Şamil Tayyar/Star
Yorgan altına saklananları biliyoruz
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek aradı. TCK’daki değişikliklerle ilgili şahsına yönelttiğimiz eleştirilere yanıt verirken sitem etti.
Yeni TCK düzenlemesinin “hükümet kararı” olduğunu belirten Çiçek, sözcü sıfatıyla alınan kararı açıkladığını söyledi: “Bakanlar Kurulu’nda herkes fikrini söyler, karar alındıktan sonra artık o karar, hükümetin kararı olur, hükümet üyeleri de katılmasa bile artık sahiplenir. Sahiplenmiyorsa istifa eder gider.”
Çiçek, sözkonusu tasarının Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulu’na getirildiğini, kendisinin hiçbir dahli olmadığını söyleyip ekledi: “Ama Bakanlar Kurulu’nda kabul edildikten sonra sonuna kadar arkasında dururum. İkili oynamam.”
Şahsına yönelik eleştirilerin haksız olduğunu savunan Çiçek, şöyle devam etti: “Öyle yazılar yazıyorsunuz ki, beni derin adam yapıp çıktınız. Şunu herkes bilsin, görevde bulunduğum dönemlerde, sorumlu olduğum ilgililerin bilgisi, kararı dışında hiçbir adım atmadım, açıklama yapmadım. Siyasi terbiyem bunu gerektirir. Tek başına oyun oynamam.”
Çiçek, öyle dolmuş ki, Adalet Bakanlığı döneminde kendisinin de dinlendiği ve buna karşı korkak davrandığı yolunda bir yazarın kaleme aldığı köşe yazısına da gönderme yapmadan edemedi: “27 Nisan karşıtı bildirinin hazırlanmasında emeği olmuş ve okumuş birini korkaklıkla suçlamak için 9 defa düşünüp öyle yazmak gerekir. O gece kimlerin yorganı başına çekip ‘sabah ola hayrola’ diyerek sabahladığını biliyoruz.”
Sadullah Bey’i kim kandırdı?
Tasarının Sadullah Ergin yönetimindeki Adalet Bakanlığı tarafından hazırlandığı doğrudur. O nedenle Cemil Çiçek’in “günah keçisi” olarak gösterilmesi, yanlıştır. İtirazım, kararı açıklarken üslubunaydı. Demişti ki: “Cezalar az geliyor ki böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu.”
Bu ifadeyi hatırlattığımda Çiçek şöyle savundu kendini: “Tasarının gerekçesini söyledim. Çünkü tasarı, ceza artırımı dışında yeni hiçbir şey getirmiyor.”
Bakan Ergin’i aradım. Ankara dışındaydı. Telefonla görüştüm. Dönünce etraflıca konuşabileceğimizi söyledi, konu ortada kaldı.
Ancak, tasarıya ve gerekçesine baktığımızda, ceza artırma kararıyla niyet arasında ciddi çelişkiler görmek mümkündür. Bu düzenlemeye, hukuk dışı dinlemeleri önle
mek için ihtiyaç duyulmuş. Artırılan cezanın, caydırıcı olacağını düşünüyorlar.
Oysa, tartışma konusu olan hukuk dışı dinlemeler değil ki. O dinlemelerin hepsinde mahkeme kararları var. Eğer sorun, mahkemelerin kanun hükmünü suistimal ederek yanlış kararlar vermesi ise, ona göre çözüm üreteceksiniz.
Sözkonusu düzenleme, yayın yoluyla işlenen suçlarla ilgilidir. Sadece gazeteci cezalandırılmak istenmektedir. Basının sesinin kısılması, hukuk dışı dinlemelere çare değildir.
Maalesef bireyi değil devleti koruyan anlayışın burada yine hortlatıldığını görüyoruz. Açıkçası, temel hak ve özgürlüklere önem veren Ergin’i kimin kandırdığını merak ediyorum doğrusu.