RUHAT MENGİ
Ergenekoncu, İsrailci, Arapçı
Bazı hasta kafalar önce Ergenekon gözaltıları ve tutuklamalarındaki hukuksuzluklara tepki gösteren herkesi “gazeteci, hukukçu, siyasetçi” kim olduğuna bakmadan kısaca “Ergenekoncu” yapmışlardı malumunuz. Şimdi sıra geldi Irak’ta 1,5 milyona yakın Müslüman öldürülürken sesini çıkarmayan ama Gazze için Türkiye’yi neredeyse savaşa sokacak olan hükümete “yardım gemisindeki ihmaller, olaylar” ve dış politika hakkında eleştiride bulunanları Mossadcı İsrail ajanı yapmaya.
DÜNYA MEDYASI TU KA KA
Türkiye’nin içindeki rezalet yetmedi, gidişe bakarak AKP hükümetini eleştirmeye başlayan “dünya medyasına da İsrail’in yön verdiği” söylendi.
O kadar trajikomik ve sonunu düşünmeden söylenmiş sözler ki, bu durumda “yıllardır AKP hükümetinin her eylemine gözü kapalı destek vermiş, bu uğurda Türkiye’nin rejimine, ‘kurtarıcısı ve önderi’ne, Anayasa Mahkemesi’ne bile dil uzatmış, hakaret yağdırmış olan” dünya medyasını da o günlerde İsrail mi yönlendirmişti?
Böyle ise neden o zaman, bu destek ve hakaretler sırasında öfkeli tepki verilmemişti?
ARAP SEVGİSİ
Şimdi sıra, bugüne kadar Türkiye’nin bütün büyük sorunlarına seyirci kalan, en ufak bir desteği esirgeyen (bazılarının PKK teröristlerini kendi topraklarında besleyip kamplar kurdurduğunu unutmayalım) Arap ülkelerine hayranlığa geldi.
“Türk Arap’sız yaşayamaz”mış. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yıllar öncesinden açıkladığı “Arap Birliği takdirleri” Mehmet Akif’in şiirleriyle çikolata kağıdına sarılıyor.
“Arap’sız yaşayamamak” gibi acizlik ifadesiyle “Arap ülkeleriyle ticaret” farklı şeylerdir. Ticaretin artması iyi, inşallah Türkiye’ye yararı olur da bundan önce yaşayamıyor muyduk? Şimdi işsizimiz, yoksulumuz mu azaldı, onlar mı bizi yaşatıyor?
Ama iktidarları, ‘Meclis’leri denetleyen Anayasa Mahkemesi olmadan demokrasinin yaşayabileceğine inanılan (!) ülkede, “Arap’sız yaşanamayacağı”na da inanılabilir tabii. Nereden veya kimden depreştiği anlaşılmayan Arap sevgisi midir, yoksa bu kez de Araplar üzerinden “Müslümanları koruma kollama, kolkola girme” manzarasıyla oy avcılığı mıdır anlaşılması zor.
HAKİM DE, AVUKAT DA İSYANDA!
Ergenekon davasına bakan mahkemenin Başkanı Köksal Şengün de “hukukun peşinden gittiği” anlaşılınca bir skandala bulaştırılmaya çalışıldı, tutmadı. Şengün dün Mustafa Mutlu’ya “Bitmemiş bir davada herkesin hüküm verdiğini; savcı, hakim, avukat kesildiğini” söylerken, şu anda 1500 klasörün olduğu Ergenekon soruşturmasının yıllarca bitmeyeceğini de anlatıyordu.
Tabii, bir İslamcı yazarın pek mutlulukla yazdığı “Daha sırada tutuklanacak binlerce kişi var” sözleri gerçekleşmezse... Gerçekleşirse sonsuza kadar... Ve bu arada imzasız ihbarcılar ve gizli tanık ifadeleriyle tutuklanmış olan “şüpheliler” de içerde unutulacaklar.
SİYASETÇİ DEĞİL, AVUKAT ETKİLİYOR
Dün “Silivri Duruşmaları Hukukçu Platformu” Ergenekon’la ilgili hukukçular üzerinde oluşturulan siyasi baskıyı kınayan bir basın açıklaması yaptı.
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün Adalet Bakanı’na verdiği yazılı soru önergesinde de “mahkemede savunma yapan avukatlar hakkındaki suç duyuruları, bazı avukatlar için Adalet Bakanlığı’ndan izin bile alınmadan evlerinin, bürolarının arandığı, gözaltına alınıp tutuklandıkları” anlatılarak “cezaevlerinde kaç tutuklu, kaç hükümlü avukat olduğu ve nedenleri, suç duyurularının sayısı” sorulmuş.
Avukatların savunmalarıyla “mahkemeyi etkiledikleri” öne sürülüyor ama Burhan Kuzu, Bülent Arınç ve Osman Can’ın açıkça Anayasa suçu işlemesine göz yumuluyor.
Çok ilginç değil mi?
***
“Kendi çocuklarımız”
Kanlı terör örgütü PKK dün eylemlerini tırmandırdı, birçok ildeki olayların ve kayıpların yanında Osmaniye’de jandarma karakoluna da roketatarlarla saldırdı, henüz 23 yaşında sivil, masum bir genç kadını öldürdü.
“Nasıl da güzel bir çift”lermiş, Daha 47 günlük evli karı kocanın fotoğrafına bakınca içi yanıyor insanın.
Bu kahpece saldırılar için artık “BDP’nin önceden açıkladığı gibi” Güneydoğu dışındaki iller de seçiliyor... Bu “önceden açıklama”nın, “terör örgütü ortaklığı”nın hesabı ise verilmiyor.
Genç insanlarımız arka arkaya hayatını kaybediyor. Ve biz “Darfur’la, Kabil’le, Ramallah’la, Gazze’yle” meşgulüz...
Bu ülkeyi yönetmek için oy istediyseniz İslam ülkeleri üzerinden propagandayı bırakıp önce burayı yönetin. “Kendi çocuklarımızı” koruyun. Yeter artık!