İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 137 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde açıklama yaptı.
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine yönelik çıkışına, "Bir ben kaldım, beni de atsın hapse. Biz demirden korksaydık, trene binmezdik. Bizim gündemimizde fezleke, dokunulmazlık yok" diye yanıt verdi.
Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyona dair de yargılamanın şeffaf ve adil olması gerektiğini vurgularken, Tunç Soyer ile parti içinde anlaşmazlık olasa da böyle bir durumda dayanışma içerisinde olacağından bahsetti.
‘Çok sayıda kişinin gözaltında olduğu devasa bir operasyon görüntüsü verilmek isteniyor’
Özel'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Hiçbir yerel yöneticimiz, İstanbul'da da olsa burada da olsa hiçbir yerde de olsa yargılanmaktan hesap vermekten muaf değil. Buna bir itirazımız yok! Yeter ki yargılama adil olsun, hızlı olsun, savunma hakları kısıtlanmasın. Kamu görevlileri suç sayılacak yöntemlerle, bu davaları ilerletmeye çalışmasınlar ve özellikle de tutuksuz yargılama esas olsun."
Bugün bütün hukuk fakültelerinde tutukluluk tedbirinin çok istisna, tutuksuz yargılamanın ana kural olduğu öğretiliyor ancak geçtiğimiz 100 günlük pratikte İstanbul'da gördüklerimiz, bu konuda bizi endişelendiriyor. Ve burada inanılmaz şişirilmiş rakamlarla, yani geçmişte bir şirketten bahsediyor o şirkette yönetim kurulu üyeliği yapmış herkes gözaltında. Oysa biliyorsunuz bu böyle çıkacak ki o kişilerin hiçbir sorumluluğu olmayacak.
Sorumlu olanların başka sorumlulukları olacak ama yönetim kurulu üyesi diye o şirkette, siz şirketin bütün yönetim kurulu üyelerini gözaltına alamazsınız. Çok sayıda kişinin gözaltında olduğu devasa bir operasyon görüntüsü verilmek isteniyor. Bu işin sonunda da İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde çok sayıda şu anki görevlerinde bulunan, geçmişte başka görevlerde bulunmuş kişiler gözaltındalar. Bunun bir an önce sonlanmasını, yargılanacak olanların tutuksuz olarak yargılanmasını, bu algı operasyonunu 150 kişilik falan meselenin de normal sınırlar içinde değerlendirilmesini bekliyoruz.
‘Tunç Başkan'la siyaseten ayrı düşmüş olabiliriz böyle günde dayanışmayı gerektirir’
İzmir'in geçmiş pratiğinde sayın Aziz Kocaoğlu'nun 379 yılla 33 suçtan yargılanmadığını, tutuksuz yargılandığını ve teker teker her bir suçlamadan yargı önünde beraat ettiğini hatırlayalım. O gün tutuklama yapmış olsaydınız, İzmirlinin 'Beni yönetsin' dediği kişiye İzmir'i yönettirmemiş, sonuçta da beraat edilecek olan kişiye boşu boşuna bir sürü hapis yatırmış, yakınlarına da zulmetmiş olurdunuz. Böylesi bir somut örnek de varken, biz tutuksuz yargılama, adil, hızlı bir yargılama bekliyoruz. Bunun üzerine, en sonunda kamuoyunu da ikna ettirecek bütün somut delilleri ortaya koyacak şekilde bir suç varsa, zaten onun arkasında kimse durmaz. Ama buradan bir suç varlığını bütün herkesin üzerine örtmek ve 'içlerinden birileri mutlaka suçlu' diyip herkesi zan altında bırakmak değil, en hızlı ve en adil yargılamanın tercih edilmesini bekliyoruz.
Geçmişte her ikimiz de Bornova Anadolu Lisesi mezunuyuz, Tunç Başkan'la siyaseten ayrı düşmüş olabiliriz, tartışmalar olmuş olabilir ama bizim aramızdaki hukuk, siyasi rekabetin dışında böyle günde dayanışmayı gerektirir. Böyle zaman zaman İzmir kamuoyunda 'Acaba Özgür Özel, Tunç Soyer'e sahip çıkar mı?', Ekrem İmamoğlu'na nasıl sahip çıkıyorsak Tunç Soyer'e de öyle sahip çıkarız. Meselenin parti içinde nerede durduğumuzla hiçbir zaman ilgisi olmaz.
'Beni de atsın hapse'
Bir ben kaldım, beni de atsın hapse. Biz demirden korksaydık, trene binmezdik. Bizim gündemimizde fezleke, dokunulmazlık yok.
‘Sayın Erdoğan'ın anlama kapasitesinin yitirdiğini düşünmek lazım’
Sayın Erdoğan'ın anlama kapasitesinin yitirdiğini düşünmek lazım ya da birilerin kendisini fena halde kandırıyor. Erdoğan'a tavsiyem, dünkü açıklamama baksın, ben ne demişim. Ben o karikatüre baktım. Peygamber melek değildir, bu şekilde resmedilmez.
‘Peygambere hakaret edeni savundu’ diyor. Ben doğru bildiğimi savunurum. Doğru bildiğimi de yanlış gördüğümü de söylerim, bedeli ne olursa olsun.
Ben orada peygamber görseydim, ‘Bu yanlış, doğru olmamış. Peygamber resmedilmez’ derdim. TBMM tutanaklarını açın, AKP Tekirdağ Milletvekili, 'Bizim en kutsallarımız, peygamberimiz ve Cumhurbaşkanımız' diyor. Peygambere denk tutma varsa senin vekilin, dön ona söyle. Böyle bir şuursuzluğu bünyesinde bulunduracak yoksa başka yerde peygambere hakaret edeni savundu falan.
Erdoğan'a karikatüre bakmasını, benim açıklamamı kendisinin dinlemesini ya da tam metnini okumasını tavsiye ediyorum. Yoksa kendisine ne yazılırsa tartışmayan okuduğunu anlamayan bir siyasetçiye dönüştüğünü kabul etmiş olur Sayın Erdoğan."