İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:   

Sekiz yıldır iktidardalar. Siz Başbakan’dan, işsizlik sorununu şöyle çözeceğiz dediğini duydunuz mu? Duymadınız. Bunlar sizin dertleriniz için iktidar olmadılar. Bunlar ceplerini doldurmak için  iktidar oldular. İşsizliğin bu kadar patladığı bir ülkede ben sana nasıl Ak Parti diyeceğim? Rüşvette bir numara yaptın bu memleketi, ben sana nasıl Ak Parti diyeceğim?

Daha bir ay içinde 30’u aşkın işçimiz, emekçimiz, alın teri döken yurttaşımız hayatını kaybetti iş kazasından. Sen Avrupa’da ölümlerde Türkiye’yi bir numara yaptın, ben sana nasıl Ak Parti diyeceğim? Bizim gündemimizde işsizlik var, halk var. İşsizlik kader değildir diyoruz. Biz yola çıktık. Bir mücadeleyi başlattık. Temiz Türkiye için, alın terine değer veren Türkiye için ve sizden bir şey bekliyoruz. Mücadeleyi beraber yapacağız. Kavgamızı beraber vereceğiz. Niye Adana? Adana, Mersin demektir, Hakkari demektir, Siirt demektir. Adana Türkiye demektir. Adana, işsizlikte kapanan fabrikalarıyla ilk sırada. Onun için burada

Başbakan’a sesleniyorum. Şu kapanan fabrikaları bir görsün. Onun boyunu geçsin. 40 fabrika kaçtılar, 39 bin işçi işsiz kaldı. Evine ekmek götüremeyen birisinin yaşadığını Başbakan bilir mi?

İşsizliği çözeceğiz. İşsizlik nasıl çözülür? Ekonomiyi sıcak para spekülatörlerine teslim etmeyeceksiniz. Bu ülkenin insanları çalışacak. Bu ülkede çiftçi üretecek. Alın terine değer verilecek. Adana’nın bereketli ovaları. Çukurova pamuk üretiyor mu?

Bu ülke üreten ülke olacak. Tüketen değil. Fabrikaların bacaları tütecek. Üreteceğiz ki ekonomileri güçlendirelim. Şimdi bakın, çoluk çocuğunuzu alıyorsunuz, üniversite okumaya gönderiyorsunuz. Üniversiteyi bitiriyor. Bekliyor, ben iş bulabilir miyim diye. Eğer bir evde, bir genç işsizse o evde huzur yoktur. Önce anne baba bekler, komşu bekler, amcası bekler, çocuğum iş bulacak mı diye? Hükümet bunu düşünüyor mu? Düşünmüyorsa, bir görev düşüyor bize. Ne söyledim? Beraber yola çıktım dedim. Mücadeleyi beraber yapacağız dedim. Bacaları tüten bir Türkiye yaratacağım dedim.

Başbakan sormadı mı acaba. Sen 100’den fazla gazetecinin işine son verdin orada. Sormadın mı ona? Taşerona baş kaldırıyoruz diyor bir afişimiz. Söyledim, yine söylüyorum. CHP iktidarında göreceksiniz, hiçbir kamu kuruluşunda taşeron işçi olmayacak. Herkes sendikalı kadrolu işçi olacak.

8 yılı bitirdiler 9 oldu. Yoksulluk artıyor. Emeklilerin durumu iyi mi. Umarım Başbakan duymuştur. Telefonla söylerseniz duyar. Çünkü bunlarda bir telefon dinleme hastalığı var. Telefonda söylerseniz duyarlar.

Bu ülkede AKP ile CHP arasında fark var. biz her vatandaşımız ister emekli olsun ister çiftçi olsun ister işsiz olsun ister sanayici olsun her vatandaşımızın sorununu talibiz. AKP neye talip, AKP de bu ülkenin sorunlarına değil rantına talip. Aramızdaki fark bu.

Tekel işçilerini biliyorsunuz değil mi. Buna izin vereceksiniz değil mi. 4C’yi, halkın iktidarında tarihe gömeceğiz. Bunu yaparken beraber olmayı unutmayacağız. Beraber olmak haramilerin saltanatını devirmek demektir. Aramızda çok sayıda genç var. işsiz genç var. o gençlere enerjinizi kullanın halkın iktidarım için çalışın diyorum. Güzel geleceğimizi beraber var edelim. Tek bir umudum var o da sizlersiniz. Umut verin güç verin halkın iktidarını kuralım.

"İKTİDAR SİZİN MÜBAREK ELLERİNİZDE"

Ben bunlara bereketsiz iktidar diyorum. Bunların bereketi yok. Olsa işsizlik yoksulluk olmazdı. Esnafın yüzü gülerdi. Çiftçi hayatından memnun olurdu. Bereketli, halk için çalışan bir iktidarı kurmak sizin mübarek ellerinizde.

 Başbakan “her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir şey yoktur” dedi. Sayın Başbakan bunu söylüyorsun, senin çocukların için dert değil peki Adanalı garibanın çocuğu iş bulamazsa ne olacak bu adam.

Uğur Mumcu meydanında sana sesleniyorum madem okul bitirene iş bulamıyorsun senin başbakanlık koltuğunda ne işin var.

“BOYASI YENİLENEN OKUL AÇTILAR”

Sayın Başbakan “Mardin’de 178 tesisi açtık” diyor. O zaman buralarda binlerce adam çalışacak işsizlik biter dedim. Tesislerin listesini istedim. Baktık, boyası yenilenen okul, damı aktarılan binanın adı var listede. Şimdi artık tesislerin listesini vermiyor. Korkuyor ortaya çıkar diye.

Bunları iyi tanıyın. Ahmed Arif’in dediği gibi bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyandır.

ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER

Başbakan 2002’den önce “bize oy verin atanamayan öğretmenlerin sorunlarını çözeceğiz” demişti. Sözünü tutmadı. Buradan tüm atanamayan öğretmenlere ve ailelerine sesleniyorum. halkın iktidarı iş başına geldiği zaman bakın bakalım atanamayan öğretmenlerin sorunu çözülecek mi çözülmeyecek mi.

Bunlar milleti kandırıyor. Artık yemeyeceğiz. Ne demiş Mahsuni, “Yoksulun sırtından doyan doyana. Bunu gören yürek nasıl dayana. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana. Bilsem söylesem mi söylemesem mi”

“AK DEĞİL KARA PARTİSİN”

Bir de çıkmış “biz Ak Partiyiz” diyorlar. Sen Ak değil kara partisin. Bunların bir ıslıklık canı kaldı.
12 ŞUBAT 2011/Hürriyet