Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
IMKB
10.277,000
ALTIN
2.393,270
 
Hava Durumu ANKARA
7 / 16 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
Erdoğan, Yine AKP'ye Oy İstedi!
Erdoğan, Yine AKP ye Oy İstedi!
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep Demokrasi Meydanı’nda toplu açılış ve temel atma töreninde konuştu.
 
7.3.2015 - 16:11

GAZİANTEP (ANKA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin meydanlara çıkmasına yönelik eleştirilerine cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü tenzih ettiğini belirterek, "Bizi bu makama millet bizzat kendisi gönderdi. Çalış diye gönderdi, koş diye gönderdi, gayret et diye gönderdi. Dünya kazan biz kepçe olacağız dedik ve böyle yürüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep Demokrasi Meydanı’nda toplu açılış ve temel atma töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi’lik unvanını hakkıyla veren Antep’in zor zamanlarda Suriyeli kardeşlerine sahip çıkarak gönüllerde taht kurduğunu söyledi. Konuşmasında muhalefet milletvekillerinin Esad ile görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de bazı siyasiler sıkılmadan, utanmadan 300 bine yakın insanı, katleden bir katil Esad’ı gidip ziyaret edebiliyorsa, ülkemizde hala nelerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım, kimlerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım. Unutmayın zulme rıza zulümdür. Zulmün yanında yer alanlar, zalimlerin yanında yer alanlar onlarda zalimdir. Biz mazlumların, mağdurların yerinde yer aldık yer alamaya devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Mart yerel seçimlerinde ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine destek veren Gazianteplilere teşekkür etti.
Muhalefetin “Cumhurbaşkanının meydanları ne işi var” söylemlerini de eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bunlar herhalde Çankaya’da oturum imza atan Cumhurbaşkanlarına alışmışlar onlar öyle devam etsin istiyorlar. Kusura bakmasınlar, Sayın Gül’ü tenzih ederim ama ne dedik biz; ‘biz yan gelip yatan, oturup seyreden bir cumhurbaşkanı olmayacağız dedik. Biz farklı bir Cumhurbaşkanı olacağız dedik’. Çünkü bizi bu makama millet bizzat kendisi gönderdi. Çalış diye gönderdi, koş diye gönderdi, gayret et diye gönderdi. Dünya kazan biz kepçe olacağız dedik ve böyle yürüyoruz. Durmayacağız, beyler konuşmamızdan rahatsız oluyorlar. Eğer bu muhalefet benim konuşmamdan rahatsız oluyorsa doğru yoldayız demektir. Onlar alkışladığı gün ben kendimi ‘çek’ etmem lazım bir sıkıntı var demektir. Davet edersin gelmezler, milletin makamına gelmezler, milletin evine gelmezler. Milletin evini de ‘Kaçak Saray’ diye tanımlarlar. Onlar öyle tanımlaya dursun biz şuanda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı milletin evi olarak tanımladık. İnşallah 1-2 sene sonra artık orası Cumhurbaşkanlığı Sarayı değil, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak hizmet verecek” diye konuştu.
Türkiye’nin çevresini adeta ateş çemberi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de kendi halkına zulüm eden bir zalim, ülkenin yıkımı, yüzbinlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın perişanlığı pahasına koltuğunda oturmaya devam ediyor. Türkiye’den de gidiyor birileri bunları tebrik ediyor. Irak’ta bir yandan DAİŞ tehdidi diğer yandan mezhep fanatizmi, öteki taraftan etnik ısrar ülkeyi adeta paramparça etmiş durumda. Karadeniz’in üst tarafında başka sıkıntılar. Biz kendi çevremizde böyle bir tabloyu asla istemedik. Tarihi, kültürel, sosyal olarak çok güçlü bağlarımız olan ülkelerle, oradaki kardeşlerimizle barış içinde, huzur iççinde, güven içinde bir gelecek arzu ediyoruz. Komşularımız bu durumda iken bize rahat içinde, konfor içinde yaşamak yakışmaz” dedi.
Türkiye’yi bu ateşe çekmek isteyenlere kesinlikle izin vermeyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Hiçbir kardeşimizi de bu ateşin içinde kendi haline bırakamayız. Türkiye işte bu ikisini bir arada yapabildiği için büyük devlettir. Bizden çok daha zengin, çok daha fazla imanları olan Batılı ülkeler bölgedeki savaşlardan, huzursuzluklardan kaçıp bir yer arayan mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar. Biz bugüne kadar sınırımıza gelmiş kimseyi göndermedik. Biz bugüne kadar ölümden, sefaletten kaçan hiç kimseye kapımızı kapatmadık” diye konuştu.
Meselenin insanlık olduğuna vurgu yapan Erdoğan, Türkiye’nin 2 milyonu aşkın mülteciye, harcamalarla, açılan kamplarla hizmete devam ettiğini söyledi.
-“BU MÜCADELELER KOLAY OLMADI”-
Bundan sonra gelen Suriyeli mültecilere kapıları asla kapatmayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu mücadeleler kolay olmadı. Hemen yanımızdaki siperde onlarda dedelerimizle birlikte şehit olmuşlardır. Son bağımsız devletimizi kurmak için mücadele verdiğimiz Kurtuluş Savaşı’na parmağındaki yüzüğünü, evindeki kuzusunu, varını yoğunu satarak katkıda bulunan yine onlardır. Suriye’deki kardeşlerimiz Afganistan’daki, Pakistan’daki kardeşlerimizdi, Hindistan’daki Müslüman kardeşlerimizdi. Bu insanlar asla 'el' değil, bu insanlar asla 'öteki' değil, bu insanlar asala 'yabancı' değil ve bu insanlar biziz, biz. Biz ne isek onlarda o. Aramızdaki sınırlar şurada kaç yıllık geçmişi var. Düne kadar Halep ne ise Antep oydu, Urfa ne ise Rakka oydu, Hatay ne ise Lazkiye oydu, öte tarafta Edirne ne ise Varna oydu, Tekirdağ ne ise Filibe oydu, Çanakkale ne ise Selanik oydu, Artvin ne ise Batum oydu. Meseleye bu açıdan bakmayanlar, kendi tarihine, kendi medeniyetine, kendi kültürüne yabancılaşmış olanlardır. Biz asla kendimize yabancılaşmadık, yabancılaşmayacağız.”
-“BİZ YERİ GELDİ KAN KUSTUK”-
“Çevremizde bu olaylar olurken, ülkemizde de çok ciddi meselemizi, çok ciddi sıkıntımızı çözme yolunda önemli bir mesafe kaydettik. Önce demokratik açılım diye başladık, ardından milli birlik ve kardeşlik projesi olarak bunu güçlendirdik. Son olarak ta çözüm süreci adıyla nihai aşamasına getirdik. Analar ağlamasın diye çıktığımız bu yolda önemli bir noktasına ulaştık. Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek isterim ki; biz sadece ve sadece, milletimiz için, milletimizin kardeşliği, elçeği için bu süreci başlattık. Söz verdiler, tutmadılar. Söz verdiler, tersini yaptılar. Söz verdiler hiç öyle bir şey yokmuş gibi davrandılar. Provoke ettiler, 6-7 ekim de vatandaşı sokağa döktüler, vatandaşımızın dükkanlarını yaktılar, araçlarını yaktılar. Bunlara farklı muamele yapılabilirdi ama yapmadık. Bizim derdimiz bu ülkede huzuru, refahı getirmek bunu tahkim etmekti. Bunun başarabilmekti. Biz yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik, kızılcık şerbeti içtik yola böyle devam ettik.”
-“İSTİYORUZ Kİ ARTIK BU CAN YANMASIN”-
“Süreç bugüne kadar sağ salim geldiyse bunda en büyük pay tüm tahriklere rağmen sağduyusunu, vakarını, kaybetmeyen milletimize aittir. Şimdi sürecin yeni bir aşamasına geldik. Gaziantep bu noktada dik durdu oyunlara gelmedi, tam aksine Gaziantep oyun bozdu. Biz yine sabrediyoruz, bekliyoruz, takip ediyoruz. Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlediyse şimdide onlara rağmen bu sürecin nihai hedefe ulaşacağına inanıyoruz. Onlara kalsa Türkiye bugün yeniden kanın, gözyaşının hakim olduğu bir yere dönüşecekti. Milletimiz buna izin vermedi, en başta bölge halkı buna izin vermedi. İnanıyorum ki bu aşamada da yine milletim bölge halkı meseleye sahip çıkacak ve gereğinin yapılmasını sağlayacaktır. Bunun için annelere büyük görev düşüyor. İstiyoruz ki artık bu can yanmasın. Gençlerimize, çocuklarımıza büyük görevler düşüyor çünkü onların gelecek için hayalleri var. Gaziantep çözüm sürecinin bir modelidir. Çözüm süreci derken istediğimiz bölgedeki insanımızın tüm çeşitliliğiyle, tüm farklılığıyla, Gaziantep’te olduğu gibi yan yana barış içinde, huzur içinde, sevgi, saygı içinde yaşamasını sağlamaktı. Bu işin sonuna ne olacak diyenler varsa gelsinler Gaziantep’e baksınlar.”
-“KİMSENİN KİMSEYE BİR ŞEY VERDİĞİ YOK”-
“Biz ülkemizi çok sevdiğimiz, milletimiz çok sevdiğimiz için bu süreçte ısrarlıyız. Yoksa öteki türlüsü çok kolay ama çözüm olmadığını, 40 bin can verecek yüz milyarlarca doları dağlara gömerek gördük. Şundan emin olun; kimsenin kimseye bir şey verdiği yok. Biz 78 milyonumuz insanımızın her birine hangi hakkı, hangi imkanı veriyorsak, bölgedeki insanımıza da yılların ihmalini, yanlışlarını telafi ederek aynı şeyleri veriyoruz. Ne bir eksik ne bir fazla.”
-“ARTIK ŞU ANDAKİ MEVCUT YÖNETİM ŞEKLİ BİZE UYMUYOR”-
“Türkiye cumhuriyeti bizim ilk değil son devletimiz. Bu devleti gerçekten çok zor şartlarda kurduk. Devletimizin yönetim biçimi de işte bu süreçte ihtiyaçlarda ziyade güç dengelerine göre biçimlendi. Dünya değişiyor, Türkiye’de onunla birlikte değişiyor. Bize düşen görev ülkemize hep daha ileriye götürmek, milletimize hep daha iyisini verebilmektir. Artık şuandaki mevcut yönetim şekli bize uymuyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor. Bu beden bu gömleğe sığmıyor. Türkiye’nin her alanda hızlanmaya ihtiyacı var, hızlı karar alacaksınız, hızlı uygulayacaksınız, hızlı netice alacaksınız. Günümüz şartları bunu gerektiriyor. Mevcut sistem buna imkan vermiyor. İhtiyacımıza uygun yeni bir yönetim sistemini tartışmamız lazım. Bende diyorum ki; Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak sistem Başkanlık Sistemidir. Bu sistem hem bizim yönetim geleneğimize uygundur hem de günümüz şartlarına uygundur. Başkanlık Sistemi demek yeni Anayasa demek. Yeni Anayasa bizim milletimize eskiden beri sözümüz ama meclisteki şartlar bunun gerçekleşmesine izin vermedi.”
-“TÜRKİYE’NİN BU BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜNE DESTEK VERİN”-
“Ben yeni Anayasa deyince, Başkanlık Sistemi deyince birileri sanıyorum ki bunlar benim tapulu malım olacak. Ondan sonrada ben bunları alıp mezara götüreceğim. Hepimiz fani insanlarız. Başkanlık sistemini alıp öteki tarafa götürecek halimizde yok. Biz ülkemiz için, milletimiz içini istikbalimiz için bunu istiyoruz. Ben yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi derken büyük Türkiye’yi, 2053’ü, 2071’i hayal ediyorum. Bu meseleyi bugüne kadar geciktirenler ülkemize ve milletimize karşı büyük bir vebal içindeler. Ben buradan Gaziantep’ten, Demokrasi Meydanından tüm Türkiye’ye sesleniyorum; Gelin Türkiye’nin bu büyük dönüşümüne destek verin, Türkiye’nin yeni Anayasasına, Başkanlık sistemine kavuşmasına vesile olun diyorum. Bunu sağlayacak meclisi oluşturun, tarihi görevinizi yerine getirmiş olun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında kadına şiddetin insanlığa ihanet olduğunu söyledi.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


Berkin Elvan İçin Anma

Baykal'dan Kapatma Davası Tepkisi

'AKP Hızla Eriyor, Erimeye Devam Edecek'
»  Bahçeli,Twitter'den Uçan Tabutları Sordu
»  Bilgin Balanlı: Her şey o mektupta
»  ''Gül'ün Geri Dönüşü Gurur Verir''
»  Cumhurbaşkanıyla İlgili Flaş Sözler!
»  ''Gül'ün adaylığı Hayırlı Olur''
»  ''Fuat Avni Yazışmalarımı Gönderin''
»  ‘CHP Yüzde 30’ların Üzerine Çıktı’
»  Bahçeli'den MYK Üyelerine3 Hilalli Radyo
»  Fuat Avni Yasası Meclis'te!
»  Ankara Basınının Ünal Babası Artık Yok!
»  Davutoğlu'ndan Başçı'ya Kur telefonu
»  Kılıçdaroğlu'nun Sinema Keyfi
»  Muhteşem Rant Dönüşümü!
»  Gece Yarısı Flaş Atamalar!
»  Davutoğlu: Doları Yükselişi Küresel!
»  Newyork'ta Davutoğlu'na Protesto
»  CHP'ye Kapatma Davasında Atatürk Adı!
»  ''Silahı Bir şartla Bırakırız''
»  Şafak Pavey'den Veda Mesajı!
»  Gül Siyasete mi Dönüyor?
»  AKP'den, CHP ve MHP'ye Kapatma Yanıtı!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.