Siyasi partilerin tabanla yani üyeleriyle buluştuğu tek adres olan kongreler, belde ve ilçelerde başlayıp illerde devam eden ciddi bir siyasi faaliyettir. İl kongrelerinde seçilen üyeler büyük kongre delegesi sıfatıyla Ankara’ya gelerek partilerinin büyük kongrelerinde parti yöneticilerini ve genel başkanlarını seçerler. Eskiden büyük kongre delegeleri partilerinin temel politik konularındaki yaklaşımlarının belirlenmesinde etken rol oynarlardı. Bu nedenle büyük kongreler 4 hatta 5 gün bile sürerdi. Artık kongreler tek güne sıkıştırılmış bir biçimde yapılıyor ve seçimlerin hemen ardından da dağılıyor.Bir süre öncesine kadar sadece seçim maddesinde bile olsa hayli çekişmeli geçen kongreler de ortadan kalkıyor. Tüzüklerde yapılan değişiklikler ile getirilen blok liste yöntemi genel başkanlara rağmen parti yönetimine girilmesini imkânsızlaştırmış durumda. Yani tek başınıza partinin her hangi bir yönetim birimine aday olmanız ve yeterinden çok oy almanız kazanmanız için yeterli olmuyor. Daha önce “çarşaf” olarak tanımlanan yöntemle her isteyen aday olurdu. Yapılan oylama sonucunda en çok oyu alanlar yönetime girerlerdi. Tabi bu durum partinin mutlak hâkimi olmak isteyen genel başkanlar için istenilen bir durum olmazdı. Bu nedenle Tüzüklerde yapılan değişiklikler ile blok liste yöntemleri getirildi. Bu yöntemde herkesin bir genel başkan adayı ile yönetim listesi olması gerekiyor. Blok listeler yarışıyor ve en çok oyu alan blok liste seçilmiş oluyor. Liste içindekilerin çok az oy almış olmaları da bir anlam ifade etmiyor. Bu yöntem doğal olarak, farklı görüşlerin partilerde barınamamasına sonuçta yeni partileri çoğalmasına, sürekli olarak yeni siyasi arayışları hızlanmasına neden olmuştur.
11 Kasım’da Ak Parti büyük olağan kongresini toplanıyor. Ak Parti’nin 2’nci olağan büyük kongresi aslında parti için de bir dönem noktası. Yeni yönetimde yer alacak isimler, partiyi hem seçimlere hem de bir dahaki kongreye kimin götüreceğini de önemli ölçüde göstermiş olacak. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Başbakan recep Tayip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı tartışmalarına bir anlamda nokta koyacak olan 11 Kasım’da yapılacak olan kongrede parti yönetiminde ağırlık Abdullah Gül lehine olursa ortaya çıkacak tablo da netleşecek. Mayıs ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan aday olacak ve muhtemelen 11’inci Cumhurbaşkanı olarak Köşk’e çıkacak. Ve yerine gelecek isim de belli: Abdullah Gül.
Erdoğan Başbakan olduğu zaman Gül tarafından oluşturulan kabineyle yoluna küçük çaplı bir değişiklik ile devam etti. Aynı durum parti yönetiminde de yaşanabilir mi? Yani Erdoğan’ın yönetimiyle Gül devam eder mi? Gül ile Erdoğan’ın çok ayrı iki kişilik olduğunu kabul ederek bu soruya hayır yanıtı vermek lazım. Erdoğan, yeterli olmasa bile yakın arkadaşları ile çalışmak istiyor, Gül’ün tercihi ise en azından yeterli olması. Eğer kongreden 7 ay sonra Erdoğan Cumhurbaşkanı olacaksa ve 8 ay sonra bir olağanüstü kongre toplanmayacaksa, 11 Kasım’daki kongrede Gül kendi anlayışına uygun bir parti yönetimi oluşturmak isteyecektir.
Ak Parti kongresinde organize bir muhalefet hareket beklenmiyor. Zaten blok liste yöntemi de buna izin vermiyor. Kişisel muhalif tepkiler belki ortaya konulacaktır. Zaten il ve ilçe kongrelerinde de hep böyle yerel ya da kişisel muhalefetler söz konusu oldu. Ancak Ak Parti’nin kongresinin toplandığı dönem, hem Türkiye hem de dünya siyasi konjonktürü açısında hayli önemli. Hem Ak Parti hem de onun lideri Erdoğan’ın geniş halk yığınlarından ciddi bir siyasi tepki aldığı döneme rast geliyor. Bunun yansımasının nasıl olacağı da merak konusu. Daha şimdiden Ak Parti tabanında Gül’ün, son dönemdeki siyasi hatalar nedeniyle tıkanan partinin önünü açacağı görüşü dillendirilmeye başlanmış bile. Bu nedenle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını isteyenlerin gerekçeleri de hayli farklı. Bunu partinin milletvekillerinde de görmek mümkün.
Bu arada demokratik bir parti anlayışına uygun Tüzük’le yola çıkan Ak Parti’nin ilk kongresinde yaptığı ilk icraatın parti Tüzük’ündeki bu demokratik hükümleri değiştirmek olduğunu da not düşmek lazım. Örneğin çarşaf liste, milletvekili adaylarının ön seçim ile yani parti üyelerinin oylarıyla belirlemek gibi.