TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu sözcüsü Bedri İncetahtacı'nın oğlu Yahya İncetahtacı, babasının ölümüyle ilgili çarpıçı açıklamalarda bulundu: "Babam, 'Özel Harp Dairesi'nin niçin kurulduğunu, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin niçin yapıldığını ortaya koymamız lazım. Bu zihniyeti deşifre edemezsek, Kürt sorununu ciddi olarak analiz etmezsek Susurluk'ta tek bir adım bile atamayız' diyordu. Yani bu olayların birbirinden kopuk olmadığını, büyük bir oyunun parçaları olduğunu, dolayısıyla tablonun geneline bakılması gerektiğini söylüyordu."
Almanya'ya gitmek için Ankara'daki evinden yola çıkan Bedri İncetahtacı, 21 Kasım 1999 günü Esenboğa Havalimanı yolu üzerinde şüpheli bir şekilde arabasında ölü bulundu. Olayın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen kazayla ilgili sır perdesi aralanamadı. İncetahtacı'nın oğlu Yahya İncetahtacı, babasının ölümüyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kazanın normal olmadığına dikkat çekti, şüphelerinin bugün daha da arttığını anlattı, olayın sümenaltı edildiğini ileri sürdü.
Babasının Susurluk'ta otaya çıkan karanlık zihniyet ile mücadele ettiği için öldürüldüğünü savundu, "Birileri babamdan rahatsızdı. Bu zihniyeti deşifre ettiği için birileri tıpkı Uğur Mumcu olayında olduğu gibi bundan rahatsız oldu." diye konuştu. Babasının Susurluk'u şahıslar üzerinden çok bir zihniyet meselesi olarak ele aldığını kaydetti: "Bugün Susurluk'u Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı'yı konuşuruz, yarın başka olay ve isimleri konuşup onlar üzerinden olayları tahlil etmeye çalışırız. Bunun da en büyük talihsizlik olduğunu söylüyordu. Babam asıl şu soruların sorulmasını isterdi: Bu ülkede neden Susurluk gerçekleşmiştir? Bunun nedenleri nelerdir? Niçin birileri devletin mafya ile ya da derin ilişkiler içine girmesine ihtiyaç duymuştur?"
Yahya İncetahtacı, babasının o dönemde Türkiye'deki 'derin zihniyeti' çözdüğünü düşünüyor. Ancak yeterli irade ortaya konulamadığı için bunun tam olarak deşifre edilemediğini anlatıyor. O günlerde babasının tespitini şu sözlerle aktarıyor: "Babam, 'Özel Harp Dairesi'nin niçin kurulduğunu, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin niçin yapıldığını ortaya koymamız lazım. Bu zihniyeti deşifre edemezsek, Kürt sorununu ciddi olarak analiz etmezsek Susurluk'ta tek bir adım bile atamayız' diyordu. Yani bu olayların birbirinden kopuk olmadığını, büyük bir oyunun parçaları olduğunu, dolayısıyla tablonun geneline bakılması gerektiğini söylüyordu."
Yahya İncetahtacı'nın verdiği bilgilere göre, babası, Türkiye'deki mafya-siyaset ve ticaret üçgenindeki kirli ilişkilerin Susurluk ile aralandığını gördü. Babasının kaza ile değil suikast sonucu öldüğüne inandığını anlattı. Olayın aydınlatılmasının ülkedeki derin bağlantıların ortaya çıkartılması için önemli olduğunun altını çizdi: "Ancak bugün it kapanı ile öldürüldüğü söyleniyor. Savcının harekete geçmesini beklerdik. Bu kaza en azından bu ülkede inşallah hayırlı sonuçlar doğuracağına inandığımız Ergenekon davasının ek iddianamesine dahil edilebilirdi. Devletin bir gün bu olayın üzerine gideceğine inanıyoruz. Bu olay sadece bizi değil tüm Türkiye'yi sevindirecek. Çünkü ülkedeki karanlık bir bulut aydınlanmış olacak. 'Bu ülkede Ergenekon niçin var?' konusu konuşulmadan, bunun derinlikli tahlili yapılmadan bu işler bitmez. Alevi-Sünni, Kürt meselesi, başörtüsü gibi ülkenin temel sorunlarını Ergenekon zihniyetinin bir sonucu olarak görüyorum."
Yahya İncetahtacı, babası öldüğünde 17 yaşındaydı. Şu an üniversite son sınıfta okuyan İncetahtacı, o dönemde zor günler yaşadıklarını söylüyor. Babasının acısını hâlâ her an içinde taşıdığını anlatıyor: "İnançlı bir insanım. En büyük nimet şahadettir. Babam Türkiye'nin aydınlığa çıkması için uğraşırken görev başında vefat etti. Şehit olduğuna inanıyoruz ve onun için dua ediyoruz. Şehit olan bir insanın oğlu olmak ancak gurur ve onur veriyor insana." (STAR)