Konferansta konuşan Kılıçdaroğlu, solun klasik bir hastalığı bulunduğunu belirterek, bu durumu 'Ben A dedim, sen B dedin hemen gideceğiz ayrı parti kuracağız'' şeklinde açıkladı.

Kılıçdaroğlu, bunun olmaması, solun 'çocukluk hastalığının' bir kenara koyulması gerektiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
'Biz kendi aramızda ayrışıyoruz, ayrışmayacağız. Yumruk gibi beraber olacağız. Bizim ayrışma lüksümüz yoktur. Beraber olmak zamanıdır. O zaman biz adam gibi adam, adam gibi iktidar olalım. Gücümüzü gösterelim. Bu ülke 7 düvele boyun eğmeden nasıl yönetilirmiş bir gösterelim bakalım. O nedenle ayrışmayacağız. Biz lüks içinde yaşayan bir toplum değiliz. Merkez sağda yıllar yılı CHP'ye oy vermeyen çok önemli bir kitle var. Onlar da bu ülkenin yurt sever insanlarıdır. Onları da kucaklamak durumundayız. Ülkenin bir tarafında yurt severler, namuslular ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyanlar, öbür tarafta ise kesesini dolduranlar var. Toplum artık bu paralelde ikiye bölünmüş. Ceplerini dolduranlardan, kul hakkı yiyenlerden hesap sormak toplumun bu tarafındaki dürüst ve namuslu insanların temel görevi olmak zorundadır.'

Kılıçdaroğlu, sağcısıyla, solcusuyla herkesin birleşmesi gerektiğini, Demokrat, Anavatan ya da başka partili çok saygın, dürüst, namuslu yurt sever insanlar bulunduğunu ifade ederek, 'Artık tek bir çatı var, o da Cumhuriyet Halk Partisi. Bu devleti kuran parti' dedi.

"Ulusal kurtuluş hareketi başltamak zorundayız"

Kemal Kılıçdaroğlu, ''Kürt Açılımı ' sürecine ilişkin görüşlerini ise şöyle dile getirdi:
'Şimdi düşünebiliyor musunuz terör örgütünün mensupları Türkiye'ye gelecek ve sözde silahlarını teslim edecekler. Hiç birisinde silah yok. Onlar geliyor, biz ne yapıyoruz? Vali, kaymakam, müsteşar, savcı, hakim heyeti, bin kişi karşılıyoruz. Demek ki bir şey eksiğimiz var bizim. Gelsinler Başbakan'da kendilerini kabul etsin. Başbakan, (bu açılımı hazmettire hazmettire kabul ettireceğiz) dedi. Birinci nokta bu. Hazmedemedik daha. Dedi ki Başbakan, daha millet hazmetmedi. Şimdilik yurt dışından gelmeyin. Hele şunu bir hazmetsin. Şu lokmayı bir yutsun, arkadan devamı gelecek. Sizlere söylüyorum, AKP hükümeti, bizim ulusal çıkarlarımızı savunan bir hükümet değildir. AKP hükümeti birilerinin taşeron hükümetidir. Açık ve net söylüyorum.'

Kılıçdaroğlu, konferansta kendisine yönetilen bir soru üzerine de, 'Şehit aileleri, toplu olarak bizim baş tacı etmemiz gereken ailelerdir. Eğer biz Ankara'da, İstanbul'da, Çanakkale'de rahat ve huzurluysak, bu şehitlerimizin yüzü suyu hürmetinedir. Onlar sınır kapılarında, dağlarda, ovalarda mücadele verdiler. Ülkelerinin çıkarlarını savundular'' dedi.

Terörün sonlandırılması için en hazırlıklı parti olduklarını savunan Kılıçdaroğlu, 'Bu konudaki ilk raporumuzu 1989 yılında verdik. Yazmışız, nasıl çözüleceğini söylemişiz. Daha sonra 1999 vermişiz. Daha sonra 2001'de yazmışız. Bizim bütün bu söylemlerin 1. maddesi var. Temel koşul nedir? 1. madde, terör örgütünün gelip, koşulsuz silahlarını teslim etmesidir, bitti... Bu yapılmadığı sürece davulla zurnayla karşılayacaksınız. Böyle bir olay olmaz arkadaşlar. Ne yaparsınız, toplumun vicdanını yaralarsınız, toplumda kapanmayacak yaralar açarsınız, ikili bir yapı yaratırsınız, insanları düşman yaparsınız' diye konuştu.