ANKARA'nın Sincan İlçesi 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hakim Osman Kaçmaz, `görevini kötüye kullandığı ve soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği' iddiasıyla Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi'nde yargılanmaya başlandı. Savunmasını yapan Kaçmaz, yargılama konusu davanın `siyasi' olduğunu iddia ederek, "Benim de içinde bulunduğum hedef seçilen kişilere adeta cadı avı yaparcasına saldırılan bu süreç, dünya durdukça, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihinin en karanlık sayfası ve tarihimize vurulmuş kara bir leke olarak kalacaktır" dedi.

Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın görevlendirdiği 2 başmüfettiş tarafından yürütülen soruşturmada 7 suçlamada bulunularak, suç duyurusu üzerine Ankara Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve Ankara 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi2ne dava açmıştı. İlgili mahkeme heyeti, Hakim Osman Kaçmaz'ın birinci sınıf hakim olması nedeniyle dosyayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi'ne göndererek davayı başlattı.

Duruşmaya, sanık Osman Kaçmaz ve avukatı Baykal Doğan katılırken eski YARSAV Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sincan Adliyesi'nde görevi bazı hakimler ile Osman Kaçmaz'ın oğlu Kenan Kaçmaz da katıldı.

CADI AVI YAPARCASINA

Kaçmaz, sözlü savunmasında, yargılama konusu davanın `siyasi' olduğunu idda ederek, "Benim de içinde bulunduğum hedef seçilen kişilere adeta cadı avı yaparcasına saldırılan bu süreç, dünya durdukça, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihinin en karanlık sayfası ve tarihimize vurulmuş kara bir leke olarak kalacaktır" ifadelerine yer verdi.

Savunmasında, hakkında yapılan soruşturmanın başlangıcından bugüne değin, `her türlü hukuk dışı kısıtlama ve engellemelere' rağmen yapabildiği savunmalarını tekrar ettiğini belirten Kaçmaz, "Ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan aldığı yetkiyi kullanan, her şeye rağmen bağımsız ve tarafsızlığını koruyabilen yüce heyetinizin önünde sözlü savunma yapabilme olanağına sahip olduğum için kendisine bu hak tanınmayan meslektaşlarımı da düşündüğümde kendimi şanslı hissediyorum. Heyetinizce yargılanmaktan dolayı onur duyuyorum" dedi. Kaçmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cadı ilan ederek bizleri yakmak isteyen kişiler şunu unutmamalıdır; Biz gerikirse yanacağız, yanarken ateşimizin oluşturacağı aydınlık geride kalanların özgürlük ve bağımsızlık savaşına ışık tutacaktır. Kovuşturma süreci hariç olarak yargılama konusu dava neden bir siyasi davadır? Yaşanan süreç sonunda amaçlanan netice laik, hukuk devletini yoketmektir. Bu süreç içerisinde ve bu amaçla öncelikle devletimizin demokratik kurumları yok edilmek istenmiştir. Bu bağlamda devletin olanakları da kullanılarak yandaş medya oluşturulmuş, bu sayede her türlü kara propaganda olanakları kullanılarak halkın doğru haber alma ve basın özgürlüğüne büyük darbeler indirilmiştir. Bununla da yetinmeyerek şimdilerde bu özgürlükleri tamamen kaldırmaya yönelik açık tehditler dillendirilir olmuştur."

"Laik ve domokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal kurumları bir bir ele geçirilmiş, ele geçirilen bu kurumlar eliyle yargı makamlarının kararlarını hiçe sayar davranışlar sergilenmeleri sağlanmıştır" diyen Kaçmaz, şöyle devam etti:

"Barolar, odalar, sendikalar, vakıflar gibi demokrasinin vazgeçilmezi olan sivil baskı gruplarının yönetim kadrolarını ele geçirilmesi çabaları sergilenmiş, başarılı olunamayan Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı gibi sivil toplum örgütlerinin üzerine kamu gücü ile gidilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk milleti ile birlikte kuran Türk ordusunun kamuoyu nezdindeki değerini düşürmeye yönelik açık saldırılar yapılmış ve yapılmaktadır."

LAİK HUKUK DEVLETİ YOK EDİLİYOR

Demokrasinin temel kuruluşlarının teslim alınmak, olmazsa yok edilmek istendiğini öne süren Kaçmaz, "Bu projenin sahipleri şu hususu çok iyi biliyorlar ki, demokrasinin olmazsa olmazı, laik hukuk devleti, hukuk devletinin olmazsa olmazı demokrasidir. Bunu bildikleri içindir ki, demokratik kuruluşlara saldırarak asıl amaçları olan ve yok etmek istedikleri laik hukuk devletinin içini boşaltmak, savunmasız bırakarak yok edilir hale getirmektir" dedi.

Yüksek hakim, hakim ve Cumhuriyet başsavcıları ile savcıların haberleşme hürriyetleri ve özel hayatlarının gizliğinin hiçe sayılarak yasa dışı telefon dinleme, izleme, ortam dinlemesi gibi işlemlere tabi tutulduklarını savunan Kaçmaz, Eminağaoğlu'na yönelik soruşturmalar açıldığını, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in de tutuklandığını hatırlattı.

ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE SESLENİŞİNİ OKUYUN

Osman Kaçmaz, "Ülkenin birçok kurum ve kuruluşunu sinsi bir çaba ile ele geçiren, alfabenin bir harfiyle adlandırılan, neye hizmetle görevli olduğu belli olmayan bir cemaatin mensupları adeta yasa dışı örgüt yapı ve disiplini ile hareket ederek, adım adım ülkenin tüm kalelerini ele geçirmek istemektedirler. Muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kanda taşıyan herkesi, tüm dünya milletlerinin emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin önderi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe seslenişini yeniden okumaya çağırıyorum. Ancak hiç kimse ürkmesin, korkmasın, sinmesin, boyun eğmesin, ülkenin tüm kaleleri kuşatılmış ise de; henüz düşmemiştir, düşmeyecektir" diye konuştu.

KİMİN KİMİ YİYECEĞİNE SU KARAR VERİR

Kaçmaz, açıklamaya çalıştığı süreci planlayan, yöneten, icra eden kişilerede seslendiğini belirterek şunları söyledi:

"Başlarını iki ellerinin arasına alıp iyice düşünsünler; `Sular çekilince karıncalar balıkları, sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer, hiçkimse şimdiki gücüne güvenmesin, kimin kimi yiyeceğine su karar verir."

Yargıtay 4'ncü Ceza Dairesi Başkanı Osman Yaşar, İstanbul 13 ve 11'nci ağır ceza mahkemelerinden davaya ilişkin verilen dinleme kararlarının onaylı örneklerinin, Türk Hava Yolları'ndan sanık Osman Kaçmaz'a ait elektronik bilet görüntüsünün dava dosyasına geldiğini söyledi.

Başkan Yaşar, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Fatih Özdemir hakkındaki dinleme kararını Özdemir'e bildirdiği iddiasıyla `hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal' suçundan yargılanan Kaçmaz'a bu iddiaya ilişkin diyeceklerini sordu. Kaçmaz, olayın üzerinden zaman geçtiği için konuyu hatırlamadığını belirtti.

Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi Başkanı Osman Yaşar, Sincan Adliyesi'nde görevli zabıt katipleri Hasan Acar ile Suna Yeşil Öner'in ifadelerinin alınmasına, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Özdemir hakkında dinleme kararı olup olmadığının sorulmasına, Sincan 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen davaya ilişkin dinleme kararlarının örneklerinin istenmesine karar vererek, duruşmanın ertelendiğini açıkladı.

KUTU -

Süreci anlattı

SİNCAN 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca verilmiş takipsizlik kararlarına karşı itiraz merci olduğunu hatırlatan Osman Kaçmaz, mahkemede baktığı ve gündemde yer alan davalar ile hakkında açılan soruşturmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi:

"Sincan 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak yetkim dahilinde ve görevim olan yasa dışı dinleme ve gizli tanık beyanları ile köşeye sıkıştırılan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilmiş takipsizlik kararlarına karşı itiraz mercii olmam nediniyle vermiş olduğum, dokunulmazlığı Cumhurbaşkanı seçilidği için kalkan, evrakta sahtecilik ve siyasi partiler kanununa muhalefet suçlarından hakkında soruşturma yapılması için soruşturma dosyası TBMM Başkanlığı'nca Başbakanlığa, oradan da Adelet Bakanlığına sonudna soruşturma ile görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen soruşturma sonucu haklarında soruşturmayı yürütüp takipsizlik kararı verdikleri yüzbinlerce Türk vatandaşına yasal terim olan şüpheli dedikleri halde hakında belirtilen suçlardan soruşturma yürüttükleri Sayın Abdullah Gül'e şüpheli bile demekten çekinerek Anayasa da hüküm altına alınmamış, Anayasa Mahkemesi'nce AKP kapatma davasında sanık olarak yargılanmasına karar verilerek dokunulmazlığının bulunmadığı hüküm altına alındığı halde ulvi şekilde dokunulmazlık tanınarak ve bu gerekçe ile verilen takipsizlik kararına, onbinlerce kişinin kanı iline bulaşmış bölücü örgütün başına 'sayın', ülkemizin bölünmez bütünlüğü için şehit düşen bu vatanın genç fidinlarına 'kelle' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen takipsizlik kararlarına yönelik olarak bu kararların kaldırılması yönünde karar vermem nedeniyle intikam çığlıkları ile saldırılara muhatap oldum. Bu bağlamda hakkımda her hangi bir şikayet veya ihbar olmaksızın 05.09.2008 tarihli hangi hakim, hangi savcı için işlediği hangi suçtan dolayı verildiği belli olmayan yasaların amir hükümlerine aykırı olarak verilen AdaletBakanlığı'nın soruşturma izni ile ilahi güçlerden vahiy gelmişcesine görevlendirilen ve tetiklenen Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu soruşturmacı müfettişleri ile hakmıda soruşturmaya geçilmiş, her türlü yasa dışı yol ve yöntemlere başvurularak hatta suç işleyerek kurguladıkları soruşturma dosyasını yüce heyetinizin önüne taşımışlardır. ancak ne hikmetse paralel olarak yürütülen disiplin soruşturması dosyası Adalet Bakanlığınca elde tutulmaya devam edilmiş, bir kaç kez ihraç sebebi disiplin suçları işlediğim iddia edildiği halde görevim başında kalmamı sağlayacak şekilde HSYK'nın önüne götürülmemiştir."