GÜNGÖR MENGİ
JİTEM davasına bakan mahkeme için verdiği ifadede Avcı, Diyarbakır’daki ilk önemli faili meçhul cinayetin HEP İl Başkanı Vedat Aydın’ın katli olduğunu söylüyor.
Yol kontrolü yapan bir trafik ekibinin JİTEM kaynaklı bir sahte ihbar ile başka yere yönlendirildiğini, Vedat Aydın’ın cesedini taşıyan aracın da sorunsuz şekilde geçip gittiğini anlatıyor.
1991’daki o başlangıcın hangi uğursuz evrelerden geçerek bölücü iddiayı bugünkü aşamalara getirdiğini görüyoruz.
Hanefi Avcı yukarıdaki olayı ve pek çok benzerini 1997 yılında TBMM Susurluk Komisyonu’na anlatmıştı.
Ama Erbakan’ın başkanlığındaki Refah-Yol hükümeti, faili meçhuller karanlığını aydınlatmaya çalışan cesur katkıların değerini bilememişti.
O lânetli sırlar daha sonra da olsa neden deşilmedi?
Zehirleyen şüphe
İntikam duygusu kutsaldır.
Bu duygu devletin adaleti ile tatmin edilmezse nefret ve şiddet doğurur. Terörün mazereti olmadığını biliyoruz ama gelin de onu sorgusuz sualsiz katledilenlerin yakınlarına anlatın.
Şu anda iktidarda Refah uzantısı bir parti var ve devlet içindeki çeteleri yargılıyor olmanın övüncünü taşıyor.
Dün yeni bir aşamaya giren Ergenekon davası aslında barış ve güven içinde yaşamak isteyen tüm toplum kesimlerini birleştiren bir sebep olmalıydı. Çünkü devlete ve halka komplo kurarak askeri müdahaleye bahane olacak karmaşa yaratılmasını kimse istemez.
Ergenekon’a karşı seslendirilen muhalefet, adil bir yargılamaya yönelik değildir.
Tersine AKP’nin bu davayı bahane ederek cumhuriyetin laik karakterine güvence sağlayan kurumları etkisiz hale getirmek istediğine yönelmektedir.
İktidar partisinin her fırsatı, dini temellere dayalı bir dikta yönetimi kurmak amacında kötüye kullandığı inancı yaygınlaşıyor.
AKP’nin laik muhaliflerini silip süpürmek için Ergenekon soruşturmasını vakumlu süpürge gibi kullandığı duygusu her geçen gün daha geniş kitlelere mal oluyor.
Gizli tanık ayıbı
Bu dava mutlaka sonuçlanmalıdır. Türkiye güvenle yürüyeceği bir geleceği ancak geçmişi ile hesaplaşarak sağlayabilir.
Ama önce iktidarın Ergenekon üstünden siyaset yapma günahını terk etmesi gerekiyor.
Başbakan bu sömürü aracından vazgeçer mi bilemeyiz ama “günah” sözcüğünü özellikle seçtim. Çünkü adaletin katlinden doğan günahların onu korkutacağına inanmak istiyorum.
Dün Hürriyet’te iki “gizli tanık” ifadesi vardı. PKK’lı iki itirafçı bir ay önce Diyarbakır Savcılığı’na şu bildirimi yapmışlar:
Kod adı Tükenmez Kalem:
“Diyarbakır Emniyeti’nde ‘gizli tanıklık yap kendini kurtar’ dediler. İfade esnasında söylemediğim şeylerin de ifademde geçtiğini fark ettim. Dikkate almayın.”
Kod adı Sokak Lâmbası:
“Vaat edilen kimlik değiştirme, estetik ameliyat, Avrupa’ya gönderme, parasal destek sözleri bulunmaz fırsattı. Yazılanları imzaladım. İfadelerde ne olduğunu bilmiyorum.”
Vatanına ihanet etmiş suçluların yapacağı “gizli tanıklık”lara hemen inanmak adalete ve insan onuruna karşı cinayettir.
Seçilmiş bir savcı üstüne kurulması ve gizli tanıklardan fazlaca yararlanılması Ergenekon yargılamasını sakatlıyor.
İyi bir amaç için dahi olsa kötü araçlar kullanmak adalete yakışmaz!