyor. Ucuz bir sosyal mühendislik projesi adeta gündeme sokulmaya çalışılıyor. Sivil darbe, sivil faşizm, sivil vesayet gibi özünde çelişkili, hiçbir mantıki tutarlığı olmayan ifadeler gündeme getirilmeye başlandı. Bunların hepsi önceden çalışılmış, sahteliği hemen fark edilen, düşünce ve analiz asaletinden yoksun manipülatif sosyal mühendislik icatlarıdır. Yapay olduğu için ömrü birkaç haftayı geçmiyor.
Milli birlik ve kardeşlik projemizin varlığı bile tek başına tüm bu saçmalıkları geçersiz kılacak bir argümandır. Tartışmamız gereken şey demokrasimizin sınırlarını daha ne kadar genişletebiliriz, standartlarını daha ne kadar yükseltebiliriz kaygısına yönelik olmalıdır. Biz 'akan kan dursun, milli birlik ve kardeşliğimiz daha da kuvvetlensin' dediğimizde ne demek istediğimiz çok iyi biliniyor. Bizim derdimizi kamu vicdanını en iyi temsil eden anaların vicdanı çok iyi anlıyor. Girdiğimiz yol, Başbakanımızın dediği gibi, 'analar daha fazla ağlamasın' ve 'daha güçlü Türkiye' yoludur. Bu çabaların en güçlü karşılığı milletimizin vicdanındadır. Türkiye büyüyor, büyüdükçe normalleşiyor, normalleştikçe tekrar büyüyor. Türkiye normalleştikçe büyüyecek.
Bırakın Türkiye'de tekrar demokratik alanların sınırlanmasını, sivil dikta vesaireyi, getirdiğimiz mekanizmalar ve AK Parti'nin 2002'den beri uyguladığı politikalar, bir daha Türkiye'de bu yönde dönüşü bile önleyecek mekanizmalardır. Bırakın şimdileri gelecekte de bu yolun heveslileri olsa bile dönemeyecekler.'
'POLİS DEVLETİ PEŞİNDE OLAN BUNLARI KURMAZ'
Oluşturulacak mekanizmaların bağımsız olduğunu ve hakların korunmasını amaçladığını yineleyen Atalay, 'Bu gelişmelerden sonra Türkiye'de kimse diktatörlük kuramaz. Polis devleti peşinde olanlar bu mekanizmaları kurmaz' dedi.
Atalay, Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu ve her şeyin konuşulduğunu ifade ederek, 'Türkiye güçlenerek yoluna devam edecek. Yeter ki bu özelliğini takviye edelim. Karanlık odalar kalmasın, her şey şeffaf, açık... Bizim dönemimiz böyle' diye konuştu.
Türkiye'nin yapıcı ve pozitif dile ihtiyacı olduğunun altını çizen Atalay, 'Biz topluma umut ve iyimserlik mesajları verirken, birilerin negatif siyaset ve söylem geliştiriyor. Çözümün karşısında durmak, çözümü engellemek, baltalamak, süreci kışkırtmak, kitleleri galeyana getirme çabası anlaşılır bir durum değildir. Birileri bunu yapıyor Türkiye'de. Milletimizin basiret ve verasetine güveniyoruz' dedi.
'BU SORUNLAR GENİŞ VİZYONLA ÇÖZÜLÜR'
Atalay, ülkenin büyük sorunlarını siyasi rüşdünü ispatlayamamış siyasi partilerin, marjinal gruplar ve ufku dar kesimlerin çözemeyeceğini ifade ederek, şöyle konuştu:
'Bu sorunlar geniş ufuk ister, geniş vizyon ister. Bu sorunlar ancak öyle çözülür. Mikro boyutlarda boğulanlar var. Bu konulara makro bakmak lazım, özden uzaklaşmamak lazım. Bu süreçler kolay süreçler değil. Bu sorunlarını çözen toplumlar çok uzun süre çaba sarfetmişlerdir. Umutla, pozitif siyasetle, yapıcı üslupla bugünkü büyük Türkiye bunların üstesinden gelir. Bu sorunu ancak hükümetimizin ortaya koyduğu vizyon, samimiyet ve kararlılıkla çözülebilir. AK Parti kendisini iktidar yapan gücün farkındadır. O güç, memleketin ne meselesi varsa Ak Parti'nin de meselesinin o olmasıdır. Demokratik açılım ve milli birlik projesi alanında yapılacak her türlü düzenleme, devletin üniter yapısıyla milli birlik ve bütünlüğümüzün korunmasını ve güçlenmesini, demokratik toplum yapısının geliştirilmesini, iç güvenlik uygulamalarının sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutları da kapsayacak şekilde etkin hale getirilmesini, temel hak ve özgürlüklerin çağdaş anlamda kullanılabildiği güvenli bir ortamın oluşturulmasını amaçlamaktadır. Bütün hedefimiz bu.'