Gerek Türkiye gerek Suudi Arabistan dünyanın en zorlu coğrafyasında bulunuyoruz. Bir asırdır devam eden meseleleri çözmek bizim elimizde. Zaten kardeşliğin gereği de budur... Bölgenin kaderi birbiri ile bağlantıdır.

İşadamlarına havaalanlarında vizeleri kaldırdık.Ürdünde vizeleri kaldırdık. Lübnan ve Süriye ile vizeleri kaldırdık. Arabistan ile neden kaldırmayalım. Ortak çaba harcıyoruz. Bir kalemde 48 ayrı anlaşmaya imza attık. Ürdün, libya ve diğer ülkelerle geniş çaplı anlaşmalar yaptık.

Sadece pasaport damgası ile seyehat mümkün hale geldi.

Korku üzerine, sanal tehditler üzerine huzurlu bir gelecek inşası mümkün değildir. Nihayetinde kazanan biz olacağız. İnanıyoruz ki haklarımız olacak. Bizim politikamızda eksen kayması söz konusu değildir. Avrupa Birliği'ne üyeliği ne kadar önemsiyorsak, S. Arabistan ile işbirliğini önemsiyoruz. Kimse buna farklı bir tanım getirmesin. Bu kardeşlik üzerine kurulu bir dış politika anlayışımızdır.

Bugün Haiti gibi ülkelerin yaşadığı deprem sıkıntısını biz de görüyoruz anlıyoruz. İlk biz koştuk. Biz bir kişinin ölümünü bütün insanlığın ölümnü olarak gören bir medeniyetin çocuklarıyız... Çocukların, kadınların, savunmasız insanların, yaşlıların öldürülmesi içimize sığdırabileceğimiz olay değildir. Tabii ki sesimizi yükselteceğiz. Tabii ki hakkı hukuku adaleti savunacağız... Fosfor bomları ile çocuklar ölürken kimse sesimizin çıkmasına itiraz edemez.

Ülkem adına büyük bir memnuniyet içerisinde olduğumu belirtiyorum. Hepimizin yakından takip ettiği üzere dünya ekonomisi hassas bir dönemden geçiyor... Dünya ekonomisi ne kadar güçlü olursa bunların yansıması bu kadar etkili olur. Dünyada notu artan 14 ülke arasında yer alan Türkiye bugün krize daha çok dayanıklıdır...