“Kazadan bir gün önce Hüseyin Kocadağ, Sedat Bucak ve Abdullah Çatlı, yanlarındaki bir kız ile birlikte Yalova Termal’deydi. Onları Ermeni terörüyle ilgili tanıyordum, aynı yolun yolcusuyuz. Sadece JİTEM’de değil, Ermeni masasındaki mücadele içinde de yer aldım. Bu mücadele içinde Çatlı ve Kocadağ da vardı. Ateşle barut misaliydiler. Birisi Alevi diğeri Sünni. Biri komünistti diğeri faşist. O dönemde İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar’ın kızı ağır hastaymış ve ikisi de İzmir Efes oteldelermiş. Kumarhaneler kapatılıyordu. Kocadağ bana İzmir İl Emniyet Müdürü olmak istediğini, ayrıca İzmir’de kumarhanelerin toplu olarak açılması hususunu konuşmaya gittiklerini söyledi, benim de destek vermemi isteyerek ’ortak olur musun?’ diye sordu. Ben de ’kumarhanelerle işim olmaz’ dedim. Sonra Çatlı aynı konuyla ilgili beni aradı. Sakın ha diye uyardım. Ben onu Mehmet Özbay diye tanıyordum. Hatta Ermeni terörü konusunda birlikte çalışırken de Özbay olarak tanıyordum. Bu konuşmaların ardından isimlerini verdiğim 4 kişi, Ağar ile konuşmaya gitti. Ancak kızının ağır hasta olması nedeniyle görüşemediler. Geri dönüş yolunda kazanın meydana geldi.”
Gonca Us, Çatlı’nın ne dostu ne postuydu
Doğan, kaza sırasında arkadan gelen başka bir araç daha olduğunu söyledi ve “JİTEM’e ait olduğunu söylüyorlar. Ben öyle duymadım, sonra açıklarım” dedi. Savcı’nın ‘Bundan daha iyi fırsat olmaz’ sözleri üzerine de, “Ben kişiye indirgeyeceğim. Herkesin bir izzeti nefsi var. Adamı neden doğrudan doğruya suçlayayım” ifadesini kullandı. Doğan, Savcı Pekgüzel’e Susurluk kazasında ölen kızın kim olduğunu bilip bilmediğini sordu. Pekgüzel’in de “Gonca Us mu?” demesi üzerine Doğan, “Evet, o eskiden milletvekilliği ve bakanlık yapmış birinin kızıdır. Ne Çatlı’nın dostu ne başka birinin postudur” diye konuştu.
O adam 'Abdülkadir Aygan' değil onu ben öldürttüm!
‘JİTEM’i ben kurdum’ sözleriyle olay yaratan emekli Albay Arif Doğan, dün yine şok iddialarda bulundu. PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın yaşamadığını öne süren Doğan, “İsviçre’de ailesiyle yaşıyormuş. Kim bu adam? Aygan değil! İnanmazsanız DNA testi yapın” dedi...
İKİNCİ Ergenekon davasının 96. duruşmasına, emekli Albay Arif Doğan’ın ifadeleri damga vurdu. Sağlık nedenleriyle tahliye edilen emekli albay Arif Doğan hakkında mahkeme, 11 Kasım 2010’da duruşmaya getirilmesi için ambulans sağlanmasını ve bir doktorun görevlendirilmesini istemişti.
Evinden ambulansla alındı
Karar doğrultusunda Arif Doğan, dün sabah İstanbul Samandıra’daki evinden ambulansla evinden alındı. Tekerlekli sandalyeyle binadan çıkartılıp ambulansa götürülürken, de “Can güvenliğimi kim sağlayacak?” diyerek görevlilere bağırdı ve küfür etti. Saat 11.15’te duruşmaya giren Doğan’a 3 koruması eşlik etti. Korumalar, nefes almakta güçlük çeken Doğan’ın oksijen tüpünü salona soktu. Emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un sanıkları arasında yer aldığı davanın duruşmasına gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık ile tutuksuz yargılanan Sinan Aygün, Emin Şirin, Yalçın Küçük, Adnan Türkan, Murat Ağırel katıldı.
‘650 TL’ye kirada oturuyorum’
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanıkların beyanlarının alınmasının ardından emekli Albay Arif Doğan’ın kimlik tespitiyle duruşmaya devam etti. İkamet adresinin Başkan Şengün tarafından sorulması üzerine Doğan, ayrıntılı adres vermekten kaçınarak, sadece ’Samandıra’ demekle yetindi. Mesleği sorulduğunda ise Doğan, “Emekli subayım. Eğer dağlarda 21 sene çarpışma bir meslekse benim mesleğim bu” dedi. Aylık geliri konusunda ise Doğan, “Maaşım var. Ailemden gelen pamuk gelirim, eşimden de fındık parası alıyorum. Hepsi helaldir. Kazancım aylık 7-8 bini bulur.” dedi. Doğan, ikamet ettiği evde ise 650 TL aylık kira ile oturduğunu söyledi. Doğan savunmasında çarpıcı iddialarda da bulundu: “21 yıl dağlarda PKK ile mücadele ettim. Bu suçlara inansam kendi kafama sıkardım. Ben vatan haini değilim. İsterseniz bir kez daha öldürün beni. Daha önceden 21 PKK’lı meclise girdiğinde ve PKK’lıların Habur’dan yurda giriş yaptıklarında ben parmaklıklar arasındaydım ve o zamanlarda iki kez ölmüştüm. Sedat Peker ve Veli Küçük paşam ile beni irtibatlandırmışlar. Ben istihbaratçıyım. Benim görevim suçlularla irtibata geçmek. Sedat Peker ile generaller ve devletin bakanları da görüşüyordu. Ben öyle ölümler gördüm ki bu suçlamalar az kalır. İnternete düşen ses benim sesim değil.”
‘Kurduğuma pişman ettiler’
“Annem Kürt, babam da Avşar Beyi. Kürtçeyi iyi bilirim. JİTEM uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşmadı, PKK’ya karşı en az 100 kişilik gruplarla çalıştı. JİTEM’in hepsi sivildir. Bir tek asker benim. 10 bin kişi vardır. Ama 20’den fazlası bir araya gelmez. PKK’nın ölüm bölgesine giren birimdir. Buradaki subaylara sorun ölüm bölgesinin ne olduğunu bilmezler. JİTEM olmasaydı bugün 80 bin asker ölürdü. JİTEM’i kurduğuma kuracağıma pişman ettiler. JİTEM benim ve JİTEM benimle vardır. Diyeceksiniz ki Arif Doğan, devletin içerisinde devlet misin sen? Ben akıllı olduğum için asker de Kürt de öldürtmedim. Silah ve uyuşturucu ticaretiyle suçlandım. Oysa Yalova’da 1.5 ton eroini ben ihbarsız olarak aldım. Bir ihbarcı soksaydım olaya 10 trilyon alırdım. Ben aptal değilim. Mahkeme kararı ile aldığım 1,5 kiloluk uyuşturucuyu yem olarak kullandığım da olurdu. 20 yıl öncesinden kalan 600 gramlık uyuşturucu ile beni uyuşturucu trafiğine soktular. 3 tane silahım var. Yıllık mermi istihkakım 150’dir. Bunu 10 yıla vursanız ortaya çıkacak mermi sayısını görürsünüz. Kozmik yetkileri olan bir subaydım. Harp bilgileri dahi bende mevcuttu. Bu evrakların bir kısmı bende çıkmıştır.”
‘JİTEM deneme için kuruldu’
“JİTEM’İ sormuşsunuz, Genelkurmay ve Jandarma inkar ediyor. Ben büyüğüme asla saygısızlık yapmam. Ben Avşarbey aşiretinden geliyorum. JİTEM kadrolu bir kuruluş değildir. Geçici bir süre için deneme amacıyla kurulan operatif bir birimdir. Yani operasyon artı istihbarat anlamına gelir. Ancak oraya buraya silah gömüldüğünü söyleyenler var. Abdülkadir Aygan’ı ben öldürttüm. Bu adamı PKK doğurdu. Askeri de sivil vatandaşı da suçluyor. Kim bu adam ya? İsviçre’de ailesiyle yaşıyormuş. Yalan söylüyor. İnanmazsanız getirin DNA testi yapın. Bu kişi Aygan değildir.”
Hizbul Kontr’u da ben kurdum!
Arif Doğan savunmasında, Hizbul Kontr’u da kendisinin kurduğunu söyledi: “Hizbul-Kontr’u da ben kurdum. Şimdiki Hizbullah değil. Hüseyin Velioğlu’nun ilk kurduğu teşkilattı bu. Bu teşkilatı ben kurmuştum, bu olaya baş koymuşum. Çoluğumu çocuğumu bırakmıştım. Bunların kuruluşunu basından mı öğreneceğim? JİTEM’in arşivi bende. 10 bin kişinin arşivi var. Onlar kahraman gibi çarpışıyorlardı. İsimlerini vereyim, onları da mı yargılayacaksınız?” 17/01/2011