İKİ ŞİİR KİTABI VAR
Kimi zaman paraşütle atlarken, kimi zaman jet ski ve at üstünde, kimi zaman romantik bir şekilde deniz kıyısında deniz yıldızı toplarken objektiflere yakalanan Yazıcıoğlu’nun “Gül’ün Şavkı” ve “Dikeni Gül Eylemek” adlı şiir kitapları var. Şiir kitaplarının isimleri ve partisinin amblemi olan Gül, eşi Gülefer Hanım’ın isminden esinlenilmiş. “Hazinenin anahtarını sana verdim- Belki sen ulaşırsın biz ulaşamasak da” dizeleriyle seslenen Yazıcıoğlu, “Yeni bir mutlu insanlar ülkesi kurmak için çıktığımız kutlu yolda, yeni bir Türkiye doğduğunu gördüm. Turan hayaliyle ilk hülyalarımın süslendiğini hatırlıyorum. Acılarımın çokluğu kadar mutlu anlarımın da çokluğu var zihnimde” diye yazdı.
ÇATLI İÇİN TEHDİT
1954 doğumlu olan Yazıcıoğlu, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ni bitirdi. 1968'de cemiyetçilik çalışmalarına başlayan, Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katılan, üniversite eğitimi için 1972'de Ankara'ya geldikten sonra da, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başlayan Yazıcıoğlu, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulundu. Yazıcıoğlu, 1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği' nin de kurucu Genel Başkanı oldu.1978'de Balgat katliamı zanlılarından Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Abdullah Çatlı'nın yakalanması üzerine, emniyeti, “Bu size son ihtarım. Abdullah’ı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatacağız” diye tehdit etti. Çatlı’nın serbest bırakılmasına yardımcı oldu. Yazıcıoğlu, Çatlı’nın kardeşi Zeki Çatlı’yı 2007’de BBP saflarına kattı.
7.5 YI CEZAEVİNDE KALDI
1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulunan Yazıcıoğlu,
12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Yazıcıoğlu, bu davadan herhangi bir ceza almadı. Cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Yazıcıoğlu, 1987'de MÇP’ye girdi. Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu.
TÜRKEŞ’LE YOLLARI AYRILDI
20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde, RP Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve IDP oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı olan Yazıcıoğlu, Sivas'tan milletvekili seçildi. Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992'de, "içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı" gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşı ile beraber MÇP'den ayrıldı.
Yazıcıoğlu, 29 Ocak 1993'de, MÇP' den ayrılan arkadaşlarıyla beraber BBP’yi kurdu.
24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerinde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak yeniden parlamentoya giren Yazıcıoğlu, 28 Şubat 1996'da ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü. 8 Ekim 2000 tarihindeki 4., 20 Temmuz 2003 tarihli 5. ve 30 Nisan 2006 tarihli 6. Olağan ve 15 Nisan 2007 tarihli 2. Olağanüstü Büyük Kurultay’larda yeniden genel başkan seçilen Yazıcıoğlu, halen bu görevi sürdürmekte. Evli ve iki çocuk babası olan Yazıcıoğlu, 2007 seçimlerinde de Sivas’tan Bağımsız Milletvekili olarak TBMM’ye girdi.
Gülefer Hanım’la evli olan Yazıcıoğlu’nun kızı Firuze Bilkent Üniversitesi’de okuyor, 13 yaşındaki oğlu Furkan ise ortaokulda öğrenim görüyor.
KAZALARDAN SONRA “KASIT GÖRMÜYORUM” DEDİ
Yazıcıoğlu, geçtiğimiz yıllarda da üst üste kaza geçirdi. 3 kez trafik kazası geçiren ve kurtulan Yazıcıoğlu, bu kazalardan şüphelenip şüphelenmediğinin sorulması üzerine kasıt olduğunu düşünmediğini söylemişti.
Yazıcıoğlu son olarak 2008’de İstanbul’dan Ankara’ya dönerken, Bolu’da trafik kazası geçirmişti. Kendisi 3 kez eşi bir kez kaza geçiren ve ölümden dönen Yazıcıoğlu, kazalardan sonra kasıt olup olmadığının sorulması üzerine, “Kasıt olduğunu düşünmüyorum. Ama kötü bir kaza atlattık. Allah korudu” demişti.
Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, 2007’de Alperen Ocaklarının Sivas'ta düzenlediği bir etkinliğe katılmak üzere giderken Yozgat yakınlarında trafik kazası geçirdi. Aracı şarampole yuvarlandı. Yanında bir akrabası ve yakını Nilgün Yılmazer’in olduğu kazanın, Yozgat Çalatlı mevkine gelince minübüsün sıkıştırması sonucunda olduğu ortaya çıktı. Muhsin Yazıcoğlu'nun girişimi üzerine, eşinin aracını sıkıştıran otomobil Jandarma tarafından bulunup, gözaltına aldı.
Yazıcıoğlu’nun Jandarma tarafından aldırdığı şahıslar, kurtarılması için yardım istediği arkadaşlarının yeğenleri olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine arkadaşı, "Getireyim elini öpsün af dilesinler. Başkanım bunlar benim yeğenlerim" diye ısrar etti.
Yazıcıoğlu, şikayetçi olmayınca serbest kaldılar. Bu olaydan 8 gün sonra bu kez Muhsin Yazıcıoğlu, kendisi trafik kazası geçirdi. Ordu'dan Ankara'ya dönerken Samsun'da kırmızı ışıkta geçen bir minübüs aniden önlerine fırladı. Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu araç hurdaya çıkarken, çarptıkları minübüs ise park halindeki kamyonete çarparak durabildi.
SİVAS’TA 2 KEZ KAZA GEÇİRDİ
“Acılarımın çokluğu kadar mutlu anların da çokluğu var” diyerek 1980 darbesinin ardından cezaevinde, hücrede kalıp işkence gördüğü yıllara atıf yaparken, 2007 seçimleri sonrasında yeniden döndüğü Meclis’te Yazıcıoğlu, “En büyük hayallerimden birisi eskiden kavga yaptığımız, kanlı bıçaklı olduğumuz solcularla el ele o günlerin muhasebesini yapmak” diyordu..
Yazıcıoğlu, 25 Ağustos Cumartesi günü Sivas'ın Akıncılar İlçesi'nde bir parti faaliyetinden dönerken bir kaza daha geçirdi. Yazıcıoğlu, o kaza hakkında da, “Geceydi, ben görmedim. Şoförüm karartı görmüş. Ama inip baktık bir şey yoktu. Traktör olduğu kesin değil, kamyon da olabilir” dedi.
Yine Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına katılmak için BBP İstanbul İkinci İl Başkanı Cemal Eğin’le birlikte İstanbul’dan Ankara’ya dönerken Yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu araç, Bolu Tüneli’ne girişte önlerinde bulunan bir kamyonun direksiyonu sola kırmasıyla ani fren yaparak ciddi hasar gördü. Kazada ölen olmazken, Cemal Eğin’in burnu kırıldı ve aracı kullanılamaz hale geldi. Yazıcıoğlu, kazayı şöyle anlatmıştı:
“Bolu’da tünele girer girmez öndeki kamyon sinyal vermeden sollayınca bir anda önümüze kamyon çıktı. Frene basıldı ama mesafe yetersiz olunca kamyona çarptık. Camlar kırıldı birden, air baglar açıldı, sağ taraf çöktü, tavan delindi. Kasıt olduğunu düşünmüyorum.
Araba durur durmaz aradan indim, yoldaki dubaların yerini değiştirdim. Yoksa arkadan gelenlerle daha büyük kaza olacaktı. Dubaların yerini değiştirmemize rağmen arkadan gelenler dubalara çarptı. Allah’tan zincirleme kaza olmadı. Eğer koruma önde olsaydı o ağır yaralanabilirdi. Allah korudu da bir şey olmadı.”