Yapılan bir araştırmada ortaya şöyle bir tablo çıktı:
Turgut Özal argo kullanırdı. Ama, bir zeka pırıltısı olurdu sözlerinde. İma yoluyla , siyasi rakiplerine ağır eleştiriler yöneltirdi. “İsteyen istediği gibi anlar” der kenara çekildi. Ama, Özal vatandaşa hiçbir zaman hakaret etmezdi.
Süleyman Demirel’in ağzının ne kadar bozuk olduğunu bilen bilir. Anlattığı açık saçık fıkraların yanı sıra dost meclislerinde galiz küfürler ederek konuştuğu yıllardır anlatılır. Ama, O da vatandaşa küfür, hakaret etmezdi.
Mesut Yılmaz sinirlenince “yahu” derdi. İyice sinirlenirse “kardeşim” diye çıkışırdı karşısındakine.
Tansu Çiller, sinirlenince bakanlarına kültablası fırlatmıştı. Hiç argo konuşmayan başbakanımız da vardı; Bülent Ecevit.
Aslında "Ulan" kelimesini alenen kullanan ilk lider Erdoğan değil. Alparslan Türkeş, Türkiye’nin etnik yapısına ilişkin mozaik nitelemesine sinirlenmiş soru soran gazeteciye “Ne mozaiği ulan” demişti.