Baykal, Bursa'nın merkez Nilüfer Belediyesinin hizmet binasında düzenlediği basın toplantısında, Bursaspor-Diyarbakırspor maçında yaşanan olayları hatırlatılması üzerine, açılım tartışmalarının Türkiye'ye çok ciddi zarar vermekte olduğunu gördüklerini söyledi.
Bu tartışmaların Türkiye'de "bir etnik tahrik, etnik ayrıştırma ortamı yarattığını" ifade eden Baykal, "Başbakan'dan başlayıp, her gün 28 tane etnik kimliği sayıp, bunu çok temel bir olay haline dönüştürüp ve bu temelde bir siyaset yapmaya kalkışırsanız bir süre sonra böyle olaylarla maalesef karışlaşmak durumunda kalırsınız" diye konuştu.
Baykal, bunu şimdi değil başından beri söylediklerini belirterek, burada yanlış olanın Türkiye'nin siyasi atmosferini, siyasi kültürünü etnik kimlik temelinde gerginleştirmek olduğunu ifade etti.
"Bu konuda çok olumsuz bir noktaya gelindiğini" anlatan Baykal, "Bugün ilkokuldaki çocuklar birbirlerine annelerinin, babalarının etnik kimliğini sorar hale gelmişlerdir. Herkes kendisini, ailesini, hısım akrabasını sorgular hale gelmiştir. 'Gelin neydi, damat neydi?' herkes şimdi bunu araştırır noktadadır.
Çok yanlış. Bu demokrasiyle bağdaşan bir anlayış değil" dedi.
Baykal, bugün bir gazetede, Irak'ta avukatların kendi etnik kimliklerini de tabelalara yazdıklarına yönelik bir haber olduğuna değinerek, bu olayların artık ticarete, hayata yön verir hale geldiğini vurguladı.
-BURSASPOR-DİYARBAKIRSPOR MAÇI-
Bursaspor ve Diyarbakırspor maçı etrafında bir gerginlik yaratılmak istenmesinden kendisinin de büyük üzüntü duyduğunu belirten Baykal, Diyarbakırspor'un futbolcularıyla, yöneticileriyle, taraftarlarıyla ligde iddia sergileyen, maçları zevkle izlenen ve lige kalite, heyecan katan çok önemli, saygın bir spor kulübü olduğunu söyledi.
Baykal, sözlerine şöyle devam etti:
"Bursaspor'u söylemeye gerek yok, zaten öyledir. Aynı şekilde
futbolcularıyla, yöneticileriyle, antrenörüyle, taraftarlarıyla... Bursaspor da Türkiye'de güzide kulüplerimizin başındadır. En değerli kulüplerinden birisidir.
Her maçını herkes, bütün Türkiye heyecanla, ilgiyle izler. Şimdi futbol karşılaşmaları dolayısıyla yer yer gerginliklerin ortaya çıkması, ölçüsüz sözlerin söylenmesi, hakaretlerin yapılması, anlamsız, kırıcı suçlamaların yapılması hatta yer yer küfürlerin yapılması maalesef toplumsal yaşamımızın bir
gerçeği. Bunları abartmamak lazım, bunları kendi ölçüsünde tutmak lazım.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, ne Diyarbakırsporluların terörle bir
bağlantısı vardır. Diyarbakırspor futbolcularının, taraftarlarının, kulübün, yönetimin terörle bağlantısı olduğunu kabul etmek kimseye yakışmaz. Bu çok ağır bir ithamdır, ayıp bir değerlendirmedir. Bunu yapanların sorumsuz insanlar
olduğundan hiç kuşku duymuyorum. Aynı şekilde ne de Bursaspor gibi etnik kimlik konusunu aşmış, burada huzur ve barış ortamında her türlü etnik kesimin kardeşçe
yaşadığının en güzel örneğini dünyaya yıllardan beri sergileyen toplumdaki bir futbol takımının da ırkçılıkla suçlanması hiçbir şekilde kabul edilebilir değil.
Ne Diyarbakır teröristtir, ne Bursaspor ırkçıdır. Ama siyasi tartışmalarda zaman zaman gördüğümüz gerginliklerin futbol tartışmalarının da çok daha ölçüsüz bir nitelik kazandığı maalesef ortaya çıkıyor. Bunları üzüntüyle karşılıyoruz çok
önemsememek lazım. Türkiye'yi bir etnik gerilim ortamına sokmamak lazım. İşi gücü bırakıp etnik tartışmayı Türkiye'ye bir deli gömleği gibi giydirmemek lazım. Asıl
mesele budur."
Baykal, "(sorunumuz var, sorunumuz var) diye dünyayı ayağa kaldırıp, (bu sorunu biz çözemezsek birileri gelir bizim için çözüverir) demenin gerçekten çok düşündürücü bir değerlendirme olduğunu" söyledi.
-"KENDİ SORUNLARIMIZI KENDİMİZ BİLİYORUZ"-
Dünyada hangi ülkenin başka bir ülkenin sorununu çözdüğünü merak ettiğini ifade eden Baykal, şu görüşleri kaydetti:
"Bunu çok merak ediyorum. Hangi ülke bir başka ülkenin hangi sorununu gelip de çözüvermiştir onun adına onu çok merak ediyorum. Her ülke kendi sorununu kendisi çözer.
Bizim Türkiye'de deneyimimiz ortadadır. Biz devletimizin kuruluş
döneminden bugüne kadar bütün sorunlarımızı başkalarının gelip bizi çözmesini beklemeden hatta onları kızdırarak, rahatsız ve tedirgin ederek, karşımıza alarak çözdük. Bizim sorunlarımızın ne olduğunu başkalarına biz daha devlet kurulurken sormuş olsaydık ve onların bunları çözmesine destek vermiş olsaydık bugün burada olamazdık. Bugün eğer buradaysak; Türkiye bağımsız, güçlü, istikrarlı bir ülke
olarak bu coğrafyada kendisini ortaya koyabiliyorsa bu bizim sorunlarımızı bizim adımıza çözmek isteyenlere o zaman 'Hayır' dediğimiz için, karşı çıktığımız için... 'Biz Kendi sorunlarımızı kendimiz biliyoruz. Nasıl çözeceğimizi de kendimiz biliyoruz. Onu biz çözeceğiz' dediğimiz için bu noktadayız. Tarihimiz
boyuncu biz sorunlarımızın çözümünü başkalarından beklemedik, kendimiz çözdük.
Bundan sonra yapmamız gereken şey budur, elbette uluslararası dayanışma var, ilişki var ama bu sorununuzu çözmezseniz gelir birileri çözüverir anlayışı ile bir konu değildir."
-"TEŞHİS MİDİR, TEHDİT MİDİR?"
"Yani bizim sorunlarımız varmış. o sorunlarımızı biz çözemezsek birisi gelir bizim için çözmeye kalkarmış" diyen Baykal, şöyle devam etti:
"Bu bir teşhis midir, tehdit midir? Anlamak güç. Ben bu konunun
aydınlığa kavuşturulmasını bekliyorum. Yani 'sorunlarımızı çözmeksek gelir çözerler' sözünün ne anlama geldiğini daha kapsamlı daha ayrıntılı bir biçimde ifade etmelidirler. Bunu öğrenmeliyiz. Ne yatıyor bu sözün altında? Türkiye'nin
sorunu neymiş? Başkalarında olmayan bizde olan sorun neymiş? Hangi sıkıntımız varmış? Sıkıntı hangi düzeye çıkmış? Artık dünya kabul edemezmiş bu sorunu ve bizim adımıza çözmeye gelirmiş. Bunu anlatsınlar lütfen bunu öğrenelim. Ben böyle bir tablo görmüyorum.
Herkes kendi kafasındaki çözümü millete kabul ettirmek için öyle doğrudan dolaylı tehditlerle insanları ikna etmeye çalışmasın. Türkiye'de biz kardeşçe yaşıyoruz yaşamaya devam edeceğiz. Yapay ayrılık yaratma, etnik gerilim yaratma
çabaları çok yanlıştır. Ülkeye bir yarar getirmez herkes bundan uzak durmalıdır."
Baykal, "Sorunlarımızı çözmek için ortaya çıkmış ve bu sorunları
çözmezseniz başkaları gelir o sorunları çözüverir" diyenlere karşı, içinden "Gölge etme başka ihsan istemez, sen karıştırma biz gerisini hallederiz" sözünün geçtiğini ifade etti.
Deniz Baykal, bu sırada kasetini değiştirmeye çalışan Doğan Haber Ajansı kameramanına da "Doğan Haber Ajansı bunu kaçırmıştır" dedi.