Güven Abdullah Öcalan'la arkadaşlık iddialarıyla ilgili olarak da “O da devrimci görüşlere sahipti, biz de. Zaman zaman evlerde toplanabilirdik. Yani belki öyle bir araya gelmişliğimiz olmuştur” dedi.
Güven, Kars'ta, bir restoranda düzenlediği basın toplantısında, basında kendisiyle ilgili “milletvekilliği tehlikede” şeklinde çıkan iddiaları değerlendirdi.
12 Eylül döneminde, cinayetten yargılanarak hüküm giyen Güven, memnu haklarını 9 Kasım 2001'de aldığını ve Seçim Kuruluna da 6 Haziran 2007 tarihinde aldığı bir adli sicil kaydını verdiğini belirterek, “Ben hiçbir zaman cezaevinde yattığımı saklamadım. Beni tanıyan, bilen, önceden görüştüğümüz arkadaşlar bunu bilir. Gazeteci arkadaşlar da bilir” diye konuştu.
Milletvekili Güven, 12 Eylül döneminin, “parlamentonun ortadan kalktığı, Anayasanın ortadan kalktığı, hukukun çiğnendiği, demokratik sivil kuruluşların ortadan kaldırıldığı ve göstermelik mahkemelerle insanların yargılandığı bir dönem” olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tamamen keyfi, askeri bir dönemde verilmiş kararlar. Bu kararlar içerisinde biz de cezayı aldık. Ama doğru, haklı bir cezaydı. Yattım çıktım. Verilmiş bir cezayı çektik. Bu cezayı çektikten sonra memnu haklarımızın dolmasını bekledik. Normal bir siyasi partide il başkanlığı olarak görev aldık. Daha sonra aday olarak halkın önüne çıktık, kazandık ve şuan vekilliğimize devam ediyoruz.”
Parlamentonun ve mensubu olduğu siyasi partinin yıpratılmaya çalışıldığını savunan Güven, durumunun devlet sırrı olmadığını, aynı durumda diğer partilerde de birçok milletvekili bulunduğunu hatırlatırken, “Benim yargılandığım olaydaki insan ülkücü de değil. Adalet partiliydi. Ama burada bizi malzeme yapmaya çalışmışlar. Siyaseten linç edilmeye çalışılıyoruz” dedi.
ÖCALAN İLE ARKADAŞLIK İDDİASI
Ak Parti Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile arkadaş olduğu yönündeki iddialar üzerine, dönem itibariyle aynı dönemde okuduklarını söyledi.
“O da devrimci görüşlere sahipti, biz de. Zaman zaman evlerde toplanabilirdik. Yani belki öyle bir araya gelmişliğimiz olmuştur” diyen Güven, Öcalan ile arkadaşlığının gençlikte, derneklerde olan bir bir arkadaşlık olduğunu, ev arkadaşlığı, örgüt arkadaşlığı gibi bir arkadaşlığının olmadığını belirtti.
Güven, “Öcalan'ın İmralı'daki şartlarının iyileştirilmesini neden istediniz?” sorusuna da, “Kılıçdaroğlu Öcalan'a af istiyor, bir şey olmuyor. Biz de demişiz ki, 'kötü bir ev yapın', ortalık yıkılıyor” dedi.
Terör örgütü elebaşının 11 yıldır hücrede kaldığını ve kendisinin normal bir mahkum gibi değerlendirilemeyeceğini savunan Güven, “Bu biraz da olumlu düşünsün, dışarıya biraz olumlu mesajlar versin, daha az insan ölsün anlamında. Onu mükafatlandırmak değil de yine toplumun çıkarları doğrultusunda bir ev yapılsın, etrafında çiçekle uğraşsın, kitabını okusun, televizyonunu seyretsin dışarıya daha olumlu mesajlar verirse, biraz daha az olaylar olur anlamında denilmiş bir laf” şeklinde konuştu.
İDAM EDİLEN BİRİNİ NASIL ÖLDÜREBİLİRİM?
AK Parti Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nu öldürdüğü iddialarıyla ilgili hakkında çıkan haberlerin parlamentoyu, AK Parti'yi ve şahsını yıpratmaya yönelik olduğunu savundu. Güven, “Mustafa Pehlivanoğlu öldürülmedi, idam edildi. İdam edilen birini nasıl öldürebilirim?” dedi.
Güven, şöyle konuştu:
“Sözcü Gazetesi’nde üç gün boyunca hakkımda iddialar ortaya atıldı. Gazete, ‘Tayyip’in ağladığı ülkücüyü AKP’li vekil öldürdü’ diye yazmıştı. Mustafa Pehlivanoğlu idam edildiği halde, burada bir çarpıtma yapılarak bunu benim vurduğum yolunda yalan bir haber yayınlandı. İkinci iddia ise, vekilliğimin tehlikede olduğu söyleniyor. Daha sonra da Apo’nun arkadaşı olduğum söyleniyor. Pehlivanoğlu öldürülmedi, idam edildi. İdam edilen adam öldürülür mü? Yüksek Seçim Kurulu’na verdiğim sabıka kaydı mevcuttur. Ertuğrul Günay’ı isim olarak biliyordum ama tanışmamız milletvekili olduktan sonra başladı. 12 Eylül dönemi parlamentonun ve Anayasa’nın ortadan kalktığı, göstermelik mahkemelerle insanların yargılandığı bir dönemdi. Mahkemelerde 2 hakim ve albay vardı. Albayın üstleri emir verince, onlar da hakimlere anlatır ve mahkeme o doğrultuda karar verirdi. Bu hem sağ hem de sol için geçerliydi. Bir çok insan hüküm giydi, işkencelerden geçti, sakat kaldı. En büyük sakatlık da parlamentoda ve anayasada oldu. Biz de bu ortamda ceza aldık. Haksız bir cezaydı. Ama yattım, çıktım. Verilmiş bir cezaydı. Çıktıktan sonra memnu haklarımı geri aldım. Sonra da milletvekili oldum. Bu dönem içerisinde varsa gayrımeşru şeyler bunlar açıklanabilir. Ama bu tür açıklamalar başta parlamento olmak üzere, mensup olduğum siyasi parti ve kişiliğim yıpratıyor. Bu tür iftiralarla hiç kimsenin siyasette bir yere varamayacağını da biliyorum. Bu haberlerin yayınlanması anayasa değişikliğiyle ilgilidir. Özellikle MHP tabanında bir çatlaklık var. Homojen bir yapısı yok. Bir kısım evet, bir kısmı hayır diyecek. BBP’nin evet demesi de MHP’yi rahatsız etmektedir. Bununla parti içindeki bu parçalanmışlığı toparlamaya çalışmaktadırlar(29.08.2010)VATAN