MEHMET TEZKAN
Hak arama ve şikayet mercii kalmadı.. Vahim olan da bu!
Mersin polisini tebrik ediyorum..
İşsizliğe çözüm buldular, ekonomik krizi bir cop darbesiyle bitirdiler..
Eh, işsizlik sorunu kalmadı ya, copla mopla da olsa..
Bitirdiler ya!
Bir grup işçi işten çıkarmaları protesto etmek için kendi çaplarında bir gösteri yaptı.. Öyle çata pata filan da yok.. Topu topu altı kişi.. TV haberlerinde izlediğime göre 12 polis üzerlerine çullandı..
Göstericilerin sesi kesilince işsizlik sorunu da çözüldü!
Pazar günü birçok kentte gösteri vardı.. Belli ki daha da olacak..
Gösteriler, yürüyüşler, eylemler artacak..
Polis ne yapacak? Eyleme katılan herkesi eşek sudan gelene kadar dövecek mi?
Döverse işsizliğin kökü kazınacak mı?
1 Mayıs’ta ne yaptılarsa yine aynısını yapacaklar.. AKP’nin projesi belli; polis devleti, tarikat toplumu..
Bu yazıyı dün yazacaktım.. Sıcağı sıcağına.. Bekledim.. Hükümetten, İçişleri Bakanı’ndan tepki gelir diye.. İki kelam ederler diye..
Nerde..
Sahi İçişleri Bakanı’nı gören, sesini duyan var mı?
Anlarım, asayiş tüm yurtta berkemal olur, bakanın sesi çıkmaz.. Çeteler fink atıyor, en küçük bir tartışma cinayetle noktalanıyor..
Bakın daha terör eylemlerine girmedim.. PKK’yı ağzıma almadım..
İçişleri Bakanı nerede!
Örgütlenme işleriyle mi meşgul!
Örgütlenme dedik de..
AKP’lilere sorun bakın en başarılı bakan kim?
Yanıt belli.. Milli Eğitim Bakanı..
Ne yaptı?
En büyük kadrolaşmayı o yaptı.. Öğretmenleri hizaya soktu, bir zihniyeti kabul ettirdi, okullara yerleştirdi.. Parti için bundan büyük hizmet olur mu? Gizli bir baskı kurdu, laik kimliğin belini kırdı.. Öyle bir iklim yarattı ki; kimse gıkını çıkaramaz hale geldi..
Pazar günü Star’da Ruhat Mengi’nin programını izledim.. (Kalibresi yüksek bir program.. İki tarafa söz veriyor, soruyor, sorguluyor.)
Şu mahalle baskısı meselesi konuşulurken, veya laik kimliğe baskı var mı meselesi tartışılırken, Gülay Göktürk öyle bir yaklaşımda bulundu ki herhalde başka bir gezegende yaşıyor dedim..
Aslında söyledikleri doğru ama geçerli değil..
Dediği şu; baskı gören, dayatmayla karşı karşıya kalan polise başvursun.. Yetkili mercilerde hakkını arasın..
Diyelim ki bir öğretmen.. Taciz altında.. Onu tarikat veya cemaat kıskacı altına almaya çalışıyorlar.. Bunu yapanlar da öğretmen arkadaşları..
Kime başvuracak?
Derdini kime anlatacak!
Okul müdürüne mi?
İlçe milli eğitim müdürüne mi?
İl milli eğitim müdürüne mi?
Müsteşara mı?
Bakana mı?
Polise mi?
Kime?
O koltuklarda oturanlar da onlardan...
İşte bütün mesele bu.. Hak arama, şikâyet mercii kalmadı!