“Sen 12 Eylül halk oylamasında gidip muhtardan belgeni alamadın, oy kullanamadın. Şimdi kalkmış bizden belge istiyorsun”
ANKARA - Başbakan Erdoğan, AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında partililere seslendi. Erdoğan’ın hedefinde yine CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu vardı:
ÇAMUR ATMAK: Bize yolsuzluk iftiraları atanlara, çamur atmaya niyetlenenlere gereken şekilde cevabı vereceğiz. Bazıları işi gücü bırakıp, hiçbir belgeye dayanmadan dedikodulardan, iddialardan, ithamlardan yola çıkarak, aklına ilk geleni söyleyerek, bir tarz tutturup gidiyor. Bu zat iftirayı adeta meslek edinmiş durumda. İftira atma konusunda hiçbir ilkesi, kriteri yok. Attığı her iftira yalanlandığında yüzü kızarmak, mahcup olmak, utanmak, özür dilemek gibi hasleti de yok. Tek bir amacı, gayesi var, ’ben iftira atayım, ben çamur atayım, tutmazsa da izi kalır.’
YARGIYA GÖTÜRMEDİLER: Yerel seçimlerde büyükşehir belediye başkanımızla ilgili İstanbul’da attıkları bunca iftiralar oldu. Bir tane yargıya gidip de açtıkları dava oldu mu? Hadi bizim dokunulmazlığımız var, büyükşehir belediye başkanımızın dokunulmazlığı yok, açsaydın dava. Açtı mı, aldıkları bir netice var mı? Yok. Şahsımla alakalı aynı şekilde şu söyledikleri lafı kendisinden önceki genel başkanları da söyledi; çeşitli gazetelere, bizim paralar aktardığımızı, bankalar arasında paraların gidip geldiğini. Yine benim o zaman dokunulmazlık dönemim, dokunulmazlığım filan yok, dokunulur durumdayım. Niye o zaman bunu yargıya götürmediler?
28 ŞUBAT VALİSİ: Üstelik İstanbul Valisi kaynaklı ki, işte 28 Şubat valisi malum, o kaynaklı zat. Onun da ne olduğu zaten belliydi ve yaptıkları müracaatla o zamanın hükümeti onu karşılıksız bıraktı. Olmayan şeyin hiçbir zaman delili olmaz ki, çünkü yok böyle bir şey. Ondan da netice alamadılar ve bu neticeleri alamadıkları halde, hala müflis tüccar eski defterleri karıştırır dururmuş. Bunların hali bu.
WİKİLEAKS’E SARILDILAR: Bunlar aynı zamanda Ergenekon’un avukatlığını da yapıyorlar. Geçmişte Ergenekon’dan besleniyorlardı ama şimdi o kaynakları kuruduğu için ona benzer başka kaynaklar aramaya başladılar. Baktılar ki, Wikileaks belgeleri Ergenekon’la benzer bir işi yapıyor, aynı vazifeyi görüyor, sorgusuz sualsiz Wikileaks belgelerine sarıldılar. İddia sahipleri, iftirayı dahi kendileri üretemiyor. Yabancı diplomatlardan ödünç aldıyor, yabancı internet sitelerinin iddialarını alıp bunun borazanlığını yapıyorlar.
BİR FISTIK YEŞİLİ KALDI: En sert şekilde böyle bir şey olmadığını söylediğimizde yüzleri kızaracağı yerde, utanacakları, sıkılacakları yerde, belgesini getir, diyorlar. Sen 12 Eylül halk oylamasında gidip muhtardan belgeni alamadın, oy kullanamadın. Şimdi kalkmış bizden belge istiyorsun. Belge kim, sen kim. Ben, “ispat edin, hesapları bulun, hem o hesaptaki paraları hem malvarlığımı size bağışlayacağım” diyorum. Açıklama yapıyor; ’biz haram para istemeyiz.’ Anadolu’da güzel bir söz vardı; Her boyayı boyadın, bir fıstık yeşili kaldı.
‘Kamera şakası yapıyorlar’
BAŞBAKAN Erdoğan, konuşmasında CHP’ye gönül verenlerin de Kılıçdaroğlu yönetiminden rahatsız olduğunu ileri sürdü:
MEYDAN BOŞ DEĞİL: Bu partinin eski genel başkanı, iddialarından dolayı bir gazete tarafından dava edilip, tazminata mahkum edildi. Şimdiki genel başkan meydanı boş zannediyor. İftirayı atar bir kenara çekilirim, diyor. Ona meydanın boş olmadığını, bilgisiz, tutarsız, samimiyetsiz siyasetin bu ülkede artık hiçbir değer ifade etmediğini, ahlak dışı iftiraların, iftira sahibinin yanına kar kalmayacağını inşallah biz göstereceğiz.
ÇARK EDİYOR: Bizzat CHP’ye gönül verenler, oy verenler de bu tarz siyasetten rahatız. Nasıl rahatsız olmasınlar? Öyle bir genel başkan düşünün ki, 12 Eylül halk oylamasında herkesi oy vermeye çağırıyor, herkesi ’hayır’ demeye çağırıyor ama kendisi gidip oy kullanamıyor, kullanmıyor, ’hayır’ bile diyemiyor. Öyle bir genel başkan düşünün ki, Dersim’de analar ağlamadı mı diyen arkadaşına, önce gereğini yapsın diyor, ardından konu kapanmıştır diyor. Ben Dersimli kardeşlerime de sesleniyorum; kusura bakmayın bunları hatırlayın, diyorum. Böyle birisidir bu zat. Öyle bir genel başkan düşünün ki, üzerindeki pahalı gömlek için parasını verdim de aldım diye açıklama yapıyor, ardından fatura başkasının adına çıkıyor. Genel af diyor, çark ediyor. Başörtüsü diyor, u dönüşü yapıyor. Havuzlu villa diyor, kendi havuzlu villası ortaya çıkıyor. Çarşaf liste diyor, ardından blok listeyi savunuyor. Ben genel başkan adayı değilim diyor, ertesi gün genel başkanlığa adaylığını koyuyor.
GÜVENEBİLİR Mİ?: Böyle bir genel başkandan CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarım memnuniyet duyabilir mi? Bunlar çünkü kamera şakası yapmaya hakikaten alışmışlar. Genel başkanlarının hükümete, başbakana, bakanlara yönelik iftiralarının asılsız olduğunu gören CHP seçmeni böyle bir başkana güvenebilir mi? Bunların herhangi bir konuda iki gün aynı düşünceyi dile getirdiğini duyan var mı? Maalesef Türkiye’nin birçok sorununu çözdük ama muhalefet sorununu çözemedik.11/12/2010