Bakan Çiçek, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan “Devlette Etikten Etik Devlete: Kamu Yönetiminde Etik” konulu raporun tanımı nedeniyle düzenlenen toplantıda bir konuşma yaptı.
Konuşmasının başında, toplantıya katılımın azlığına dikkat çeken Çiçek, bunun konunun önemsizliğinden kaynaklanmadığını belirtti.
Çiçek, “Türkiye'de bu konu, önemi her geçen gün biraz daha artan, adeta temiz bir hava gibi artan ve ne kadar önemsersek de faydasını o kadar kısa sürede göreceğimiz bir konu. Ama bu konunun toplumsal bir talebe dönüşüp dönüşmeyeceği noktasında tereddüdüm olduğunu bu vesile ile ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
"ETİK İLKELER TARİHTE KALMADI"
Etik ilkelerinin “tarihte kalmış”, “modası geçmiş” bir konu olmadığına işaret eden Çiçek, dürüst, güvenilir ve adil bir kamu düzeninin kamuya güveni arttırdığı gibi, iş dünyası için de uygun bir ortam oluşturduğunu, piyasaların işlemesine ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunduğunu söyledi.
Bakan Çiçek, kamu yönetiminde etik ilkelerinin, iyi yönetimin anahtarı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Kamu görevlilerinin hizmet verdiği kişilere karşı sorumluluk bilinci içerisinde davranmasını sağlayan etik davranış ilkeleri, kamu görevlilerinin hizmetten yararlananlara karşı hukuka uygun, adaletli ve objektif işlem ve eylemde bulunmalarını amaçlamaktadır.
"KAMU GÖREVLİSİ HUKUKA UYGUN HAREKET ETMEK ZORUNDADIR"
Kamu görevlilerinin ister seçilerek, ister atanarak göreve gelmiş olsun, göreve geldikleri andan itibaren hukuka uygun, adaletli ve etik ilkeleri çerçevesinde hareket etmek zorunlulukları vardır.
Esas itibariyle kurumsallaşmış demokratik toplumlarda kamu görevlilerinin kanun ve nizamlara uygun hareket ettiğinin en önemli denetleyicisi bizatihi kamunun kendisidir.
Kamu yönetiminde halen birçok kamu görevlisinin 'git bildiğin yere şikayet et' dediği kişi, bizatihi kendisini denetleyen ve maaşını ondan aldığı kişidir. Demek ki bu noktada daha epey zihniyet zaafımız vardır.”
“RÜŞVETİ BİLMEDEN VEREN BİRİNE RASTLAMADIM”
Bakan Cemil Çiçek, anayasa, birçok yasa ve mevzuat tarafından etik kurallarının düzenlendiğini, Türkiye'nin konuyla ilgili pek çok uluslararası sözleşmeleri de benimsediğini aktardı.
Konuşmasında, rüşvet konusunu da değinen Çiçek, “Rüşveti bilmeden veren birine rastlamadım ya da rüşveti bilmeden alan birine de rastlamadım. Bütün mesele bunun belgesini bulmaktır. Bunun da belgesi her zaman bulunmuyor” diye konuştu.
"TOPLUM MEKANİZMAYI KENDİ İÇİNDE KURMUŞ"
Çiçek, önemli olan hususun, kuralların ihlal edilmesi durumunda müeyyidelerin uygulanıp uygulanmadığı meselesi olduğunu vurgulayarak, bazı ülkelerde kurallara uyumun denetlenmesi için merkezi bir sistem kurulduğunu söyledi.
Çiçek, “bazı ülkelerde de yoktur. Bunların olmamış olması, bazı ülkelerde eksiklik olarak gözükmüyor. Çünkü toplumun bizatihi kendisi bu mekanizmayı kendi içerisinde kurmuş. Bu konuda kural dışı davranan bir kamu görevlisi olduğunda, tepeden tırnağa, en üstten en alta varıncaya kadar onunla ilgili müeyyideyi kendi koyuyor” diye konuştu.
“KONU, YÜREĞİ YANAN BELLİ KESİMLERİN FERYADI”
Etik kurallarının uygulanmasına ilişkin bir çalışmayı sadece TÜSİAD'ın yapmaması gerektiğini belirten Bakan Çiçek, şu görüşleri dile getirdi:
“Acaba böylesine bir toplantıyı sadece bir tek kuruluş üstlenip, o da bir otelin mütevazı salonunda mı bunu yapmalıydı? On binlerce dernek ve vakıf bu konuyu toplumsal bir talep haline getirseydi, yasa gerekiyorsa yasası da çabuk çıkardı. Yanlış yapacak varsa, bu kurallara uymayacak bir kamu görevlisi, bir siyasetçi varsa o da bu kadar büyük bir kitle karşısında mutlak suretle kendisine çeki düzen verecekti.
Bu kuralları ihlal edenlerin, bu kuralların ihlaline iştirak edenlerin toplumda şu ya da bu sıfatla taltif edildiği, madalyalandırıldığı veya itibar gördüğü veya herhangi bir toplantıya katıldığında (buyurun beyefendi, buyurun beyefendi) diye baş köşeye oturtulduğu bir toplumda biraz fantezi bir konu gibi geliyor. Sadece yüreği yanan belli kesimlerin bir feryadı, bir çığlığı gibi geliyor. O nedenle etik kuralların uygulanmasında bence en önemli konu merkezi denetimden ziyade kamuoyunun buradaki tavrı.”
“MESLEK DAYANIŞMASI, MESLEK KURALLARININ ÖTESİNDE GELİYOR”
Bakan Çiçek, konuşması sırasında “Bu bakan ne söylemek istiyor?” diye çok fazla yoruma gerek olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
“Son 3 aydır, 5 aydır olup bitenlere bakarsak benim ne demek istediğim de gayet açıktır. Mesela meslek dayanışması, meslek kurallarının ötesinde geliyor. Bunun altını özellikle kalın bir çizgiyle anlaşılabilir bir tarzda çizmek istiyorum.
Hepimiz bir mesleğe mensubuz, bir meslek dayanışması var. Bir de çok fiyakalı bir atasözümüz var bu bağlamda söylenmemiş ama... 'Kol kırılır yen içinde kalır, aman kimse duymasın'. Bizler bir partiysek yani şimdi rakiplere koz vermeye gerek var mı? Bir meslek mensubuysak onu elin önünde hırpalamanın alemi var mı? Ne yapalım? Meslek dayanışması, meslek dayanışması... Meslek dayanışması ama bir de meslek kuralları var.
"TOPLUMDA AHLAK VE ADALETE TALEP YOK"
Bu ülkede kimsenin kuralları ihlal etme imtiyazı olabilir mi? Suç işleme ayrıcalığı olabilir mi? O zaman herkesin taşları yerli yerine oturtması lazım. Çektiğimiz sıkıntı da buradan kaynaklanıyor. Hayatımın en büyük ıstırabını bu 3 sene içerisinde bu konulardan çekmişimdir.”
Bakan Çiçek, toplumda iki konuya talep olmadığını, bunlardan birinin ahlak, diğerinin ise adalet olduğunu ifade ederken, etik kuralların öneminin kavranması gerektiğini vurguladı.
Çiçek, “bu konunun önemini ne kadar çabuk kavrarsak, gereğini de ister devlet ister sivil toplum olarak ne kadar süratli yapabilirsek, bunu ne kadar öne alabilirsek, ülkenin geleceğine de o nispette katkı sağlayabiliriz” dedi.