ANKARA (ANKA) – İçişleri Bakanlığı’ndan ayrılan Efkan Ala, güvenlik birimlerinin Türkiye’nin seçim sürecini, halkın iradesinin hiçbir baskıya maruz kalmadan sandığa yansıması konusunda en iyi şekilde yöneteceğine inancının tam olduğunu kaydederek, “Şimdiye kadar milletimize karşı bir yanlışımız olduysa af dileriz” dedi. Ala’dan görevi devralan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sebahattin Öztürk ise Anayasa’nın 114. Maddenin artık ilk zamanlardaki gereklerinin günümüzde kalktığını savunarak, “Altı boşalmış durumda. İnşallah Anayasa değişikliği ile bu seçim zamanındaki değişikliklerin de bir şekilde önü alınmış olur” dedi.
7 Haziran 2015’te yapılacak seçim nedeniyle İçişleri Bakanlığı'ndan ayrılan Efkan Ala, Bakanlık makamında düzenlenen törenle görevini İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sebahattin Öztürk’e devretti. Törende konuşan Ala, İçişleri Bakanlığı’nın çok temel bazı görevleri olduğunu belirterek, bunların en başında milletin can ve mal emniyetini sağlamanın geldiğini anlattı. İnsanların temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almanın bakanlığın görevleri arasında olduğunu anlatan Ala, bu görevleri yaparken çok hassas bir denge üzerinde faaliyet gösterdiklerini anlattı. Türkiye’nin 2023 hedefine ve 2071 vizyonuna dikkat çeken Ala, bu hedeflere giderken kendilerini sürekli gözden geçirip, reforma tabi tutarak, hedefler ile mütenasip bir görev anlayışını teşkilat yapısına inşa etmek zorunda olduklarını kaydetti. Bundan sonraki dönemlerde de reformlara imza atılacağını belirten Ala, “Yapılandan belki çok daha fazlası çok daha az zamanda hızlı bir şekilde yapılacaktır, çünkü milletimiz daha hızlı, kaliteli bir güvenlik hizmetini fazlasıyla hak ediyor. Bizde bu hizmeti milletimizin arzu ettiği bir biçimde sunma hedefini hep siyasetimizin en önünde tutacağız. Bu bakımdan genel çerçeveye çok uygun hedefler, aynı teorik bilgisi son derece yerinde pratik tecrübe bilgisi ise kendisinden ders alınacak seviyede olan Sebahattin Beye bu görevi törensel anlamı ile devretmekten büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi.
-ŞİMDİYE KADAR MİLLETİMİZE KARŞI BİR YANLIŞIMIZ OLDUYSA AF DİLERİZ-
Türkiye’nin seçim sürecini, halkın iradesinin hiçbir baskıya maruz kalmadan sandığa yansıması konusunda güvenlik birimlerinin en iyi şekilde yöneteceğine inancının tam olduğunu kaydeden Ala, “Şimdiye kadar milletimize karşı bir yanlışımız olduysa af dileriz. Onların iradesini yere bırakmamak için biz elimizden geleni yapmaya çalıştık. Onların gönlünde de bunun karşılığını fazlasıyla bulduk” diye konuştu. Türkiye bulunduğu coğrafyada bir istikrar adası olarak yoluna devam ettiğini ifade eden Ala, Ortadoğu’da, Ukrayna’da, Irak’ta, Suriye’de ve diğer ülkelerde bir istikrarsızlığın, iç savaşa varan çatışmaların ve iç savaşın hüküm sürdüğüne dikkat çekti. Türkiye’nin siyasi, ekonomik istikrarıyla geleceğe olan inancıyla yoluna devam ettiğini anlatan Ala, “Türkiye bir istikrar adası olarak varlığın sürdürüyor. Bu durum gözümüz gibi korumamız gereken en önemli değerimizdir. Hem toplumsal istikrarın sağlanmasında hem de Türkiye’nin istikametinin hızlı yol almasında İçişleri Bakanlığına çok önemli görevler düşmektedir. Bunları yerine getirmek de bizim vazifemizdir” dedi.
-ALTI BOŞALDI-
Seçim döneminde İçişleri Bakanlığı görevini yürütecek olan Müsteşarı Sebahattin Öztürk ise 7 Haziran’da yapılacak seçimin güvenli bir şekilde, halkın iradesinin olduğu gibi sandığa yansıması için her türlü tedbiri almanın kendileri için önemine dikkat çekti. Seçimlerde halkın sağduyulu tutumuna ve geçmişteki mümtaz geleneklere güvendiklerini ifade eden Öztürk, çok kaliteli bir ekip ve kadro ile yola devam edeceklerini söyledi. “Seçimlerde Geçici Bakanlar Kurulu” başlığını taşıyan ve ‘TBMM genel seçimlerinden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları çekilir’ hükmünü içeren Anayasa’nın 114. Maddenin artık ilk zamanlardaki gereklerinin günümüzde kalktığını savunan Öztürk, “Altı boşalmış durumda. İnşallah Anayasa değişikliği ile bu seçim zamanındaki değişikliklerin de bir şekilde önü alınmış olur. Gerçekten işin asli sahibi tarafından sağlanmış olur, diye temenni ederek bundan sonraki siyasi hayatınızda da size sonsuz başarılar temenni ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından eski ve yeni bakan birbirlerine çiçek taktim etti.
-ULAŞTIRMA BAKANLIĞI’NDA DEVİR TESLİM: YÜRÜMEMELİ, KOŞMALIYIZ...
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan ayrılan Lütfi Elvan, bakanlığın önümüzdeki süreçte yoluna yürüyerek değil, koşarak devam etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Bakanlık çalışmalarında emeği geçen herkese teşekkür eden Elvan, görevini Bakanlık Müsteşarı Feridun Bilgin’e devretti.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan ayrılan Lütfi Elvan Bakanlık makamında düzenlenen törenle görevini Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin’e devretti. Görevini devretmeden önce konuşan Lütfi Elvan, bakan olduğu süre içerisinde, ekibiyle millete hizmet etmek için bir taraftan devam eden projeleri süratle tamamlamak, bir taraftan vatandaşların hizmetine sunabilecek büyük mega projeleri tamamlamak ve yine yeni mega projeler açıklayarak Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına büyümesine katkı sağlamak amacıyla geceli gündüzlü çalıştıklarını vurguladı.
Bu zamanda kadar durmadan koşarak çalıştıklarının altını çizen Elvan, “Ben huzurlarınızda öncelikli olarak 61. Hükümet döneminde şu anki Cumhurbaşkanımız, Başbakan iken Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanıyken o dönemin her iki Cumhurbaşkanı ve Başbakanımıza beni o dönem bu göreve layık gördüğü için huzurlarınızda çok teşekkür etmek istiyorum. Yine 62. Hükümet döneminde başbakanımız Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beni tekrar bu göreve layık gördüğü için huzurlarınızda hem Başbakanımıza hem de Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür etmek istiyorum. Özellikle bu 14 aylık süre içerisinde bizlere sürekli destek olan bir anlamda evden uzak sürekli bakanlıkta olan biri olarak eşimin ve çocuklarımın göstermiş olduğu fedakarlık adına onlara çok teşekkür etmek istiyorum. Bu 14 aylık süre içerisinde yüzlerce projeyi tamamlayan yeni mega projeler ortaya koyan tüm bakanlık ekibime çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Lütfi Elvan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı camiasının oldukça geniş ve büyük bir camia olduğunu da belirterek, “100 binin üzerinde personelimiz var. Dolaylı çalışanları dikkate aldığımızda 250 binin üzerinde bir personeli ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığına hizmet ettiğini görüyoruz. Ben en alt düzeydeki işçisinden gece gündüz cumartesi pazar demeden kış aylarında yaz aylarında yoğun bir şekilde çalışan tüm işçi kardeşlerimize, yine bakanlığımızın en alt düzeyindeki memurundan şube müdürüne, müsteşarlarımıza varıncaya kadar emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
-“BAKANLIĞIMIZIN YÜRÜYEREK DEĞİL, KOŞARAK YOLUNA DEVAM ETMESİ GEREKİYOR”-
Açıklamalarında bugün oldukça rahat ve huzur dolu olduğuna da dikkat çeken Elvan, “Çünkü bu görevi yıllarca bürokraside çalışmış, önemli kurumlarda çalışmış, son olarak da bakanlığımızda müsteşarlık görevini üstlenen şu anki bakanımız Feridun Bilgin’e devretmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Oldukça deneyimli, bürokrasiye çok iyi tanıyan bir müsteşarımızın bu göreve getirilmesi bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Bu süreçte de ben biliyorum ki arkadaşlarımız geceli gündüzlü çalışmaya devam edecekler. Bakanlığımızın yürüyerek değil, koşarak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu noktada Sayın Bakanımızın bu görevi vatandaşlarımıza koşarak hizmet etmeye devam edeceğine inanıyorum. Ben huzurlarınızda sayın bakanımıza hayırlı uğurlu olsun diyorum ve kendisine başarılar diliyorum” açıklamasında bulundu.
-“DEVRALDIĞIM GÖREVİN ÖNEMİNİN NE KADAR BÜYÜK OLDUĞUNUN FARKINDAYIM”-
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin ise görevi devralırken açıklamalarda bulundu. Ulaştırma ve haberleşmenin gelişen dünyada, küreselleşen ekonomide rekabet üstünlüğünü sağlamak için en önemli alanlardan biri olduğunu vurgulayan Bilgin, “Şu anda devralmakta olduğum bu görevin önem ve sorumluluğun ne kadar büyük olduğunun farkındayım. Sayın bakanım böylesine bir sorumluluğu ve yükü ağır bir bakanlıkta öncelikle müsteşar şimdi ise bakanlık görevini bana tevdi eden başta sayın cumhurbaşkanımıza ve başbakanımıza şükranlarımı sunuyorum. Sayın bakanım bakanlığınız döneminde ülkemiz için yapmış olduğunuz en önemli projeler tamamlandı. Çoğu defa tempo ve hızınıza yetişmekte zorluk çektik. Ortaya konulan bu hizmetleri tek tek saymama elbette zaman müsait değil. Ancak böyle önemli bir görevde sizinle birlikte sizin mahiyetinizde görev almış olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Tüm çalışma arkadaşlarımın da aynı duyguları taşıdığına eminim” şeklinde konuştu.
-“YAPMIŞ OLDUĞUNUZ ÇALIŞMALAR KAMUOYUNUN ÖNÜNDE CEREYAN ETTİ”-
Bilgin, açıklamalarında, bugün yapmakta oldukları devir teslim töreninin 21.yüzyıl Türkiye’sine artık dar geldiğinin altını çizdi. En büyük güvencesinin bakanlığın çok değerli yöneticileri ile çalışanların olduğunu söyleyen Bilgin, “Bugüne kadar yapmış olduğunuz tüm çalışmalar tüm kamuoyunun önünde cereyan etmektedir. Bu anlamda önümüzdeki dönemde parlamentoda yapılacak anayasa çalışmalarında bu hususunda Türkiye’nin geleceğine yönelik bir eksikliğinin giderilmesine ilişkin tedbirlerin alınacağını düşünüyorum. Yolunuz açık olsun. Çok teşekkür ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından eski ve yeni bakan birbirlerine çiçek vererek teşekkür etti.
- ADALET BAKANLIĞINDA DEVİR TESLİM
Adalet Bakanlığı’ndan ayrılan Bekir Bozdağ, bakanlığın şerefli ancak oldukça da zor bir görev olduğunu anlattı. Görevde bulunduğu süre içerisinde yapılanları takdir edenlerin ve eleştirenlerin olduğunu ifade eden Bozdağ, görevini Bakanlık Müsteşarı Kenan İpek’e devretti.
7 Haziran 2015’te yapılacak seçim nedeniyle Adalet Bakanlığı'ndan ayrılan Bekir Bozdağ, Bakanlık makamında düzenlenen törenle görevini Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’e devretti. Törende konuşan Bozdağ, 25 Aralık 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından kendisine emanet edilen bakanlığı görevini İpek’e devrettiğini belirtti. İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı, dürüstlüğü itibarıyla kendini ispat etmiş bir kişi olduğunu ve devraldığı emaneti başarı ile taşıyacağını ifade eden Bozdağ, bakanlığı döneminde yaptığı çalışmaları anlattı. Adalet Bakanlığı’nın şerefli bir onurlu bir görev olduğu kadar oldukça da zor olduğunu anlatan Bozdağ, Türkiye’nin yargı eliyle dizayn edilmek, kaosun ve istikrarsızlığın oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemde Adalet Bakanı olmanın zor olduğunu belirtti. Yaşanan süreç içerisinde yapılanları takdir edenlerin ve eleştirenlerin olduğunu ifade eden Bozdağ, “Bizim yaptığımız çalışmaların tamamı hukuk devleti anlayışının güçlenmesi, yargıya olan güvenin artırılması, yargıdan memnuniyetin üst düzeye çıkarılması, Türkiye’nin adalet politikalarının devletimizin büyüklüğüne, demokrasimizin gücüne, Cumhuriyetimizin temel niteliklerine uygun bir şekilde daha ileri bir noktalara taşıması için büyük bir çaba ile gayretle geçti” dedi. Ciddi adımlar attıklarını anlatan Bozdağ, sürekli eleştiri konusu olan özel yetkili mahkemeleri kaldırarak, yargıda iki başlılığa, son verdiklerini kaydetti.
-UZMANLAŞMIŞ HAKİMLİKLER-
Yargılama süreçlerinde ihtisas gerektiren konular bulunduğunu, özellikle terörle ilgili konularda ihtisaslaşmış mahkeme ihtiyacını gözardı etmeden yapılan son düzenlemelerle ceza muhakemesinde HSYK’ya ihtisaslaşma yapma yetkisi verildiğini vurgulayan Bozdağ, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla doğabilecek zafiyetin önüne geçen adımların atıldığını kaydetti. Sulh ceza hakimliklerinin kurulmasının önemli bir değişiklik olduğunu ifade eden Bozdağ, “Konjonktürel tartışmalar nedeniyle bu konu çok tartışıldı. Sulh ceza hakimliklerinin kurulması da son derece bir reformdur. Batıda özgürlük hakimi diye bilinen hakimliklerin Türkiye’ye taşınmasıdır. Eskiden sulh ceza mahkemesi koruma tedbirlerine karar veriyordu, aynı zamanda yargılama faaliyeti yapıyordu. Esas iş yargılama olduğu için koruma tedbirlerine fazlaca vakit ayıramıyordu. Şimdi yarılama işi asliye ceza mahkemelerine geçti, koruma tedbirleri sadece sulh ceza hakimliklerinde kaldı. Bunun anlamı tutuklama, adli kontrol, arama gibi kişi hürriyeti ve güvenliği ile doğrudan ilgili olan konularda sadece çalışma yapan, karar veren, mesaisini buna ayıran ve bu konuda uzmanlaşmış olan hakimliklerin kurulmasıdır” dedi.
-DİNLEME SÜRELERİNİ KISALTTIK-
Kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından daha güvenli bir sisteminin hayata geçirildiğini belirten Bozdağ, “Bu düzenlemeyi birileri maalesef algı operasyonuyla, paralel bir operasyonla çarpıtma gayreti içerisine girdi. Bu düzenleme hem AB tarafından takdirle karşılandı hem HSYK’nın tavsiyesine uygun hem yargılatın görüşlerine uygun hem de Türkiye’de bu alanda çalışanların bu güne kadar attığı fikirlere uygun bir düzenlemedir. İdari yargıda ivedi yargılama usulünü hukuk sistemimize koyduk. Uzayan yargılamalar, Türkiye’de pek çok yatırımların önünü keserken yarıda da ciddi iş yüküne neden oluyordu. Bunu ortadan kaldırmak için ivedi yargılama sistemini ilk defa hukukumuza kazandıran adımı da bu dönemde attık” diye konuştu. İstinaf mahkemelerini kurarak yargıda ciddi bir dönüşüm yaptıklarını anlatan Bozdağ, 2015 yılı içinde hem Bölge adliye hem istinaf mahkemelerinin fiilen yarılamaya başlamasının temin edileceğini kaydetti. Dinleme, teknik takip, el koyma gibi konularda kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından hukuk devleti açısından daha güvenceli mekanizmalar ortaya koyduklarını anlatan Bozdağ, dinlemelerin artık ağır ceza mahkemelerde heyetin oybirliği kararı ile alındığını anımsattı. Yapılan çalışmaların, hem Türkiye’de dinleniyor muyum paranoyasına kapılan insanların bu durumdan kurtulmasına yol açacağına, hem de hukukunu üstünlüğüne daha uygun bir mekanizma olduğunu ifade eden Bozdağ, dinlenme sürelerinin kısaltıldığına dikkat çekti.
- EKONOMİK FAALİYETLER HUKUK GÜVENLİĞİ İÇİNDE SÜRDÜRÜLSÜN-
Suç örgütlü olursa sonsuz dinleme kararı alındığını belirten Bozdağ, sonsuz dinleme sürelerine son verildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Örgüt kapsamında bütün vatandaşlarımızı dinleme uygulaması yapılabiliyordu. Tevhid-Selam dosyasında olduğu gibi Türkiye’nin pek çok birbirine benzemez insanına aynı dosya içinde dinleme gibi hukukun bütün ilkelerini alt üst eden kötü uygulamalar vardı. Mal varlıklarına el koyma konusunda yeni bir mekanizma getirdik. Bu konuda, hem ön rapor hem ağır ceza hem oybirliği ile karar alınmasını getirdik ki yargı yoluyla ekonomik müdahaleler olmasın, ekonomik faaliyetler hukuk güvenliği içinde sürdürülsün, el koymayı gerektiren bir durum varsa elbette bu ciddi bir şekilde incelendikten sonra yapılabilsin. Hem dinleme, hem tutuklama hem de teknik takip konusunda kuvvetli şüpheyi, somut delile dayalı kuvvetli şüpheye dönüştürerek bunların ana kriterlerinde değiştiren başkaca bir tarihi adımı da attık. Kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından daha güvenceli sistem kurduk.”
-BİRBİRİNE FARKLI GÖZLE BAKAN İNSANLAR BUGÜN KUCAKLAŞMIŞ DURUMUNDA-
Yargı içinde değişik yapılanmaların gündeme geldiğini anımsatan Bozdağ, yargıyı milletin güvendiği bir yargı olması için büyük gayret içine girdiklerini kaydetti. Yargıya güvenin hukuk devletinin olmazsa olması olduğunu vurgulayan Bozdağ, hukukun güvenliğinin hukuk devletinin güçlü olması anlamına geldiğini kaydetti. Yargının içerisinde kutuplaşmalara son veren önemli çalışmalar yapıldığının altını çizen Bozdağ, “Birbirine farklı gözle bakan insanlar bugün kucaklaşmış durumunda. Bir birlik havası bir yargının içeresinde dayanışma havası oluştu, bu son derece önemli bir değişim dönüşümdür. Yargıya güven için yargı içindeki farklılıkların azaltılması, mümkünse bir iklimin güvenliği açısından oluşması son derece önemliydi. Son olarak Yargı Reformu Strateji Belgesini Hazırladık. 2015-2019 yılları arasındaki yol haritamızı belirledik, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kuruluna sunulacak ve ardından açıklanacak” dedi.
-TÜRK MİLLETİNİN YÜZDE 20’SİNİN YARGIYA GÜVENDİĞİ BİR ORTAMI BİZ KABUL EDEMEYİZ-
Seçim döneminin Adalet Bakanlığını yürütecek olan Kenan İpek ise sorunlu bir sürecin başarı ile yürütüldüğünü anlatarak, “Bundan sonra yapacağımız çalışmalar için Yargı Reformu Strateji Belgesinde hazırladık. Bakanlar Kurulu’ndan geçtikten sonra yol haritasını da takvimlendirerek 4 yıl içinde Türk yargısında yapılması gerekenleri yapacağız. Bu çalınmalardan sonra yargıya olan güveni artırmış olacağız. Türk milletinin yüzde 20’sinin yargıya güvendiği bir ortamı biz kabul edemeyiz. Bu oranı yükseltmiş olacağız” dedi. Konuşmaların ardından eski ve yeni bakan birbirlerine çiçek vererek teşekkür etti.