Ülkemizde 200 bin öğretmenin işsiz olduğundan haberdar mısınız? Peki, bu 200 bin işsiz öğretmeninin 17 bininin Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olduğunu biliyor musunuz?Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî dilinin ve liselerdeki zorunlu temel dersin öğretmenleri işsiz, çaresiz.Hükümetimiz; okul sayısının arttığını, yeni liseler açıldığını söylüyor. Doğrudur, okul sayısı artmıştır. Ancak 2003’ten bu yana lise branşlarına ayrılan öğretmen atama kadrosu giderek azaltılmıştır. Açılan yeni okullarla artması beklenen öğretmen açığı, nasıl olur da azalır? 2003 yılında, Türk Dili ve Edebiyatına 1099 öğretmen atanırken periyodik azaltma neticesinde bu sayı 2006’da 34’e kadar düşmüştür. Liselerdeki ana ders olan Türk Dili ve Edebiyatından sadece 34 öğretmen atanmıştır. Bunu üzerine kamuoyunda oluşan tepki ve liselerinde 4 yıla çıkmasının etkisiyle hükümet, 2007-Ağustos atamasında 400 Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni atamak durumunda kalmıştır. Bu 400 atama dahi, okul sayısının, dolayısıyla öğretmen ihtiyacının az olduğu 2003 yılındaki 1099 atamanın yarısı kadar bile değildir. Haftada en az 5 saat zorunlu olarak okutulan Türk Dili ve Edebiyatından son dört yıl içinde toplam 2781 öğretmen atanırken, ilköğretimde 2, lisede de 1 saat olmak üzere toplam 3 saatlik Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisinden son dört yılda toplam 6368 öğretmen atanmıştır. 2007-Ağustos atamasında Türk Dili ve Edebiyatından 400 öğretmen atanırken Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisine 1300 kontenjan ayrılmış; ama yeterli başvuru olmadığı için 152 kontenjan boş kalmıştır. Keza İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmenliğinden de yeterli başvuru olmadığı için 13 kontenjan boş kalmıştır.
Bir de “sözleşmeli öğretmen” aldatmacası var. Ağustos atamasında 10 bin kadrolu, 10 bin de sözleşmeli öğretmen olmak üzere toplam 20 bin öğretmen atandı. Ancak Ağustosta sözleşmeli atanan öğretmenler, şubatta karolu öğretmen olarak atanmakta ve Millî Eğitim Bakanlığı aynı kişiyi iki defa atanmış gibi göstererek “40 bin öğretmen” atadık diye kamuoyunu yanıltmaktadır.
Branşımızdan emekli olanların sayısı bile 400’den fazla iken Millî Eğitim Bakanlığı Türk Dili ve Edebiyatından 400 öğretmen atayarak liselerdeki ihtiyacı nasıl kapatmaktadır? Şöyle: “Ücretli öğretmenlik” uygulaması ile bu ihtiyaç kapatılmaya çalışılmaktadır. Millî Eğitim camiasında “ücretli kölelik” olarak da anılan bu sisteme göre, il/ilçe Millî Eğitim Müdürlükleri ihtiyaç bulunan branşlarda “ücretli öğretmen” görevlendirmektedir “Ücretli öğretmen” kimdir: Tıpkı kadrolu öğretmenler gibi eğitim fakültesinden mezun olan, ancak kadro yetersizliğinden dolayı atanamayan öğretmenlerdir. Ders saati 5 YTL’den derse girmekte, aylık yaklaşık 300 YTL para kazanmaktadır. “Yevmiyeci” olarak da nitelendirilebilir. Eğer eğitim fakültesi mezunları “ücretli köleliğe” başvurmazsa diğer fakülte mezunları veya önlisans mezunları bu sisteme dâhil edilmektedir. Her il ve ilçede azımsanmayacak kadar “ücretli öğretmen”e rastlamak mümkündür. Millî Eğitim Bakanlığı’ndaki zihniyet, öyle ya da böyle ders saatinin boş geçmemesidir. Kadrolu öğretmen atayarak 930 YTL maaş vermektense aynı öğretmeni “ücretli” olarak görevlendirip yaklaşık 300 YTL ile bu sorunu halletmektedirler. “Hortumu kesmek” dedikleri bu olsa gerek.
Ekonomik krizin patlak verdiği ve bütçeden aslan payının Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrılmadığı 2001 yılında bile 40 bin kadrolu öğretmen atanırken krizin olmadığı, bütçeden en büyük payın Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrıldığı 2007 yılında 20 bin kadrolu öğretmen atanmıştır? Bu ne yaman çelişkidir?
Artık gazetelerde, haber bültenlerinde “Müjde! 20 bin öğretmen atanıyor” gibi gülünç haber görmek, duygularımızla dalga geçilmesini istemiyoruz. Resmî verilere göre 200 bin işsiz öğretmenin olduğu bir ülkede 20 bin öğretmen atanmasının neresi müjdedir?
17250 kişiyle yarıştığımız alanımızda ilk 750’ye hatta ilk 500’e girmemiz bile yetmiyor. Lise branşları, son birkaç yıldır hor görülüyor. Her atama döneminde “Sınıf öğretmenliği, Türkçe, İngilizce, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi, Rehber öğretmenlik, Bilgisayar öğretmenliği” gibi belli başlı alanlara önem veriliyor. Lise branşlarından matematiğe 30, fizik branşına 15, kimyaya 30 gibi komik kadrolar ayrılıyor. Hatta bazı atama dönemlerinde lise branşlarından hiç alınmıyor. Son dört yıldır hep ilköğretim branşlarına atama yapılıyor.
Başta Başbakanımız olmak üzere hükümet yetkilileri “devleti iş kapısı olarak görmeyin” diyor. Bizler, Anadolu Öğretmen Lisesi ve Eğitim Fakültesi mezunları olarak öğretmenlik dışında ne gibi bir iş yapabiliriz? Özel dershaneler de piyasada 200 bin işsiz öğretmen olduğunu bildiği için aylık 300 YTL’ye sigortasız öğretmen çalıştırma yolunu seçiyor. Öğretmenlik dışında herhangi bir vasfımız olmadığı için çalışacak yer bulamıyoruz.
Üniversitedeki öğrencilik yıllarımızda aldığımız öğrenim kredisi borcunu da ödeyemediğimiz için haciz gelme korkusuyla yaşıyoruz.
—Lise branş öğretmenlerinin pek çoğu Anadolu Öğretmen Lisesi mezunudur ve ÖSS’de çok yüksek puanlar alarak bu bölümlere girmiş, ülkenin zeki kişileridir.
—Lise branş öğretmenlerinin hepsi “yüksek lisans derecesiyle” mezundur.
—KPSS’ye girenlere ait verilerine göre 102 bin lise branş öğretmeni işsizdir.
—Liseler dört yıla çıkmasına rağmen hâlâ bir iş bulamayan lise branş öğretmenleri “dışlanmışlık, ezilmişlik, değersizlik” gibi duyguları her daim hissetmekte ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. İstihdam politikaları böyle sürerse çok yakında “işsiz öğretmen intiharları”na sıkça rastlayacağız.
ÖSS’de binlerce öğrencinin sıfır aldığı, liselerde disiplinsizliğin kol gezdiği günümüzde, işinin ehli ve hepsi birer yüksek lisans mezunu olan lise branş öğretmenlerine daha fazla istihdam sağlanmasını ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atamalarında ayırdığı kadro sayılarının “siyasî kriterlere” göre değil, gerçek ihtiyaçlara göre olmasını istiyoruz.
Seçimden birkaç gün önce 200 binden fazla geçici işçiye kadro verilebilirken işsiz 200 bin öğretmen için, bu ülkenin aydın insanları için hiçbir şey yapılmamakta, üniversiteyi bitirmiş genç beyinler yalnızlığa, psikolojik bunalıma terk edilmektedir.
Kalkınmanın yanında “birazcık adalet” istiyoruz.
Tehlikenin farkında mısınız? Liselerimize ve branş öğretmenlerimize sahip çıkalım.