Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, CHP’nin gündemde tutmaya çalıştığı ‘genel seçimlerin erkene alınması ve 2007 Mayıs’ında seçilecek yeni cumhurbaşkanını yeni parlamentonun seçmesi’ konusundaki tartışmaları zamansız ve gereksiz bulduğunu açıkladı. Hisarcıklıoğlu, CHP’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilme ihtimalini engelleme girişiminin haklı olup olmadığı yönündeki soru üzerine, ‘Şu andaki yasalara göre Sayın Başbakan için böyle bir sakınca ya da engel yok. Şu anda ülkenin başbakanlığını yapan birisinin cumhurbaşkanlığı yapmasına engel bir şey var mı?’ dedi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu sorularımızı şöyle yanıtladı:

CHP erken seçim istiyor. Erken seçim gündemini nasıl buluyorsunuz?

- Seçimler oldu ve 2.5 sene geçti. Ülkede tek başına bir partinin iktidarı var, güçlü bir ana muhalefet partisi de var. Bu tablo 1989’dan beri özlediğimiz tabloydu. Siyasi istikrar ekonomik istikrarı getirir ve bunu da hep birlikte yaşadık, gördük. Seçim yılı demek popülizm yılı demektir. Türkiye’nin popülizme harcayabileceği bir kuruşu bile yok. Eğer 35 yıldır şikayet ettiğimiz yüksek enflasyonda bugün tek haneli rakama indiysek bu ekonomik istikrar programına siyasi istikrarın eklenmesiyle oldu. Cumhuriyet dönemine bakarsanız; Türkiye büyümeyi daima tek başına iktidarlar döneminde sağlamış. Şimdi tek başına iktidarla yine büyürken ‘erken seçim olsun’ demek yanlış geliyor bize. Çünkü yapısal değişim ve dönüşüm ne kadar geç yapılırsa fatura o kadar ağır olur. Aslında, ‘Niye bize yılda 15 milyar dolar, bu yıl 17 milyar dolar yük olacak sosyal güvenlik reformunu 2.5 yıldır yapmadınız?’ diye sormak lazım.’

CHP, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkmakta haklı mı?

- Cumhurbaşkanlığı meselesi için de 2.5 sene var. Bugünden tartışmak gereksiz. Sayın Başbakan’ın bu konuda talebi olup olmadığını da bilmiyoruz. Şimdiden varsayımlar üzerine tartışmak enerjimizi gereksiz yere harcamaktır. Bugün bu ülkede 5 milyon insan işsiz. Her yıl da 750 bin kişi iş piyasasına giriyor. Millet iş ve aş beklerken seçim bizim neyimizi doyuracak, neyimizi düzeltecek. Bakın 1 Mayıs’ta DİSK üyesi işçiler bile ‘işyerimi seviyorum’ diye pankart taşıdı. Herkes işine sahip çıkma peşindeyken gereksiz yere, insanın karnına, midesine, zenginleşmesine faydalı olmayan konuları tartışmak yanlış geliyor.

Sizce Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasında sakınca var mı?

- Yasalara göre ülkenin başbakanlığını yapan birisinin cumhurbaşkanı olmasına engel bir şey var mı? Tabii ki yok. Üstelik ‘cumhurbaşkanı olsun mu olmasın mı’ diye üzerinde tartıştığımız kişi bunu istiyor mu istemiyor mu bu da belli değil. Parlamento, günü geldiğinde birisini seçecek. Bu birisi Başbakan mı olur, Baykal mı olur ya da bir başkası mı? Evet, 2007 Mayıs’ında Türkiye’de cumhurbaşkanı seçilecek.

Reformlarda yavaş kalıyorlar

- Ekonomi nasıl gidiyor, yanlışlar neler?

- 2004 yılı için söylediğimiz, yapılması gerekir dediğimiz konular var ki onlar bile yapılmadı, gecikti. IMF’nin istemesine gerek kalmadan bunları yapmak daha iyi olurdu. Sosyal güvenlik reformu yapılmalı. Hükümetin programında da Ak Parti’nin seçim beyannamesinde de vardı. Vergi reformu konusu olduğu gibi duruyor. Enerji piyasasını liberalleştirmek lazım. İletim hatları devlette kalmak şartıyla alım ve satımı rekabete açmamız lazım. Devlet eliyle doğalgaz, elektrik satın almaya devam edersek yolsuzluğa israfa yol açarız. Kamunun işleyişini değiştirmemiz lazım.

Tekel’in sigarası 7 milyar dolar eder diyenler satsın da görelim

- Özelleştirme nasıl gidiyor? Son dönemde hem devletin hem de özel sektörün şirketleri iyi para ediyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 1984’te kuruldu. 1989’a kadar Türkiye özelleştirmede dünyaya örnekti. Şimdi bakınca 22 sene ıskalamışız. Sosyalist blok bile yaptı özelleştirmeyi ama biz beceremedik. Bakın; 1.5 sene önce Tekel’in sigara fabrikaları özelleştirilecekti ve Tekel Genel Müdürü çıktı 7 milyar dolar fiyat biçti. Dışardan da 3 milyar dolar pompalandı. Toplumun üzerine bu konuda baskı kuruldu ve 3 milyar doların altında satmak vatan hainliği gibi durdu. Satışa çıkıldı ve 1.2 milyar dolar teklif eldi. Peki şimdi buyurun 1.2 milyar dolara satın satabiliyor musunuz? Kendi çıkarlarınızı dışardan üflenenlerle koruyamazsınız.

Bankacılıkta yabancıya sınır gelsin istiyoruz

- TOBB bankacılıkta yabancı sermayeye karşı tavır mı aldı?

- Bankalar yabancılara satılabilir ama bu konuda bir strateji, sınır olsun istiyoruz. Avrupa’da da birçok ülkede de böyle. Yabancı sermayeye kesinlikle karşı değiliz. Çünkü bu ülkede sermayeye ihtiyaç var ve ister dışardan ister içerden gelsin yeter ki gelsin. Ancak, bankacılıkta şimdiden sınıra koyalım, sonra müdahale yanlış olur.

Başmüzakereci Ali Babacan zaten TOBB’un temsilcisi

- TÜSİAD ile Başmüzakereci Yardımcılığı konusunda uzlaştınız mı?

- Bizim TÜSİAD ile böyle bir çekişmemiz zaten yoktu. Türkiye’deki tüm iş dünyasının yasal temsilcisi TOBB’dur. Sayın Ömer Sabancı’nın da böyle bir mücadelesi yok. Böyle bir mücadeleye girerse geçmişini inkar etmiş olur. Babası, amcası sanayi odası başkanlığı yapmış. Bir amcası ticaret borsası başkanlığı yapmış. Bir amcası vefat edene kadar İSO meclis üyesiydi. Siyasi otoriteye yardımcı olmak için bir Başmüzakereci Yardımcısı gerekiyor ve aslında Başmüzakereci zaten bir işadamı. Çünkü Sayın Ali Babacan’ın ailesinin ortak olduğu şirket de Ankara Ticaret Odası’nın üyesi. Yani fiiliyatta Başmüzakereci TOBB’un temsilcisi.

Birlikte rahmet var ama yerli sermaye yine de birleşemiyor

- Birlikte hareket için yerli sermayeyi zorlamak mı gerek?

- Yerli sermayenin artık şunu anlaması lazım; bir araya gelmeye mahkumuz. ‘Küçük olsun benim olsun’ demekle senin olmuyor. Bir gün o dükkanı, tezgahı kapatıp sen de bu piyasadan çekilmek zorunda kalıyorsun. Elinde sermaye birikmiş olanlar ömür boyu o sermaye elinde kalacak sanmasın. Türkiye’de sermaye birikimi var ama güçlerini birleştirmeye bir türlü rıza gösteremiyorlar. Niye dünyanın en büyük 100 firması içinde Türk firmaları yok. Güçlerimizi birleştirelim ki dünyada ilk 100’de oynayalım. Bize küçüklüğümüzden itibaren ‘birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ diye öğrettiler. Ama bunu bilmemize rağmen uygulamıyoruz. Ben diyorum ki ‘tüccar, sanayici akıllıdır. Artık akıllar duyguların üzerine çıkmalı.’

Turkcell, Erdemir ve Tüpraş’ı yerli sermaye birleşip alsın

- Yabancı sermayede sınır istediğiniz hangi sektörler var?

- Stratejik açıdan bakınca Türkiye’nin global oyuncu olması için elinde 3 tane ana şirketi var. Bunlar; Turkcell, Erdemir ve Tüpraş. Bize göre yerli sermayenin bu noktada birikimi varsa (ki var) onların bu şirketler için harekete geçmesi lazım. Piyasa koşulları değerlendirilmeli. ‘Yerli olsun, ucuz olsun, ötekine pahalı olsun’ anlayışıyla hareket edilemez.  (HÜRRİYET)