Sezer, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile anayasa
değişikliği çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
DSP'nin, parti hukukçularından oluşturulan komisyonda kamuoyuna yansıyan
anayasa taslağını değerlendirdiğini ifade eden Sezer, "Komisyonumuz,
söz konusu anayasa taslağının rejimin değiştirilmesi zihniyetinin ve
bölücülüğün hukukileştirilmesi amacını taşıdığını tespit etti" dedi.

Sezer, 1982 Anayasası'nın bugüne değin 13 değişikliğe uğradığını ve 84
maddesinin değiştirildiğini, ilk içeriğinden çok ileride, daha
demokratik bir yapıda olduğunu belirterek, bu nedenlerle "DSP'nin
tümden yeni bir anayasa yapmayı gerektirir bir ihtiyaç, hele acil bir
ihtiyaç görmediğini" ifade etti.

Öte yandan temel hak ve özgürlükler alanında, öncelikle kadın-erkek
eşitliğini ve sosyal devlet ilkesini geliştirici çağdaş düzenlemelere
gereksinim olduğunu vurgulayan Sezer, "Ancak AKP'nin hazırlattığı
anayasa çalışması, bütün bu gereksinimleri karşılamak yerine,
Cumhuriyetimizin temel ilkelerini değiştiren, kendi dünya anlayışını
dayatmaya yönelik bir amaç taşımaktadır. Bu niteliği ile söz konusu
anayasa önerisi kabul edilemez niteliktedir" diye konuştu.

-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN YÖNTEMİ-
Anayasa değişikliği çalışmalarının yöntemini de eleştiren Sezer,
toplumsal sözleşme niteliği taşıyan anayasanın, tamamen demokratik
yöntemlerle geniş bir toplumsal ve siyasal uzlaşma süreci yoluyla
değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Sezer, böyle bir uzlaşma ortamının
ve modelinin sağlanmasında TBMM Başkanı'nın öncülük edebileceğini
bildirdi.

Sezer, DSP'nin yapılacak anayasa değişikliğinde, Atatürk ilkelerinin
korunması, devletin temel amaç ve görevlerinin ilk üç maddeye uygun
olarak belirlenmesi, din ve vicdan hürriyetinde ve eğitim-öğretim
hakkının kullanımında laiklik ilkesinin ödünsüz korunması, sendika kurma
hakkının herkese tanınması, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkının kamu
görevlilerine da tanınması konularında son derece duyarlı olduğunu
vurguladı.

Cumhuriyetin temel organlarının, yasama, yürütme ve yargı organları
olarak parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesini daha da
güçlendirerek yeniden düzenlenmesinin mutlak bir zorunluluk olduğunu da
belirten Sezer, DSP'nin bu yaklaşım ve anlayışla anayasanın daha
demokratik bir yapıya kavuşturulması çalışmalarına her türlü katkıyı
vermeye hazır olduğunu söyledi.

-21 EKİM REFERANDUMU-
21 Ekim'de referanduma sunulacak anayasa değişikliklerine ilişkin
değerlendirmelerde de bulunan Sezer, yapılması gerekenin,
"cumhurbaşkanının yürütme ve yargı organına yönelik yetkilerinin
alınarak veya daraltılarak, ilgili organlara verilmesi" olduğunu
savundu. Sezer, şöyle devam etti:
"Dünyada cumhurbaşkanını halkın seçtiği sistemler vardır. Ancak
parlamenter sistem içinde cumhurbaşkanını halka seçtiren bir sistem
parmakla sayılacak kadar azdır. AKP de bu garipliğin farkındadır. Bu
nedenle anayasa değişiklikleri kapsamında cumhurbaşkanının yetkilerini
sınırlamak ve belli işlemlerde sorumlu tutmak yönünde değişiklikler
önermektedir. Oysa bu noktada AKP çelişki içindedir. Yetkileri
sınırlanmış, adeta temsil düzeyine indirilmiş bir cumhurbaşkanını halka
seçtirmenin parlamenter sistemle de başkanlık sistemiyle de, yarı
başkanlık sistemiyle de uyar tarafı yoktur. Türkiye kendine has bir
garip siyasi sisteme doğru adeta sürüklenmektedir."
Sezer, anayasanın mevcut hükümleri uyarınca seçilen 11. cumhurbaşkanı
görevdeyken, 11. cumhurbaşkanının 40 gün içinde seçilmesine yönelik bir
düzenlemenin halk oyuna sunulmasının "siyasi karmaşa, kaos
yaratacağını" da ileri sürdü.

-"HALKIN EN İYİ KARARI VERECEĞİNE İNANIYORUM"-
Halkın, 21 Ekim referandumunda sağ duyusu ile en iyi kararı vereceğine
inandığını ifade eden Sezer, şunları kaydetti:
"AKP'nin tekelci, darbeci, güdümlü, dayatmacı yöntemi asla kabul
edilemez. Tüm olumlu yaklaşımlara, yapıcı katkılara rağmen AKP uzlaşmaya
yanaşmaz, 1982 anayasasının yapılışında olduğu gibi kendi güdümünde,
tekelci, patronajlı, tek seçicili bir anayasa darbesini dayatmaya
kalkışırsa, DSP aynı duyarlılığı paylaşan parti ve toplum kesimleri ile
en sert tepkiyi ve mücadeleyi vermeye kararlıdır."
Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde yaptığı bir
konuşmada "Türkiye artık bir darbeler ülkesi olarak anılmayacaktır"
dediğini ileri sürerek, "Doğru demiş. Ne başka darbeler ne de anayasa
yoluyla sistemi tümden değiştirecek sivil darbeler dönemi Türkiye'de
kalmıştır. AKP'yi bu alanda da uyarmak isterim" dedi.

Zeki Sezer, Başbakan Erdoğan'ın bir Amerikan gazetesinde yer alan
röportajında Atatürk ile ilgili kullandığı iddia edilen ifadeyle ilgili
olarak da, "Şimdi de 'demedim' diyor. İnşallah dememiştir" diye
konuştu.

Bir gazetecinin, hazırlanan anayasa taslağıyla bağlantılı olarak,
üniversitelerde kıyafet serbestliği konusunda DSP'nin tavrını sorması
üzerine Sezer, "Sömürünün her türlüsü kötüdür ama en kötüsü inanç
sömürüsüdür. İnanç sömürücüleri bizim kadınlarımızın, kızlarımızın
örtüsünden,kıyafetinden elini çekerse bu sorun anayasaya gerek
kalmaksızın çözülür" yanıtını verdi.