Türkiye onu yıllar önce Aziz Nesin’den fırça yerken tanıdı. O sıralar “İyi tivi heyç biy bi”de yayın yapıyordu. Aklı sıra Aziz Nesin’i sıkıştıracaktı. Tıpkı Sivas katliamını yapan mürteci sürüsü gibi, lafı Aziz Nesin’in olayların tek sorumlusu ve gerçek kışkırtıcısı olduğuna getiriyordu. “Hata bizde, sizin gibi gençleri biz yetiştiremedik” deyip kestirip atmıştı Aziz Nesin. Bir de karşısında “heyç biy bi” deyip duran keçi sakallıya Türkçe dersi vermişti. “Ne demek bu? Habebe desenize şuna!”
Bugünlerin en hızlı ulusalcısı ve öz Türkçecisi, Hulki Cevizoğlu’ndan bahsediyoruz. Ulusalcılığı her niyetle yenebilen bir muza dönüştüren bu programcı yıllarca en Maocusundan en Şeriatçısına kadar herkesi tek bir çatı altında topladığını iddia etti. Ama devrimci ve gerçek Atatürkçü isimlerle hiç anlaşamadı.
Atatürkçü gençlere PKK’lılar Yıldız Teknik Üniversitesi’nde saldırıp linç etmeye kalkınca ortaya çıkan görüntüler tüm ekranları kapladı. Hulki Bey de hemen Atatürkçü gençleri ekrana çıkardı. Peki ama niçin? Amacı Diyarbakır’daki DTP’li belediyeden para ve salon alan, ADD’yi temsil ettiğini savunan birini ve Atatürkçü gençlere düşman bir Kanada vatandaşını telefona bağlamakmış meğer.
ADD Başkanı Halil İbrahim Şahin bile gençlere kefil olup, Diyarbakır’dan ve Kanada’dan bağlanan telefonlara şaşırıp kalırken, Hulki’nin araştırmacılık hevesi programı PKK propagandasına çevirir. ADD Başkanı’nı ve ADD’yi küçük düşürmeye çalışır. Gençlere saldırmaya devam eder.
Atatürkçü gençlere yönelik PKK’lıların saldırı ve linç görüntülerini adeta Hıncal Uluç ve Erman Toroğlu gibi tekrar tekrar oynatan Hulki, ne önündeki TÜRKSOLU gazetesinde okuduklarını, ne de gazetenin genç Genel Yayın Yönetmeni Erkin Yurdakul’un söylediklerini anlamaktan aciz, önündeki kağıtlarda yazan üç beş soruyu yineleyip durur. Hulki Bey’e göre İstanbul’un ortasında yüzlerce PKK’lının Atatürkçü gençlere saldırması ve linç etmeye kalkması doğaldır ama gençlerin direnmesi provokasyondur: “Niye kavga ettiniz, bu gazeteyi niye çıkardınız, adına niye TÜRKSOLU dediniz, kitaplarınızı niye sattınız, niye devrimcisiniz vs.”
Yıllar önce babası yaşındaki Aziz Nesin’den iyi bir fırça yiyen Hulki Bey, bu sefer oğlu yaşındaki rahmetli Erkin Yurdakul’dan sağlam bir fırça yer. Erkin arkadaş çeker gider. Hulki Bey programının önemsenmemesine şaşırır. Bir iki kelime geveler. Sararır. Mason Atatürkçülerin ve PKK’lıların ekran provokasyonları ellerinde kalır.
Her programını bir kitaba dönüştüren Hulki Bey bu programı kitaplaştırmaz. Ama bu program kendisi için bir milat olur. Bundan sonra Hulki Bey ulusalcıdır. Hep dip dalgasından bahseder. Sağı ve solu ikinci bir emre kadar iptal ettiğini, artık ulusalcıların kendi sayesinde birleşeceğini duyurur.
Sürekli herkese birleşin, herkese dip dalgası olun diyen biri, 22 Temmuz seçimlerinden önce ne hikmetse gitti tek başına Ankara’dan bağımsız aday oldu. Seçilemeyeceği kesin. Oylarını çalacağı partiler ise büyük ihtimalle AKP karşıtı olanlar, yani CHP, MHP, GP gibi partiler. Kısacası ulusal “saf”lardan Hulki Bey’e gidecek her oyu AKP’liler kendi hanelerine yazmış olacaklar. Hulki Bey’e AKP’nin “ulusalcı, uzlaştırmacı, birleştirici, araştırmacı, gazeteci” bağımsız adayı da diyebiliriz.
Aslında iyi ve sıkı bir Özal'cı olan bu zat Özal'ın by pass olmak için Husdon'a gittiği zamankar onun vasıtasıyla girdiği Anadolu Ajansı Yönetim Kurulunda kendisine görev çıkarttırıp Özal'ın Amerikadaki günlerini güya gazeteci olarak takip etmek için Özal'ın yanına gider. Burada ilk fotoğraflar ona çektirilerek AA vasıtasıyla servis yaptırılması istenir Fotograflar çekilir. Hulki'nin servise başlar ancak AA vasıtasıyla değil kendisi vasıtasıyla satışa çıkartır ve en fazla parayı bastıranlara foğrafları satar.
Bu o yıllardaki basın tarihine hem çalıştığı kuruma ihanet etti diyegeçer meslektaşları tarafından meslek etiğinin içine ettiği için kınanır. Ancak gazetecilik etiği konusunda her yerde ders veren bu zata bunun hesabı sorulmaz. Çünkü o sıkı bir Özalcıdır. Sonradan hidayete erip Atatürkçü olmuştur. Sürekli hindi gibi düşünür arkadaşları değişmeyen yüz ifadesi nedeniye onunla poker oynamazlar.
Yıllarca “birleştiricilik ve uzlaştırıcılık” şampiyonluğu yapan bir ulusalcılık tüccarından da bu beklenirdi. Kendisine tepki gösterenlere de bakın ne demiş: “Ben bütün ulusalcı partilere adaylık için başvurdum ama hiç biri beni aday göstermedi. Son çare olduğu için bağımsız aday oldum.”
İnsaf. Bu kadar kişisel hırs olmaz. Partilerin hepsi sanki sabah akşam bekliyor: “Hulki bize gelse de, hemen aday yapsak, hem partimiz hem dip dalgası şahlansa.”
Hulki Bey’in bağımsız adaylık nedeni, sürekli “Önce Türkiye, ayrımlarımızı kaldıralım” diyen biri için aşırı bencil bir gerekçe değil mi? Partiler Hulki Bey’i illa aday mı göstermeli? Ya da Hulki Bey mutlaka Meclis’e girmeli diye değişmez maddesi olan bir ulusalcılık anayasası mı var?
Ankaralı seçmene çağrımız: Uyanık olun. Melih Gökçek’in ilk seçilişi bu tür aptalca hatalar ve birkaç yüz oy sayesindeydi.
Hulki Cevizoğlu’na oy yok! AKP’yi sevindirme, oylarını bölme ve çöpe atma. Hem Hulki Bey değil miydi herkese birleşin diyen? Çağrımızın altına kendisinin de imza atacağına eminiz. “Söz konusu olan vatan ise gerisi teferruattır!” Hulki Bey’in hırsları ve saplantıları bile…
türksolu