Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener’in bazı sektörlerde yabancı sermayenin sınırlandırılması konusundaki açıklamalarından sonra, başta hükümetten olmak üzere belli çevrelerde Sayın Şener’e karşı ciddi bir kampanya açıldığını görüyoruz.
Sayın Şener’i derhal “yabancı sermaye düşmanı” olarak damgalamaya çalışıyorlar; neredeyse “vatan haini” ilan edecekler.
Sayın Şener’in açıklamalarının arkasında ekonomik kaygılar dışında bazı siyasi nedenler olup olmadığını bilme olanağımız yoktur.
Ancak, AKP Hükümetinin ilkesiz, akıldışı, ülke çıkarlarını gözetmeyen, “Babalar gibi satarım” sözünde simgeleşen bir anlayış ile sürdürdüğü özelleştirmenin “peşkeş”e dönüşmesi endişesi kamuoyunda ciddi olarak vardır. Sayın Şener’in açıklamaları, bunun bir boyutu ile dahi olsa basının ve ilgili çevrelerin gündemine taşınması gibi Türkiye için çok yararlı bir sonuç doğurmuştur.
Durum böyle iken, Sayın Şener’in açıklamalarından dolayı bu ölçüde karalanmaya çalışılması üzüntü vericidir.
Türkiye, halkın gerçek gündemini tartışmayacak da, illa Sayın Başbakan’ın din üzerinden siyaset yapmaya dönük çıkışlarını mı tartışacak?
Başta Sayın Başbakan’a olmak üzere, hükümete ve ilgili çevrelere, Türk Telekom ihalesini “zafer”miş gibi sunmak yerine, Sayın Şener’den çok önce bizim ve pek çok kişi ve kuruluşun aylardan beri dile getirdiğimiz, bugün kamuoyunun da yaygın olarak paylaştığı özelleştirme ile ilgili endişeleri dikkatle değerlendirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.
|