Fatih Altaylının bugünkü yazısından ilgli bölüm...
Geçen hafta Teke Tek Özel’e konuk olan Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç’e, Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresini sordum.
“Orada hiç tartışma yok. 7 yıl için seçildi. Görev süresi 7 yıldır. Bu değişmez. Aksi takdirde her Cumhurbaşkanı’nın görev süresi tartışmaya açılır. Güçlü bir iktidar gelir. Anayasal çoğunluğa sahip olur. Cumhurbaşkanı’nın görev süresini değiştirir, Cumhurbaşkanı görevden ayrılmak zorunda kalır. Abdullah Bey’in durumu nettir. 7 yıl görev yapacaktır. 7 yıldan önce görevden sadece kendi isteğiyle ayrılabilir” dedi.
Hatta bir de ekleme yaptı: “Türkiye Büyük Millet Meclisi de 5 yıl için seçilmiştir ve görev süresi 5 yıldır. Eğer 2011’de seçim yapmak istiyorlarsa bunun için erken seçim kararı almaları gerekir.”
Dün de Ankara’dan, siyasetin daha doğrusu AKP’nin içinden bir dostum aradı.
“Yüksek Seçim Kurulu, 2012 bütçesine Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir harcama koymama kararı almış. 2012’de kesinlikle Cumhurbaşkanlığı seçimi yok. Tartışmalar bitmiştir. Abdullah Bey, 2014’e kadar Çankaya’da” dedi.
“Emin misin?” dedim.
“Kesin” dedi.
“Peki sonra” dedim kaynağı bulmuşken.
“Ne sonrası?” dedi.
“2014’te aday olacak mı tekrar?” diye anladığı ama anlamazlıktan geldiği şeyi açıkladım.
“4 yıla ne olur bilinmez ama bana göre aday olmayacak” dedi.
“AKP’nin başına mı geçecek?” diye sordum bu kez.
“Öyle bir niyeti de yok” diyerek geçiştirdi.
“Peki ne yapacak?” diye sordum.
Soruma soruyla karşılık verdi, “Abdullah Gül’den Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olur mu?” diyerek.
“Abdullah Bey’den şahane bir BM Genel Sekreteri olur da, seçerler mi?” dedim.
“İyi bir lobi yapılırsa seçilemez mi?” dedi.
“Dur mur” derken,
“Yılbaşından sonra görüşürüz. Anlatacaklarım var” diye kapattı.31 ARALIK 2010