Sözkonusu tartışmaların Türkiye’yi çok tehlikeli bir sürece sürüklediğine dikkat çeken Sadettin Tantan, şöyle konuştu: “PKK’nın siyasallaşması demek, Türk siyasi hayatının allak-bullak olması demektir. Bu örgütün siyasallaşmasını istemek, gaflet ve ihanetten başka bir şey değildir. Suç işleyen bir örgüt adalet önünde yargılanmak mecburiyetindedir.”
YP GENEL BAŞKANI SADETTİN TANTAN’DAN MEHMET AĞAR’A:
PKK’yı siyasete davet etmek İhanettir
“Bu örgütün siyasallaşmasını istemek bir gaflet ve ihanetten başka bir şey değildir. Suç işleyen bir örgüt adalet önünde yargılanmak mecburiyetindedir. Bu tartışmalar bizi kimliksizleştir, kimliksizlik ise Türkiye’nin çöküşüdür”
PKK siyasallaşsın mı siyasallaşmasın mı’ noktasına getiriliyoruz ki, bu
kimliksizlerin en büyük projesidir.
* Yüksel MUTLU
Mehmet Ağar’ın “Dağda silahla dolaşacaklarına ovada siyaset yapsınlar ” sözünü yine DYP lideri gibi polis kökenli olan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’a sorduk. PKK’nın siyasasallaştırmak istendiğine vurgu yapan Tantan terörün bu hedefin gerçekleşmesi durumunda Türk siyasi hayatını altüst edeceğini ifade etti. İşte Tantan’ın dikkat çektiği tehlikeler...
Türk siyasi hayatı biter
* PKK’nın siyasallaşması konusu bazı siyasi partililer tarafından gündeme getirildi. AP’de yapılan Kürt Konferansı’nda konuşan Osman Baydemir ise bölgedeki enerji kaynaklarından elde edilen gelirlerin belediyeye devredilmesini istedi. Ve daha gündemdeki birçok gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tartışmalar Türkiye’yi çok tehlikeli bir sürece sokuyor. PKK’nın siyasallaşması demek Türk siyasal hayatının allak-bullak olması demektir. En basit örneğiyle PKK terör örgütü kayıtdışı ekonomiden, yani kaçakçılık, fuhuş ve kumar ekonomisinden 8-10 milyar dolarlık bir servete ulaştı. Yıllık gelirleri bir milyar dolara ulaştı. Yani PKK siyasalaştığı anda Türkiye’nin bütün siyasi yapıya el koyabilir Türk siyasetini eline geçirebilir. Maalesef bazı siyasi yetkililer de bu gerçeği görmezden gelerek çetenin siyasallaşmasını istemektedirler.
Finansman kurutulmalı
* Bunu hangi amaçla istemektedirler. Buradan ne çıkarları olabilir? ‘Düz ovada siyaset yapılsın’ sözü ‘af’ tan mı ibaret?
PKK’yı kullanan küresel güç bunu böyle istemektedir. Düşünün bir kere 10 milyar dolar bir bütçeyi kontrol eden bir siyasi partiyi güdümlerine alıyorlar. Böylece Ortadoğu’da kendilerine gelecekte en büyük rakip olarak gördükleri Türkiye’yi siyasal anlamda tamamen teslim almış oluyorlar. Yönettiği örgüt aracılığıyla kendisine yönelik tehdidi de ortadan kaldırmış olacaklar. Bu da bir vakadır. Türkiye’deki siyasi parti yetkilileri bu tartışmalar sonuçlanmadan önce mutlaka terörün finansmanın kurutacak bir yasa çıkartılmalıdır. Terörü besleyen kaynaklar kesildiği zaman PKK terör örgütünün sokakta gezme şansı da kalmayacaktır.
Böyle birşey söylenemez
* Ancak artık bu konular tartışılmıyor. Seçimler yaklaşıyor ve ‘Silahı bırakın gelin siyaset yapın’ deniliyor...
Silahı bırakın diyemezsiniz. Çünkü o bir suç örgütüdür. Terör örgütü gibi gözükse de aslında bir terör örgütü değil tam bir suç örgütüdür. Bu örgütün siyasallaşmasını istemek bir gaflet ve ihanetten başka bir şey değildir. Suç işleyen bir örgüt adalet önünde yargılanmak mecburiyetindedir. Ancak Adalet bunun cezasını tayin edebilir. Siz bir örgütü af çıkartarak affedemezsiniz. Siyasallaşmasını isteyemezsiniz. Çünkü bu örgüt Türkiye’yi bölmek ve parçalamak noktasında görev ifa etmiş, ekonomik olarak çökmesine sebep teşkil etmiştir.
TSK rencide oluyor
* Yaşanan bu tartışmalar sizce Türkiye’den neler götürdü?
Statejik kurumlar ve arşivler yabancılara teslim ediliyor. Sigorta sistemi tamamen yabancılaştırıldı. Çok az sayıda Türk sigorta şirketi kaldı. Bütün istihbari alt yapı Fransızların elinde. Yani Türk halkı hızla kimliksizleştiriliyor ve kimliksizlik Türk halkının çöküşü demektir. Türkiye’yi bölmek ve parçalamak isteyen bir terör örgütünün siyasallaşmasını isteyen zihniyet de, zaten bu kimliksizler arasında, kimliksizliğe hizmet ediyor. TBMM’deki siyasi partiler ve milletvekilleri devleti gücünü yok sayan ‘PKK “Siyasallaşsın mı siyasallaşmasın mı’ noktasına getiriliyor ki bu da kimliksizlerin en büyük projelerinden birisidir. Bu tartışmalar vatan savunması yapan TSK’yı da rencide edip yıpratmaktadır. Bu tartışmalar orduyu yıpratıcı, zaafa uğratıcı sonuçlar doğurabilir.
Türkiye dört bir taraftan sıkıştırılıyor
* Peki ya Kuzey Irak’taki fiili Kürt devleti...
Aslında PKK’yı siyasallaştırmak isteyenler Kuzey Irak’ta fiili Kürt devletine de açılım kazandırmak istiyorlar. Türk ve dünya kamuoyunu “Hadi bunu da kabul edelim. Arada ekonomik ilişkiler var, alt yapılar gelişiyor.” mesajı verilerek peşmergelere meşruiyet kazandırılmaya çalışılıyor. Önümüzdeki günlerde “Buraları başkalarına teslim etmeyelim, bunlar da bizim akraba halklarımız, kardeşlerimiz. Bunları başkaları sahiplenmesin biz sahiplenelim’ mantığıyla hareket edenlerin ortalarda konuşa konuşa dolaşacağını göreceksiniz...
Federatif yapı dayatılıyor
Öte yandan kuzeyimizde bazı karışıklıklar yaşanıyor. Gürcistan’da, Ermeni örgütleri hızla teşkilatlanıyor, Türkiye Ermeni sözde soykırımını kabule zorlanıyor, başımıza güçlendirilerek yeniden Kürtçülük belası musallat ediliyor, Kıbrıs’ın teslimi zaten gerçekleşmek üzere önümüzdeki süreçte sözde Pontus ve Süryani soykırımı yaklaşımıyla da zihinler çökertilecek. Türkiye’de Türklerin yaşamadığı Türkiye’de karma ulusların yaşadığı ve ulusların vatanı olduğu dayatmalarıyla karşı karşıya kalacağız. Yani saydığım bu gelişmelerde PKK’nın siyasallaştırılması sürecide Türkiye’de federatif alt yapı oluşturma amacını oluşturuyor.
Yuvarlak konuştu
Yaptığı çıkışa yönelik eleştirilere üstü kapalı cevap veren DYP lideri Mehmet Ağar Türkiye’de, huzur, kardeşlik, birlik ve bütünlüğün hakim olması gerektiğini ifade etti.
Ağar yine savunmada!
PKK’lıları düz ovada siyasete çağıran DYP lideri Ağar “İnsanlar farklı düşüncelere sahip olabilir. Şiddete başvurmaksızın hepsi demokraside yer bulur” dedi.
PKK’lı terörislere “ Dağda silah tutacağınıza düz ovada siyaset yapın” çağrısında bulunarak tepkileri üzerine toplayan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, yine üstü kapalı olarak eleştirilere cevap verdi. Bayramı memleketinda geçiren ve Elazığ belediyesi’ndeki bayramlaşma töreninde gazetecilerin sorularını cevaplayan Ağar, Türkiye’de, huzur, kardeşlik, birlik ve bütünlüğün hakim olması gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki 70 milyon insanın aynı kaderi paylaştığını dile getiren Ağar “ Bu kaderin daha iyi yazılabilmesi için elimizden gelen gayret hep birlikte göstermeliyiz” dedi.
Farklı bakış olabilir
Ağar, şöyle devam etti: “İnsanlar farklı düşüncelerde farklı bakış açılarında olabilirler ama hepsi demokrasi içinde en ufak bir şiddet olayı olmaksızın demokrasinin kendi kuralları içinde yer bulacaktır. Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve bölünmezliği en temel meselemizdir. Türkiye bu büyüklüğünü muhafaza ettikçe dünya üstündeki gücü de artarak devam edecektir. Bunun hepimiz şuurundayız. Bize emanet edilen Cumhuriyetin bizden sonraki kuşaklara daha güçlü bir şekilde devredilebilmesinin gayreti içerisindeyiz. Bu gayreti milletimizin, Türkiye’mizin her tarafında gördüğümüz büyük desteği ile inanarak savunuyoruz.” Ağar, Türkiye’nin, geleceğinin bugünden daha iyi, daha zengin, demokrasisinin daha güçlü, daha adaletli, daha fazla üretimi, yatırımı olan ve işsizliği ortadan kalkacağı bir Türkiye’ye doğru doludizgin koşacağını belirterek, Türkiye’de bütün bunların önünü açacak gücün milletin kendisi olduğunu sözlerine ekledi.