Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
“Bir vatanımız varsa bu Hz. Mevlana gibi gönül dostları sayesindedir. Kişi Rabbine dayanmışsa yalnız değildir. Ölümü içinde öldüren kişiyi artık Allah’tan başka kimse korkutamaz.”

“Dergahına umutsuzluğu, ikiliği, fitneyi asla yaklaştırmadığı için bu millet sarsılsa dahi asla çökmemiş, yıkılmamıştır. Asırlar geçse de, beden ölse de millet ölmemiştir. Yaratan’a dayanan millet her operasyona karşı ayakta kalabilmiştir. Osmanlı Devleti dağıldığında bu milletin bittiğini zannettiler ama bu millet cumhuriyet baharı için yaprak dökmüştü.”

BEN TAVUS KUŞUYUM DİYEREK...

Mevlâna, hemen tüm eserlerinde, en çok da maskeyle dolaşan sahte din rehberleri konusunda bizleri uyarmıştı.

Mevlâna, Alamut Kalesi’nin sakini Hasan Sabbah’tan sadece bir asır sonra yaşamış; sahte âlimlerin acınası halini görmüş bir münevverdi.

Mevlâna,sahte din rehberlerini,rengârenk boya küpüne düşüp,arkadaşları arasında ’Ben tavus kuşuyum.’ diye böbürlenen çakallara benzetmiştir.

ÖYLE ALİM MASKESİ TAKMIŞLAR VARDIR Kİ...

Mevlana uyarısında ne kadar da haklıdır: öyle alimler vardır ki vefatlarının ardından asırlar da geçse kendileri ve eserleri unutulmaz. Öyle de alim maskesi takmış olanlar vardır ki daha hayattayken, kendilerinin de kendilerine bel bağlayanların da foyası meydana çıkar.

O maske takanlar rezil olurken, Mevlana'nın uyarısına kulak asmayıp, onların peşine düşenler de hayal kırıklığı yaşarlar. O maskeli alimlerden medet umanlar, onları ikballeri için, rantları için, fitne projeleri için kiralayanlar da aynı şekilde hayal kırıklığı yaşarlar.

Allah’a sonsuz hamdolsun ki, bu aziz millet, Hasan Sabbah’lara, sahte peygamberlere, modern Yezid’lere karşı da hep muhafaza olunmuştur.