Şemdinli konusundaki Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasına değinen Baykal, Genelkurmay’ın hem taciz, hem de taciz edildiğini söyledi. Güvenlik güçlerinin birbirine düşmüş ve birbiriyle çatışır durumda olduğunu belirten Baykal, Nevruz kutlamalarındaki görüntüler karşısında herkesin ruhunun ezildiğini, bu manzarayı Türk vatandaşlarının gözü yaşlı izlediklerini vurguladı. Baykal, ekonomi politikasını da eleştirerek, ekonominin döviz kanaması geçirdiğini belirtti. Baykal, Merkez Bankası Başkanı ataması konusunda yaşanan tartışmaları da eleştirerek, “Allah Türkiye’ye acısın” yorumunu yaptı.
“TÜRKİYE HİÇ BU KADAR SAHİPSİZ KALMADI”
Nevruz kutlamalarında herkesin ruhunun ezildiğini, Türk bayrağına saldırıların başını alıp gittiğini, PKK bayraklarının dalgalandırıldığını belirten Baykal, bu manzarının Türk vatandaşları tarafından gözü yaşlı izlendiğini söyledi. “Ülkeyi yönetenler yasaların uygulanmasını talep etmekte aciz” diyen Baykal, Türkiye’nin bu kadar sahipsiz kaldığı bir dönemin daha yaşanmadığını belirtti.
18 Mart Çanakkale Şehitleri Günü’ne değinen Baykal, Çanakkale Zaferi’nin hurafeler zaferi haline dönüştürülmek istenmesini de eleştirdi. Baykal, “Türkiye bir nesli Çanakkale’de vermek zorunda kalmıştır. O nesilden sonra varlığını sürdürebilmek için bunu yapmıştır. Bir üniversite kuşağı, münevverler ordusu şehit olmayı göze almıştır. Tıbbiye’nin bir sınıfı tamamen orada kaybedilmiştir. Bu bir aydınlık düşüncenin zaferidir. Bir de bu zaferde Mustafa Kemal’i yok sayma girişimidir. Mustafa Kemal orada askeri dehasını göstermiştir.
18 Martlarda Çanakkale’de Mehmet Akif okumak güzeldir. Ama, bunu yapan insanların Türkiye’nin Suriye sınırını yabancılara açıp ‘gelin sınırlarımıza’ demesi de Çanakkale ruhuna hakarettir” diye konuştu.
“DEVLETİ KUŞATMA GİRİŞİMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Baykal, hükümeti kuşatma yapmakla da suçlayarak, şunları söyledi:
“İktidarlar yakın çalışma arkadaşlarını getirirler anlıyoruz. Siyasetin pratiğinde var ama bunun ötesinde bir şey var. Buradaki tablo alışılmış bir uygulama değil. Kadrolaşma partizanlığın ötesinde bir şey. Partizanlık ötesi kadrolaşma var. Yaşanan olay kuşatma aşaması. Partizanlık, kadrolaşma ve kuşatma. Devleti, kurumları kuşatma girişimidir. Kuşatma girişimiyle karşı karşıyayız. Bir köşe yazarına, ‘Böyle devam ederse o dili koparılır’diye mesaj çekiliyor. Altında imzası var. Çalıştığı kurum var. TÜİK’de çalışan birisi. Emin Çölaşan telefon açıp, böyle bir olay var diyor. Başkan, ‘Çalışanımız medeni cesaret sergilemiş’ diyor. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu gidişin sonunda insan hakları, demokrasi yoktur. Hala buna kavramadıysak yazıklar olsun. Milli Eğitim’de, yargıda neler oluyor. YÖK’le kavga, esnafla kavga. Türkiye bu gidişin bedelini ağır ödemektedir”
“GENELKURMAY TACİZ VE RENCİDE OLDU”
“Taciz olmuş, rencide olmuş bir Genelkurmay. Kim yapıyor bunu, iddianameyi kim hazırlamış? 3 yıldır yargı bağımsızlığı diyoruz. Genelkurmay bildiri yayınlayınca birileri çıkıp ‘yargı bağımsızlığı’ diyor. Rektör hakkındaki ilk iddianame yayınlandığında yargı bağımsızlığı sorunu ortaya çıkmıştı” diyen Baykal, “Birbirimizi aldatmanın, birbirimize oyun oynamanın anlamı yok. Genelkurmay çıktı söylüyor, ‘hukuki değil, siyasi diyor. Arkasında savcı vardır diyemezsiniz diyor. Bu işin arkasındakileri anayasal sorumluluk taşıyanlar ortaya çıkartmalıdır’ diyor. Bu üç noktayı burada söyledik. Sen nasıl sivil darbe dersin diye beni eleştirdiler. İçine girdiğiniz bu tablo ne? Bu gelişmeler bizi üzüyor ama şaşırtmıyor” dedi.
“GÜVENLİK GÜÇLERİ BİRBİRİNE DÜŞMÜŞ DURUMDA”
Güvenlik güçlerinin birbirine düşmüş durumda olduğunu, kurumsal olarak birbiriyle çatışır durumda olduğunu kaydeden Baykal, “Türkiye yönetiliyor mu, sürükleniyor mu” diye sordu.
Baykal, İstanbul’da Şişli Emniyet Müdürü’nün suç işlemek isteyenleri kendi ilçesine davet ettiğini hatırlatarak, İçişleri Bakanlığı’nın tavrını eleştirdi.
“EKONOMİ DÖVİZ KANAMASI GEÇİRİYOR”
Hükümetin ekonomi ve eğitim politikasını eleştirirken multivizyon üzerinden de tablolarla açıklama yapan Baykal, cari işlemler açığının katlanarak arttığını, ekonominin adeta döviz kanaması geçirdiğini söyledi. Baykal, hükümetin özel okullara, devlet okullarından daha çok destek verdiğini kaydererek, tüm bunların kuşatma politikasının bir uygulaması olduğunu vurguladı. Baykal, “Eğitimi devleti kuşatmak için nasıl kullanabiliriz bu yapılıyor. Büyüyen cari açık, eğitim alarm veriyor. Tehlike çanları çalıyor. Hükümet buna çare aramıyor. Gerçekleri gözden saklayarak Türkiye’yi yönetmeye çağırıyor. 2001 krizinden önce o zamanki Merkez Bankası Başkanı’na ‘en iyi borçlanan ülke ödülü’nü vermişlerdi” diye konuştu.
“MERKEZ BANKASI BAŞKANI ATAMA KAVGASI YAŞANIYOR”
Sayıştay’daki üye seçimlerine kadrolaşmanın bulaştırılmak istendiğini kaydeden Baykal, Merkez Bankası Başkanı atanması konusunda yaşanan tartışmalar konusunda da, “ Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama yapılıyor. Vekil olarak atanmış olan kişiyle ilgili bakanlar kurulu kararı gelmemiştir deniliyor. Başbakan ‘Bal gibi de atarız’ diye meydan okuyor. Ortada bir başkan vekili ataması var. Başkan vekili ataması 3 üyenin istifasına yol açtı. Kim geliyor, nasıl geliyor, ne yapıyor? Allah Türkiye’ye acısın. Böyle bir iktidarın veremeyeceği karar yok. Türban tartışması mı, ideoloji tartışması mı, Merkez Bankası başkanı atama kavgası mı yapıyoruz. Türkiye’yi bunlara teslim etmeyeceğiz” dedi.