TBMM’nin Kuzey Irak’a olası bir harekat için yetki sağlayan tezkereyi kabul etmesinin ardından ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü ve Dışişleri Sözcüsü ayrı ayrı basın toplantısı yaparak durumu değerlendirdiler. Pentagon Sözcüsü Geoff Morrell, “Türkler belirgin bir biçimde kızgın. Ancak bir sonraki adımı atma yönünde iştahları olduğunu sanmıyorum. Bu adımın, yalnızca bizim için değil, Türkler için de çok önemli sonuçları olur” dedi. Dışişleri Sözcüsü Tom Casey de, tezkerenin kabulünün eylemin gerçekleşeceği anlamına gelmediğini kaydetti.
Morrell, ”(Türkler’de) o bölgeye sınırötesi operasyon yönünde bir heves, aciliyet ve istek olduğunu sanmıyorum. Türkler, belirgin bir biçimde düş kırıklığına uğramış durumda, belirgin bir biçimde kızgınlar. Ancak bir sonraki adımı atma yönünde iştahları olduğunu sanmıyorum. Bu adımın, yalnızca bizim için değil, Türkler için de çok önemli sonuçları olur” diye konuştu.
KÜRT YÖNETİMİNE BASKI YAPALIM
Morrell, sınırötesi operasyonun dezavantajları arasında arazinin zorluğunu ve PKK teröristlerinin saklanmış olmasını saydı. Morrell, kuzey Irak’taki yerel Kürt yönetiminin PKK üzerinde “nüfuzu olduğunu” vurgulayarak, Iraklı Kürtler üzerinde ABD’nin baskı uygulaması gerektiğini kabul etti.
Morrell, “PKK üzerinde nüfuzu olduğuna ve PKK’nin Türkiye’deki canice eylemlerini durdurabileceğine inandığımız bölgesel Kürt yönetimi üstündeki etkimizi kullanalım” dedi. Sözcü, bu çerçevede diploması üzerinde yoğunlaşılmasını önerdi.
KUZEY IRAK’TA 2-3 TABUR TÜRK ASKERİ VAR
Morrell, kuzey Irak’ta 1990’ların sonlarından kalan bir düzenleme çerçevesinde yaklaşık 2-3 tabur Türk askeri bulunduğuna işaret etti.
Sözcü, bu askerlerin genellikle üslerinde bulunduklarını ve görevlerinin, bilgi toplamak ve “olan biteni gözlemekle sınırlı” olduğunu kaydetti. Morrell, bu Türk birliğinin, kuzey Irak’ta ABD’nin, Bağdat hükümetinin ve Iraklı Kürtler’in bilgisi çerçevesinde konuşlu olduğunu anlattı.
Pentagon Sözcüsü, ABD Temsilciler Meclisi’nde bekleyen ve 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının kabul edilmesinin ABD’ye büyük zarar vereceğini ve bu tasarının genel kuruldan geçmesine karşı olduklarını da yineledi.
CASEY: GERÇEKLEŞECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tom Casey de düzenlediği basın toplantısında, “Oylamanın gerçekleştiği anlaşılıyor. Türk yetkililer, üst düzeydeki liderler de dahil, bu oylamanın, eylemin gerçekleşeceği anlamına gelmediğini söylediler. Biz kesinlikle Türk makamlarını, Kuzey Irak’taki PKK sorununa verecekleri yanıtta, ihtiyatlı olmaya çağırmayı sürdürüyoruz” dedi.
Casey, “Tek taraflı bir askeri adımın atıldığını görmek istemiyoruz. Çünkü bunun sorunu çözeceğine inanmıyoruz. Gerçekte biz, böyle bir eylemin ortaya çıkarabileceği tehdit ve zorluklarla başa çıkmayı sonuçta zorlaştıracağına inanıyoruz” diye konuştu.
Türk hükümetiyle görüşmeleri sürdüreceklerini belirten Casey, Irak Devlet Başkanı Yardımcısı’nın Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlattı ve bu sorunu çözmenin yolunun, Türkiye ile Irak arasındaki diyalogdan geçtiğini bildirdi.
Casey, ABD Kongresi’ndeki Ermeni tasarısının geçmemesi sorunu da dahil olmak üzere ABD yetkililerinin, ilgili kongre üyeleriyle temaslarını sürdürdüklerini kaydetti. Casey, “Şunu duyurmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum ki son 24 saatte bir dizi kongre üyesi, görüşlerini değiştirdiğini ve tasarıya artık destek vermeyeceklerini açıkladılar” dedi.
AB’DEN “DİYALOĞU SEÇİN” ÇAĞRISI
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da, Türkiye’nin kuzey Irak’a asker sokmaktan vazgeçerek diyalog yolunu tercih etmesini istedi. Lizbon’da konuşan Jose Manuel Barroso, “AB, Türk yetkililerinden zaten gergin olan durumu ağırlaştırmaktan kaçınarak uluslararası hukuk çerçevesinde diyalog yoluyla çözüm aramasını istemekte” dedi.
Portekiz Haber Ajansı Lusa’nın bildirdiğine göre Barroso, “şiddet olmayacağını” ve “vatandaşlarının güvenliğinin savunulduğunu görme hakkına sahip Türk yetkililerinin meşru isteklerine diyalog ve diplomasi yoluyla cevap verileceğini umduklarını” bildirdi.
Barroso, PKK’nın eylemlerini “terör eylemi” olarak gördüklerini de belirtti ve “Türk halkı ve özellikle terör saldırılarının kurbanlarıyla dayanışma duygusu içinde olduklarını” kaydetti.