Topbaş, Saraçhane'deki belediye binasında düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, “Avcılar-Cevizlibağ arasında metrobüsün hizmete girmesiyle minibüs yolcularında azalma oldu. O hatta çalışan minibüslerle ilgili bir çalışma olacak mı?” şeklindeki sorusu üzerine Topbaş, minibüs esnafının mağdur olmaması için minibüslerle ilgili bir çalışmaları bulunduğunu ifade etti.

Minibüslerin düşey hatlar üzerinde çalışmaları, farklı boyutta sistem içine dahil edilmeleri veya otobüs şekline dönüştürülmeleri gibi bazı çalışmalar olduğunu belirten Topbaş, bu sorunun yılbaşına kadar çözümlenmesi talimatı verdiğini söyledi. Topbaş, “Yılbaşını geçmemesi gerekir, çünkü vatandaş mağdur oluyor. Gelirleri oldukça düştü” dedi.

400-430 BİN YOLCU

“Metrobüse çok övgüler aldıklarını” anlatan Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatta Beylikdüzü'ne kadar uzatılması isteniyor. Mecidiyeköy'e gelince daha farklı olacağına inanıyoruz. Beylikdüzü'ne büyük bir talep var ama yol genişlemeleri, yapılan çalışmalar ciddi maliyetler getiriyor. Bizim Bakırköy'den Beylikdüzü'ne daha sonra Silivri'ye gidecek bir metro çalışmamız var. Metro yapıldığında bu sistemin Beylikdüzü'ne kadar olan bölümüne ihtiyaç kalmayacak. Geçici bir süre için böyle bir yatırımı da doğru bulmuyoruz. Kaynak açısından çok da rahat değiliz. Bunu şu anda yapma imkanımız yok.”

Metrobüsün Mecidiyeköy etabını 2008 yılı içinde bitireceklerini belirten Topbaş, bu hat tamamlandığında günde 400-430 bin civarında yolcu taşınacağını söyledi.

“HER İSTEYENE MADDİ DESTEK MÜMKÜN DEĞİL”

Bir gazetecinin, “Olası bir deprem ile ilgili senaryolar tartışılmaya devam ediyor. Prof. Dr. Naci Görür, belediyenin ihtiyaç kadar sensör almadığı, dolayısıyla ölçümlerin yapılamadığını söyledi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Topbaş, Görür ile bazı çalışmaları olduğunu ve olmaya da devam ettiğini söyledi.

Uzmanların sürekli akademik çalışmalar için yerel yönetimlerden kaynak tedarik etmeye çalıştıklarını ifade eden Topbaş, bu anlamda çalışmalar bulunduğunu dile getirdi. Her istenene maddi destek vermelerinin, tartışılan çalışmaları değerlendirmek üzere devamlı bir kaynak aktarmalarının mümkün olmadığını ifade eden Topbaş, şöyle konuştu:

“Yerel yönetimlerin yapacağı işler ayrı, bilimsel çalışmalar ayrı. Biz bunu farklı ülkeden katılan yabancı uzmanlarla da yapıyoruz. İlla 'Sayın Naci Görür ile devam etmiyoruz bundan sonra veya bu yeni projesine katılmıyoruz' diye eleştiriyi hak ettiğimizi zannetmiyorum.

Diğer taraftan lale ayrı bir şey. Bununla bunu karıştırmamak lazım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi her alanda hizmet etmek durumumdadır. Tabii ki depremi önemsiyoruz. Ama 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'un kültürel değerinin en önde gelenlerinden laleyi kente getirmesi, kaldı ki gelecekte ekonomik değer olarak yansıyacağını hep anlattım. İstanbul'da 235 bin insana istihdam oluşturacağını söyledim. İş hayatı ile ilgisi olmayanların bunu anlaması mümkün değil. Laleye ayrılan pay bütçenin çok cüzi bir kısmı.”

SU ZAMMI

Topbaş, suya yapılan zammın eleştirildiğinin anımsatması üzerine de, 2004 yılında göreve geldiğinde su fiyatlarında indirim yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:

“Şöyle bir karar da çıkabilirdi meclisten '2004 rakamlarına dönmek üzere'... Bugün yüzde 134 denilen ve sadece yüzde 4 kısmı etkileyen bölümle ilgili olan kısım, o günkü rakamdan yüzde 8,3 daha az. Biz 2004'teki rakamları tutsaydık daha fazla para toplardık. Ama o gün suyumuz vardı indirim yaptık. Bugün ihtiyaç varsa bu yapıldı. Bu zam o günkü rakamların altında. Gelecekte su ihtiyacı kalmadığı, barajlarımız dolduğu takdirde, su tedarikini bitirdiğimizde yine indirim yapılır. Çünkü İstanbul'un kaynaklarını İstanbul'a kullanıyoruz.
Kaldı ki bütün vatandaşlar tedirgin ediliyor, sanki herkes yüzde 100'ü aşan büyük rakamlarla etkilenecek gibi.. Hem kademeli hem de kentte yüzde 65 su kullanan kesim, 10 metre küp civarında olan grup, 10 metre küpün altı. Bunların kullandığı ayda ödeyecekleri fark 2 lira 90 kuruşu geçmiyor. 10 metre küpe kadar yapılan bu zam, 2004 yılının altındayız.”

Vatandaşlardan “yağmur yağdı, nasılsa su geldi, imkanlar var” düşüncesiyle tasarruftan vazgeçmemelerini isteyen Topbaş, bütün doğal kaynakların aynı hassasiyetle kullanılmasının önemine işaret etti.