Leyla Zana’nın siyasi bir figür olarak belirdiği ilk yıllardan bu yana yasadışı PKK örgütünün lideri Abdullah Öcalan’la sürekli temas ve bilgi alışverişi içinde olduğu ortaya çıktı. Kurdukları partilerden, yaptıkları eylem ve görüşmelere kadar her adımları hakkında Öcalan’a danışan ya da bilgi veren Zana, PKK’nın ilan ettiği ateşkese rağmen 1993 yılında 33 silahsız askeri katletmesinin ardından Şam’da Öcalan ile gizli bir görüşme yapmış. Bu görüşmeden Türk istihbaratının haberi olmamış.
Bilinmeyenler
Faruk Bildirici’nin yeni yayımlanan ve Zana’nın hayat hikâyesini anlattığı “Yemin Gecesi” adlı kitapta, tüm bunlara rağmen, Öcalan’ın Zana’yı kendi liderliğine bir tehdit olarak gördüğü ve “Onu lider yapmak istiyorlar” diyerek, “Ön plana çıkmasına engel olmak istediği” anlatılıyor. Hâlâ süren bu “gerilimli” ilişkiye rağmen Zana’nın DTP’nin içinde bulunduğumuz son dönemine damgasını vurduğunun ifade edildiği kitapta daha önce kurulan partiler hakkında da bugüne kadar bilinmeyen bazı ayrıntılar var.
Zana ve milletvekili arkadaşlarının SHP’den ayrılıp, daha önce kurulmuş olan, ancak mali sıkıntıları bulunan HEP’e geçmelerinin ardından Avrupa’da çeşitli organizasyonlarda topladıkları 278 bin marka PKK’nın el koyduğu ve bunun sadece 150 bin markını parti yöneticilerine iade ettiği ve kimsenin itiraz edemediği vurgulanıyor.
Tazminat parası
Yine kitapta anlatıldığı göre; 1994 yılıyla birlikte DTH (Demokratik Toplumcu Hareket) kurulurken, AİHM’nin DEP’in kapatılması davasında verilen 210 bin euro tazminat parasına ihtiyaç duyuldu. Zana, partinin genel başkanlarından Hatip Dicle’ye “Çıkar o parayı bari DTH’nin masraflarını oradan karşılayalım hiç olmazsa yol harçlıkları çıksın” dedi. Dicle’nin “Ben zaten bir miktarını arkadaşlarla harcamışım” cevabını verdiği, küçük bir miktarın iadesi üzerine, partinin masraflarının büyük oranda herkesin kendi cebinden karşılandığı da hikâye ediliyor.
Zana’nın eşi Mehdi Zana’nın ise halen kardeşi Bahattin Zana ile Kuzey Irak’ta 16.5 milyon dolarlık Erbik-Dohuk Bardarash yolu ihalesini aldıkları da kitapta verilen bilgiler arasında. Zana’nın cezaevinde kaldığı “Z” koğuşuna gelen çayocağı görevlisinin, yeni getirilen Korkut Eken’e Cezaevi Müdürü’nün ikram etmek için kendisinden kahve istediği de kitapta göze çarpan satırlardan.
Mitterrand: Bizim evde bile Kürt sorunu var!
Kitaptaki çok sayıdaki ilginç olaydan biri de Fransa Devlet Başkanı olarak verdiği yemekte Mitterrand çifti ile Özal çifti arasında geçiyor. İkisi de bugün hayatta olmayan iki liderden Mitterrand,”Kürt sorunu’ konusunun açılması üzerine, Semra Özal’ın atılarak “Türkiye’de Kürt sorunu yok” dediğini anlatıyor. Bunun üzerine Fransa Devlet Başkanı, eşi Danielle Mitterrand’ın Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan ile yakınlığını ima ederek şöyle diyor:
“Bizim evde bile her gece Kürt sorunu var, Türkiye’de nasıl olmaz?”
Daniella Mitterrand’ın, Kürtlere ve Zana’ya olan ilgisinde bu tür bir bağlantının da etkili olduğu o zaman devlet başkanı olan eşinin bizzat ağzından veriliyor