Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Ankara-Brüksel hattı açısından büyük önem taşıyan ziyaretine yarın başlıyor. Ziyaretini, “ülkenin geleceğini tartıştığı kritik bir dönemde” gerçekleştirdiğini söyleyen Barroso, AKP hakkında açılan davadan, laikliğe; ilişkinin niteliğinden, AB’nin Türkiye’deki imajına kadar Brüksel’in tutumunu net bir şekilde ortaya koyan mesajlar verdi. Bir grup Türk basın mensubuyla bir araya gelen Barroso, AB’nin Türkiye’nin iç tartışmalarında taraf olmadığını belirterek “Biz Türkiye’nin bütünüyle çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı’nı ya da Başbakan’ı seçen de biz değiliz, sizsiniz” dedi.
‘İlişki partilerle değil’
Barroso, son gelişmeler ışığında Türkiye’de oluşan, “AB’nin AKP’ye destek veren bir yaklaşım içinde olduğu” yönündeki eleştirileri reddederek şunları söyledi: “İç nitelikli parti tartışmalarına girmek ve taraf olmak istemiyoruz. Bizim amacımız Türkiye’nin bütünüyle çalışmak. Bizim ilişkimiz, demokratik biçimde seçilmiş yetkililerle yürütülen bir diyalog. Bu ilişki, AB ve Türkiye Cumhuriyeti arasında. Bunu demokratik bir biçimde seçilmiş kurumlarla yürütüyoruz. Bu, A partisi, B partisi ya da C partisiyle yürütülen bir ilişki değil.
‘Desteğimiz Türkiye’ye’
AB Komisyonu, bir partiye destek veriyormuş gibi algılanmamalı. Biz Türkiye’ye destek veriyoruz. Tabii ki bunu yetkililerle, Cumhurbaşkanı’yla, Başbakan’la diyalog içinde yapıyoruz. Türk hükümetini biz değil Türk seçmenler seçti” Barroso, AB’nin desteklediği şeyin Türkiye’deki reformlar olduğunun anlaşılması gerektiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da AKP’nin Türkiye’yi İslam devleti haline getirmek gibi gizli bir gündemleri olduğunu düşünmediğini ifade eden Barroso, laikliğe bakış konusunda bazen iyi anlaşılmadıkları görüşünde: “Her demokratik modern devlette din ve devlet arasında ayrıma gidilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Din, hangi din olursa olsun biz bu ayrımdan yanayız. Teokrasilere karşıyız. Asıl önemli olan birey ve onun sahip olduğu haklardır. Bu, bizim demokrasilerimizin temel ilkesidir. Laiklikten anlaşılan, din ve devlet işlerinin ayrılmasıysa biz bundan yanayız. Yani demokratik sekülarizmden yanayız. Ancak bir dinin empoze edilmesine ya da din devletine karşı olduğumuz gibi laikliğin de güç zoruyla empoze edilemeyeceğine inanıyoruz. Laiklik yeni bir din haline getirilmemeli. Kararı toplumlar vermeli”
AKP hakkında açılan kapatma davasını, “Avrupa açısından sıradan ve normal olmayan, garip bir dava” sözleriyle tanımlayan Barroso, “En çok oy alan parti hakkında kapatılma davası açıldığını duyduğumuzda tabii ki şaşırıyor ve endişeleniyoruz. Bu tür bir dava, normal ve istikrarlı Avrupa demokrasileri açısından oldukça garip. Bu dava Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde açılsaydı yine aynı yorumu yapardım” diye konuştu.
Tüm kanatlara sağduyu çağrısı
Anayasa Mahkemesi’nin AKP’nin kapatma davasıyla ilgili olarak vereceği karar için öngörüde bulunmaktan kaçınan Barroso, asıl sorunun Türkiye’deki sistemin AB’yle uyumlu olup olmadığı sorunu olduğunu söyledi. “Avrupa’da farklı yasal sistemler var ancak bunların hepsi İnsan Hakları Sözleşmesi ve Venedik Komisyonu ilkeleriyle uyumlu olmalı” diyen Barroso, “Umudumuz, Anayasa Mahkemesi’nin, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyle uyumlu bir karar alması” dedi.
Türkiye’deki tüm kanatlara sağduyu çağrısı yapan Barroso, “Hem toplumun çoğunluğunun görüşüne hem de demokratik sekülarizme saygı gösterilmeli. Bu her demokratik Avrupa ülkesi açısından olduğu gibi Türkiye açısından da önemli. Bunun toplum tarafından desteklenmesi önemli” dedi.
Türkiye’yle ilişkilerin iki yabancı ülke arasındaki ilişki gibi olmadığını söyleyen Barroso, “Türkiye, yabancı bir ülke değil aday ülke. Müzakere sürecine başlarken bir çeşit sözleşme yaptık bu da ilgili alanların denetlenmesini gerektiriyor.
Ancak bu içişlerine karışmak anlamını taşımıyor. Evlilik sözleşmesi gibi karşılıklı bir ilişki. Her iki taraf da birbirini ikna etmek durumunda. AB Komisyonu’nda hiç kimse Türkiye’nin büyüklüğünü, önemini ya da onurunu tartışma konusu yapmıyor” diye konuştu.
Muhalefetle de görüşecekler
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Genişlemeden Sorumlu Komiser Olli Rehn, yarın Türkiye’ye geliyor. Barroso ve Rehn, programlarında bir değişiklik olmazsa Türkiye ziyaretine yarın Anıtkabir’e giderek başlayacaklar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Çankaya Köşkü’nde resmi yemekte buluşacak olan AB heyeti, daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelecek. Buradaki ortak basın açıklamasının ardından, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı ziyaret edecek olan olan Barroso, TBMM Genel Kurulu’na hitap edecek ve CHP, MHP ve DTP ile ayrı ayrı görüşecek. Erdoğan, konuklar onuruna bir akşam yemeği verecek. AB heyeti, cuma günü İstanbul’da Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret edecek, daha sonra ise Dışişleri Bakanı Ali Babacan’la öğle yemeği yiyecek.