DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız'ın yanıt almak için yaklaşık 2 yıl beklediği 7 Deniz Feneri sorusuna yanıt gelmemesi üzerine aynı soruları Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması için meclis başkanlığına dilekçe verdi. Meclis İçtüzüğüne göre 15 gün içinde yanıtlanması gereken bu soru önergesi aradan geçen iki yıla yakın süre içinde, İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yanıtlanmadı.
Yağız bunun üzerine aynı soruları TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesi ile aynı soruları Başbakan Tayyip Erdoğan'a yönetti.
Süleyman Yağız dilekçesinde "İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir Atalay’a, 16 Eylül 2008 günü, Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak bazı sorular yönelttim. Fakat, aradan yaklaşık iki yıl geçmesine karşın herhangi bir yanıt alamadım. O nedenle sorularımı bu kez size yöneltmek istiyorum" dedi.
"Deniz Feneri Derneği’nin önceki Başkanı Engin Yılmaz, Almanya’daki Deniz Feneri e.V’den kendilerine para transferi olduğunu doğrulamış, ancak bu dernekle hiçbir resmi ve hukuki bağlantılarının olmadığını söylemiştir. Yılmaz ayrıca, yurt dışında Deniz Feneri ismini kullanan çok sayıda dernek olduğunu belirterek, “Kamuoyumuz sorabilir, ‘Aynı adı taşıyorsunuz ve bu ismi kullanmanıza itirazınız olmuyor. Bu bir çelişki değil mi?’ diye. Biz adımızı kullananları ya çatımıza davet ettik ya da isimlerini değiştirmelerini istedik. Bu Alman derneğine de aynı uyarılar yapılmıştır” demiştir. Ben de bu bağlamda soruyorum:
1- Deniz Feneri Derneği’nin, aralarında hiçbir bağlantının olmadığını ileri sürdüğü Almanya’daki Deniz Feneri e.V’yi, “Adımızı kullanmayın” diye uyarmasına karşın bu dernekten 6 milyon 940 bin Avro bağış almasını nasıl karşılıyorsunuz?
2- Deniz Feneri Derneği’nin önceki Başkanı Engin Yılmaz’ın iddia ettiği gibi, bu dernekle Almanya’daki Deniz Feneri e.V arasında hiçbir bağlantı yok mudur? Her iki derneğin de aynı adı taşıması ve aralarında bazı ilişkilerinin olması bir tesadüf müdür? İçişleri Bakanlığınca bu konuda herhangi bir inceleme yapılmış mıdır?
3- Deniz Feneri Derneği’ne hükümetinizce 2004 ve 2005 yıllarında sağlanan; “kamu yararına çalışan dernek”, “izinsiz yardım kampanyası düzenleme hakkı” ve “vergi muafiyeti” gibi ayrıcalıkların amacına ulaştığını söyleyebilir misiniz? Bu ayrıcalıkların bazı istismarlara yol açtığı iddialarına katılıyor musunuz?
4- Engin Yılmaz, Deniz Feneri Derneği’nin 80 genel kongre üyesi olduğunu, 156 bin de gönüllü üyesi bulunduğunu söylemiştir. Dünya çapında yardımlaşmayı amaçlayan böyle bir derneğin sadece 80 genel kongre üyesinin olması normal bir durum mudur?
5- Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak 5 Mart 2010 tarihinde size sorduğum, ama süresi geçtiği hâlde hâlâ yanıtını alamadığım sorularım da var. Onları da yinelemek istiyorum. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan ve 2008–2009 Bütçe Uygulama Sonuçları’nı gösteren verilere göre, “kâr amacı gütmeyen kuruluşlar” arasında yer alan dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzerlerine 2008 yılında 139.839.000.- TL yardım yapılmıştır. Bunlar hangi kuruluşlardır ve her birine ne kadar para verilmiştir?
6- Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, kendisine 25 Aralık 2009 tarihinde yönelttiğim bu soruma gecikmeli olarak verdiği 5 Mart 2010 tarihli yanıtında, “Bakanlığımızca Dernek, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık vb. Kuruluşlara herhangi bir yardım yapılmamıştır” demiştir. Ama veriler Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarında yer aldığına göre, söz konusu ödemelerin yapıldığı ortadadır. Ödemeleri Maliye Bakanlığı yapmadıysa hangi bakanlık veya birim yapmıştır?
7- Yine aynı verilere göre, 2009 yılının 11 ayında aynı kapsamdaki kuruluşlara toplam 222.356.000.- TL yardımda bulunulmuştur. Bu kuruluşlar hangileridir ve bunların her birine kaç para ödenmiştir? Deniz Feneri Derneği de yardım yapılan kuruluşlar arasında yer almakta mıdır? Yer almaktaysa bu derneğe, kuruluşundan 3 Ağustos 2010 tarihine dek yapılan yardım miktarı ne kadardır?
İhsan DEMİR - GAZETEPORT