BM ve Dünya Bankası’nın desteklediği "Uluslararası Kalkınma Teknolojisi
ve Tarım Bilimi Değerlendirmesi" (IAASTD) adlı kuruluşun hazırladığı
raporda, "Temel ulusal kurumlar ve altyapı olmaksızın ulusal piyasaları
uluslararası rekabete açmak yoksulluğu azaltma, gıda güvenliği ve
çevrede uzun dönemde olumsuz etkilere sebep olabilir" denildi.
Rapor, gıdaya talebin hızla yükselmesinin beklendiği dönemde gelecek 50
yılda açlığı ve yoksulluğun azaltılmasını gündeme koymayı amaçlıyor.
Dünya Bankası, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü’nün
(WHO) sponsorları arasında bulunduğu IAASTD’nın raporunda, tarımsal
üretimde yükselen karların mevcut sistemle adaletsiz biçimde
dağıtılmasının zenginler ve yoksullar arasındaki farkı artırdığı
vurgulandı.
Raporda ayrıca, genetiği değiştirilmiş ürünlerin ve biyoyakıtların
çevreye etkileri konusunda dikkatli bir çalışma yapılması çağrısında
bulunuldu.
Raporu Londra’da açıklayan IAASTD’nin Başkanı Robert Watson, gıda
fiyatlarının, artan talep, kötü hava koşulları, ihracata getirilen
yasaklar, mal piyasasındaki spekülatörler, özellikle ABD’de olmak üzere
biyoyakıt üretiminde kullanılan ürünler için ayrılan arazilerin artması
ve yükselen enerji maliyetleri yüzünden arttığını söyledi.
"800 MİLYONDAN FAZLA AÇ İNSAN"
Son 50 yıldaki gelişmelerle toplam gıda üretimindeki büyümenin insan
nüfusunun artışından hızlı olduğunun görüldüğünü söyleyen Watson,
"Ancak halen 800 milyondan fazla insan her gece yatağa aç gidiyor. Bazı
başarılar var, fakat bölge temelinde bakıldığında dengesiz sonuçlar
var" diye konuştu.
Tarımsal bilgi, bilim ve teknolojinin geçmişte, şimdi ve gelecekte çok
kritik konular üzerindeki etkilerini belirlemeye çalıştıklarını
vurgulayan Watson, "Bu konular açlık, yoksulluk, kırsal bölgelerde
geçim, beslenme ve insan sağlığı" dedi.
GIDA TALEBİ İKİYE KATLANACAK
Raporda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, gelecek 25 ila
50 yılda gıdaya olan küresel talebin ikiye katlanacağı tahmin ediliyor.
Sosyal sıkıntılara ve çevrede bozulmalara yol açmayacak bir biçimde
tarım sektörünün büyümesinin gerekli olduğu vurgulanan raporda,
sürdürülebilir küresel gıda sisteminde başarılı olmak için tarımsal
bilgi, bilim ve teknolojide köklü bir yeniden düşünme süreci öneriliyor.
Raporda, ayrıca farklı bölgelerdeki durumda incelendi. Orta ve Batı Asya
ile Kuzey Afrika’da tarımsal biyo-çeşitliliğin yok olmaya başladığı,
sınırlı su kaynakları ve iklim değişikliğinin sonuçlarının olumsuz
etkisi olacağı belirtildi.
Doğu ve Güney Asya ile Pasifik bölgesinde kalkınmanın kirlilik
seviyesini artırdığı, iklim değişikliğinin büyük çaplı göç başlatma
olasılığı bulunduğu, Latin Amerika ve Karayipler’de ise tarım sektöründe
artan kazancın yoksullukta önemli bir azalışa yol açmadığı, gıda
ithalatının bağımlılık ve yerel üretimde bozulma yarattığı kaydedildi.
Sahra altı Afrika’da tarım sektöründen getirinin bölgenin gayrisafi
yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 32’sini oluşturduğu, tarıma elverişli
arazinin yüzde 80’inin sulanamadığı bildirilen raporda, Kuzey Amerika ve
Avrupa’da özel sektörün tarımsal araştırmanın yönetiminde etkili olduğu
ve uluslararası şirketlerin etkisinin yükseldiği vurgulandı.
Brezilya, Çin, Fransa ve Hindistan’ın arasında bulunduğu 60 hükümet,
400’den fazla bilim adamı ve 30 hükümetin dahil olduğu hükümetlerarası
kuruluş olan IAASTD’nın raporuna onay verdi. ABD, Avustralya ve Kanada
raporla ilgili çekincelerini sunarken, İngiltere henüz yanıt vermedi.