NECATİ DOĞRU
Tayyip Erdoğan yönetimi dönüştürdü ve bu gerçeği bu kez Ankara’da “bir başka yüksek denetleme kurulu deneticisi” bulup çıkardı, Meclis’e getirdi.
Ve iyi ki VATAN var.
VATAN Gazetesi Ankara Bürosu’nun ekonomi muhabiri Gülümhan Gülten de “Meclis’te gizli oturumda KİT komisyonunda görüşülen raporu” ele geçirdi ve gerçeği halk da bilsin, duysun, “ülkemiz, 72 milyon halk, aydınlar, gazeteciler nasıl sersem durumuna düşürüldü” görsün diye yazdı.
Dikkatli okur hatırlar.
Yıl 2006’ydı.
Açılış töreni vardı.
Şişinme tavan yapmıştı.
“Vanası bizde... Vanası bizde...” diye demeçler veriliyor, sözü Başbakan Tayyip Erdoğan alıyor, ondan eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’e mikrofon uzatılıyor; Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın açılışı sırasında pembe tablolar sergileniyor, iyimser içerikli övünmeler gazetelere 9 sütuna; “Kafkas ve Kazak petrollerinin vanası bize geçti... Büyük stratejik üstünlüğümüz oldu...” diye manşetler atılıyordu.
Geçiş ücreti alacaktık.
Yılda 300 milyon dolar net kazancımız olacaktı. Türkiye 1 koyup 5 kazanacak ve Avrupa ile Asya arasında “bir enerji köprüsüne dönüşecek” Adana’nın Ceyhan’ı da Avrupa’nın Rotterdam’ı gibi bir enerji üssü oluverecekti. Söylemesi ayıp, bu şişinmelerin yapıldığı günlerde bir tek Hürriyet Gazetesi’nde Ege Cansen, kendi köşesinde ve bir de ben, ondan esinlerek VATAN’ın bu köşesinde; “Gerçekten vanası bizde olacak mı, boru hattının yapım maliyetlerine biz ne kadar katılacağız, bu boru hattının yapımı için gerekli para borçlanarak bulunacağı için faiz yükü ne kadar binecek, boru hattının masraflarını kim karşılayacak, boru hattını koruyacak Türk ordusunun ve jandarmasının bekleme giderlerini kim üstlenecek?” diye sorular soruyor ve gerçeği halka yazmak için uğraşıyorduk.
Gerçeği gizlediler.
Yandaş kalemleri yağladılar.
Gerçeği çuvalladılar.
Geç de olsa gerçek; Yüksek Denetleme Kurulu deneticisinin raporuyla “Meclis’in gizli oturumunda” çıka geldi.
Böyle anlaşma olmaz.
Avanak bile yapmaz!
Boru hattından geçecek olan petrolün varil başına “geçiş ücretini” sabitlemişler. Varil başına 35 cent demişler. Petrolün varili 30 dolardan 150 dolara çıkıyor, sonra 70 dolara iniyor; petrol şirketleri ve petrolü dünyaya satan ülkeler fiyat arttıkça karlarını yükseltirken “topraklarına en uzun boru döşenmiş ülke Türkiye’nin alacağı sabit, donmuş ve aynı” kalıyor.
Petrol: varili 30 dolar.
Geçiş ücreti: 35 cent.
Petrol varili: 150 dolar.
Geçiş ücreti: yine 35 cent.
Geçiş ücreti niçin artmıyor? Çünkü bu “avanaklık anlaşmasının” altına Türkiye tarafı imzayı atmış. Ayrıca “boru hattının yıllık doluluk (throughput) garantisi” de istenmemiş. Türkiye Rusya’dan, İran’dan petrol ya da doğalgaz alırken yaptığı anlaşmalara “ya al ya öde” maddesi koyup kendini bağlarken “boru hattından petrolü geçirerek satanlardan doluluk garantisi almayı” düşünmüyor.
Düşünmüyor mu?
Düşündürmüyorlar mı?
Sonuç: Yüzyılın Projesi’nden yılda 300 milyon dolar üzerinden 3 yılda 900 milyon dolar kazanması beklenen Türkiye’nin bu boru hattından 3 yıllık zararı 210 milyon dolar oldu.
Bu zararın içinde Türkiye’nin boru hattının yapımına yatırdığı paranın 3 yıllık birikmiş faizi ve her geçen gün için işleyen faizi de yok. Türk askerinin, boru hattını beklerken yaptığı harcamalar da zarara dahil değil. Bunları da koyarsak zarar, 500-600 milyon doları bulur, belki de geçer.
Türkiye’yi avanaklaştırdılar.
Sorumlusu Başbakan’dır.
Tek yazıda anlatamam.
Yarın devam edeceğim.