Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı, bugünkü köşe yazısını Medya dünyasından siyasete Uğurladığı Hüseyin Kocabıyık'a ayırdı.

İşte Şebnem Bursalı'nın Hüseyin Kocabıyık için yazdıkları:

İnsanların hayatlarında bazıları vardır. Onlar hep olur ya da olmaz ama sizin için bir köşe taşıdır. Şimdi size benim için hep böyle olmuş birinden, biraz Biz'den söz eder gibi olacağım ama aslında artık Siz'den biri olmaya hazırlanan birinden söz edeceğim. Benim hayatımda 1995 yılından beri, Ankara'da çok genç bir gazeteci ve köşeyazarı ve Ankara Temsilcisi olduğum günlerden beri var olan bir isim, Yeni Asır'cı ve Turkuvaz Medya Grubu Ege Temsilcisi Hüseyin Kocabıyık'ı artık siyasete uğurluyoruz. Gelin, size biraz Hüseyin Kocabıyık'ı anlatayım:
1995'ten beri tanıdığım Hüseyin Kocabıyık, benim 21 yıllık meslek hayatımda demokrasi inancından zerre taviz vermemiş çok ama çok ender isimlerin başında gelir. 28 Şubat sürecinde yaşadıklarının hepsine şahidim. Öyle ki; demokrasinin kahrını çeken bu adam, açılan yüzlerce mahkeme, en yakın dostları tarafından dışlanma ve tehditlerin hiçbirisine eyvallah demedi.
Şahidim ve biliyorum ki; pek çok defalar siyasete davet ve hatta ısrar edildi ama kendisi bu tür sıfatların peşinde olmayan sarsılmaz bir entelektüel olarak hep bir düşün insanı olarak yoluna devam etmekte karar kıldı. Ama bugün "yüz yılın seçimi" sayılan, bir ülkenin bundan sonraki 100 yılını ve kaderini belirleyecek kadar önemli bulduğum 7 Haziran seçimleri ve sonrasında oluşacak 25. dönem parlamentosunda bulunacak her bir milletvekilin bu kaderde yapacağı katkının önemine karşılık; Hüseyin Kocabıyık ve onun gibi sarsılmaz demokratların yer alması zorunluluğu ortadadır. İşte bu yüzden, bugüne kadar hep reddettiği siyaset yolculuğunda bu sefer bizatihi yerini alarak, bu vatana borcunu bu kez sadece elini değil, gövdesini taşın altına koyarak ödemeye hazırlanıyor. Şebnem Bursalı olarak, bu ülkeye hizmet edecek insanların enerjisinden yararlanılması gerektiğine inanıyorum ve Kocabıyık da en çok görmek istediğim kişilerin başında. Ve, kendisi; aldığı davet üzerine nihayet resmen artık siyasette.

SİYASET KAZANDI
Tanıdığım Hüseyin Kocabıyık öyle bir isimdir ki; herhangi bir işe girdiğinde dengeleri değiştirebilir. Siyasi tarihimizin hafızası ve birinci sınıf bir entellektüel. Daha da önemlisi, insanları seven, onlara faydası dokunmaktan mutluluk duyan biri. Tüm hayatı aslında, kendisini değil, insanları düşünerek geçti. Bu arada, benim kadın hakları konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz ve bu açıdan gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; iflah olmaz bir kadın hakları savunucusu.
Bir yığın daha şey yazabilirim kendisi için aslında. 9 Eylül'de düşman askerini denize döken kahramanlardan İstiklal madalyalı Gazi Mustafa Kocabıyık'ın torunu olmasından tutun, aslen Konya kökenli olduğu ve Konya'da doğup büyüdüğü halde 45 yıllık Altay taraftarı ve fanatiğidir. Arkadaşım, dostum, ağabeyim Hüseyin Kocabıyık için yazacaklarımda duygusal olmamaya çalıştım. Kendisini tanıyan herkes bilir ki; bu tür iltifatlardan hiç hoşlanmaz. Kardeşi olarak, karısı sevgili Funda Kocabıyık ve Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'tan sonra bu durumu paylaştığı ve karar vermesinde fikrimi aldığı üçüncü kişiyim. Bundan sonra çıkacağı siyaset yolunda da hep yanındayım. Ama, benim bu yanındalığım ne kendi adına, ne kendim adına. Memleketim ve ülkem adına..
Yolun açık olsun Hüseyin Kocabıyık...

SAĞDUYU ZAMANI

Güzel ülkem üzerinde yine görülmeyen ama bilinen kişiler, gruplar ve ülkeler kötü oyunlar oynamaya başladı. Son 2 yıldır her seferinde tokat gibi savruldular ama görünen o ki; her seferinde benzer bir oyunu yine sahneye koymak üzere yeminliler. Okuyorsunuz oynanan oyunları gazetelerimizde ve biliyorum ki hepiniz öfkeleniyorsunuz. Ne öfkelenmemek ne kinlenmemek mümkün ama.. Ben buradan 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına sesleniyorum. Lütfen ama lütfen bu kirli oyunu oynayanların tuzağına düşmeyin. Tepki gösterin, kızın ama onların istediği gibi davranmayın. Önceki gün Ege Üniversitesi'nde iki karşıt görüşlü öğrenci grubu arasında çıkan kavgada yitirdiğimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşim için hepimizin yüreği yandı. MHP'li olan Fırat kardeşime yapılan alçak saldırıyı yapanları bulup, gereğinin bir an evvel yapılması için güvenlik güçleri başta olmak üzere tüm yetkililer bunu bir vatan borcu, namus borcu saymalılar ve bizler, hepimiz bunun yerine getirilmesi için sizlerin ensesindeyiz. Bu arada, ambulansın 45 dakika geç gelmesinden kim veya kimler sorumluysa onlardan da hesabın sorulması şarttır. Ama; 22 yaşındaki Fırat kardeşim üzerinden hiç kimse siyaset yapmaya da kalkmasın. Bu iş bir Türk-Kürt çatışmasına sakın ola ki dönmesin. Buna en başta MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim ve siyasi görüşü her ne olursa olsun hiç kimse izin vermemeli. Bu vatan bizim, bu bayrak bizim. Yüzyıllardır böyle, yüzyıllarca daha böyle olmaya devam edecek. Herkes bunu bir kez daha hatırlasın.