Orgeneral Büyükanıt, son olarak Washington Institute adlı düşünce kuruluşunda basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmanın ardından bir basın toplantısı düzenledi. Büyükanıt, basın toplantısında, Amerikalı yetkililerle yaptığı temasları anlatırken, üzerinde durduğu konuları Irak, PKK terörü, Kerkük ve sözde Ermeni soykırımı tasarısı olarak özetledi.
TERÖRÜ DESTEKLEYENLE NE KONUŞACAĞIM
Orgeneral Büyükanıt, bir gazetecinin, ''Kuzey Iraklı Kürtlerle siyasi diyaloğa girilmesinin ne zararı olabilir? Türkiye'nin korkularının üstesinden gelmesi gerektiğini söylediniz'' yönündeki sorusu üzerine, Kuzey Iraklı Kürt grupların söylemlerine işaret etti. Büyükanıt,şöyle konuştu:''Ben askerim. Çok önemli bir görevim, terörle mücadele. PKK'yı siyasi olarak görenle benim asker olarak konuşmama imkan yok. Ama görüşen görüşür. PKK'yı terörist görmüyor. Şu anda iki grup da PKK'ya tam olarak destek veriyor. Şu anda PKK'nın en büyük destekçisi, kuzeydeki iki gruptur. Bunu çok iyi biliyoruz. Bu konularla ilgili olanlar da biliyor. Ben kimsenin iradesine ipotek koyacak değilim. Asker olarak konuşuyorum. Ama siyaseten kim görüşürse görüşür, ona bir şey diyemem. Ben PKK'ya destek verenle oturup ne konuşacağım? (PKK'ya destek vermeyin) mi diyeceğim. Veriyor. C-4'leri de patlayıcıları da bunlardan alıyor. Eğer hayır bunları yapmıyor derlerse ben bir şey diyemem.''
'SINIRIN IRAK TARAFI PKK'YA TESLİM'
Büyükanıt, ''asker olarak bizi ilgilendiren bir diğer konu da, hududumuzun güvenliğidir. Tüm makamlarla çok detaylı olarak görüşme imkanı buldum. Irak Türkiye hududunun arazi yapısına baktığınız zaman, bu hududun korunmasının son derece zor olduğunu, oralara giden basın mensupları da gözlemlemiştir. Çok yüksek, sarp bir arazi. Birçok sayıda kuvvetimizi oraya tahsis ettik, yine de korumakta sıkıntı çekiyoruz. Türk-Irak hududunun öteki tarafı bugün tamamen boş durumdadır. Irak'ta hiçbir güvenlik görevlisi hududun öteki tarafında sınırı korumakla görevlendirilmemiştir. Irak tarafı PKK'ya teslim edilmiştir. Birçok silahlı terörist hududun öteki tarafında. Bunu ABD yetkililerine çok açık olarak ifade ettim. Bunu kabul etmek mümkün değil.Bir hudut düşünün, o sert arazide onları korumaya çalışıyorsunuz, öteki tarafta hududu terörist örgüte teslim ediyorsunuz. Kim teslim ediyor? Onun takdirini sizlere bırakıyorum. Şu anda Türkiye hududunun en zayıf tarafı, bu hududun öteki tarafında koruyanın olmaması. Bu gerçeği, yalnız Irak yetkililerine değil, ABD yetkililerine de bu gezim sırasında çok açık ifade ettim. Korunmayan hudut bize zarar veriyorsa, PKK bundan yararlanıp ülkemdeki insanlara zarar veriyorsa, Türkiye'nin bir tedbir almasının gereklilik olduğunu da ifade etmemiz bir zorunluluk oluyor'' ifadelerini kullandı.
'BİZİ ZİYADESİYLE RAHATSIZ ETTİ'
O bölgenin, kuzeydeki iki grubun hakimiyetinde olduğuna işaret eden Büyükanıt, çeşitli çevrelerin, yurt içinde ve dışında ''kuzeydeki Kürt gruplarla konuşun'' dediğini anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü: ''Grup ve liderlerini en iyi tanıyan benim. Maalesef bu gruplar son zamanlarda Türkiye aleyhine, hasmane sayılabilecek ifadelerde bulunmaya başlamışlardır. Biliyorsunuz, TBMM bir süre önce bir gizli oturum yaparak, Irak meselesini görüştü. Kısa bir süre sonra, kuzey bölgesindeki yönetim, benzer bir oturumu kendi meclisinde yaptı ve sonra açıklama yaptılar. Bu açıklama bizi ziyadesiyle rahatsız etmiştir. Çünkü yapılan açıklamada, ki bu bir dedikodu olarak kulağımıza gelmemiştir, kesin bilgi olarak gelmiştir. PKK olayının bir terör olayı olmadığı, bir siyasi konu olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bu çok ciddi, dikkate alınması gerekli, üzerinde durulması gerekir bir söylemdir.'' Büyükanıt, şu anda dağlarda 1500 PKK'lının bulunduğunu ve 3500 PKK'lının da Irak'ta olduğunu belirtirken, ''bunların çoğu Kandil'de değil, hududumuza yakın. Bu olaya terör değil de siyasi dedikten sonra, buna yorum yapmak mümkün değil'' dedi. Büyükanıt, ''eskiden teröristler, katırları kullanırlardı, malzemeleri taşımak için. Kendileri yayan gezerlerdi. Şimdi arabalarla geziyorlar hududumuzun ötesinde. Bunlar dedikodu değil, görüntüleriyle birlikte elimizde. Böyle bir durumda, PKK olayını terörist olarak tanımlamıyor. ABD dahil birçok ülke PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor, bu coğrafyada sonsuza kadar beraber yaşayacağımız insanlar, onları bir terör örgütü olarak görmüyorlar. İş adamları gidip görüşüyor, ben buna bir şey diyemem. Ama asker olarak böyle bir olayı kabul etmemiz mümkün değildir'' şeklinde konuştu.
'ABD DAHA HASSAS'
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''PKK ile mücadele konusunda yaptığım temaslarda bir hususun geçmişe nazaran daha fazla ABD yetkililerinde hassasiyet doğurduğunu izlemiş bulunmaktayım. Bunu çok rahatlıkla ifade edebilirim. Tabii biz sözlerden çok eylemlere, sonuçlara bakıyoruz. Söylem bağlamında bu meselenin artık ciddi bir boyuta ulaştığı, daha iyi kavrandığı izlenimini edindim'' dedi. Orgeneral Büyükanıt, ABD'nin tutumundan tatmin olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine de, ''hemen değerlendirme yapıp cevap vermelerini beklemedim. Çok yeni bir yaklaşım. Onun hemen cevabını almak da mümkün değil. Cevabını verecektir'' diye konuştu. Amerikan tarafından Emekli Orgeneral Joseph Ralston ve Türk tarafından Emekli Orgeneral Edip Başer tarafından oluşturulan mekanizmanın kamuoyunda farklı algılamalara neden olduğu değerlendirmesinde bulunan Büyükanıt, ''şimdi kalkıp da bir mekanizmanın kurulmasıyla, terörle mücadelenin başkalarına havale edildiğini söylemek, eğer kasıtlı değilse cahilliktir'' ifadesini kullandı. Yaşar Büyükanıt, ''iki emekli general terörü bitirebilir mi? Terörle mücadele hiç kimseye bırakılamaz, Türk güvenlik kuvvetlerinin, polisiyle, askeriyle, korucusuyla bizim işimizdir. Terör tek boyutlu bir olay değildir. Terörün silahlı mücadele, ekonomik, sosyolojik, psikolojik boyutu vardır. TSK, terörün silahlı bölümüyle mücadeleyle yükümlüdür. Şimdi kalkıp da terörle mücadelenin başkalarına havale edildiği söylenemez. Bu mekanizma, terörle mücadeleye katkı vermek üzere kurulmuş bir mekanizmadır. Eğer faydası olabilecek en ufak bir mekanizma varsa destek vermemiz lazım. PKK terörünün etkisini azaltmaya yönelik gayretler sarfettik bazı alanlarda. Bazı işaretlerini görmeye başladığınızı tahmin ediyorum. Bizim arzumuz, bu etkilerin çok daha ileri boyutlara taşınmasıdır'' dedi.
'PERDE AÇILMAK ÜZERE'
Büyükanıt, ''eğer bir terör örgütü, yurt dışından destek almazsa, yaşama şansı yoktur. Dünyadaki bütün terör örgütleri için bu bir gerçektir. PKK terör örgütünün bunca senedir var olması, maalesef bunca senedir dış desteği almasından kaynaklanıyor. Yalnız maddi değil, siyasi, ekonomik destek de olmuştur. Biz bunu söylediğimiz zaman, bize kızanlar oluyor ama kimse de (hayır biz desteklemedik) de diyemiyor, çünkü biliniyor'' ifadelerini kullandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bütün olarak PKK terörüyle mücadele, Türkiye'nin tüm kurumlarıyla mücadelesidir, yalnız asker değil. Terörü besleyen birçok parametreler var. Yalnız silahlı unsurlar değil. Onların dağda kalmasını sağlayan, politik motivasyon sağlayanlar var. Bu görüşlerimizi, görüştüğümüz tüm yetkililere anlattık ve kararlılığımızın ne kadar ciddi olduğunu da vurguladık. Bunu neden söylüyorum? Bu konu belki de ilk defa Türkiye'nin gündemine gelecek. Bugün, terörle mücadele bağlamında çok büyük bir oyun başlamak üzeredir. Yapacakları tek şey perdeyi açmak. Perde açılmak üzere.''
'OYUN ŞUDUR'
Büyükanıt, ''Oyun şu. Bütün emareleri ortada. Ne bunun ismini ne de ülke ismini vermek istiyorum. Bugün PKK'nın bir terör örgütü olduğunu dünyada birçok ülke kabul etmiştir, ABD, AB, NATO dahil. Ancak son aylarda arka arkaya konferanslar düzenleniyor, Kürt konferansları. Sonuç bildirilerine dikkatli olarak baktığınız zaman, perdeyi açacak aktörlerin kimler olduğunu da çok iyi anlarsınız. Oyun şudur. Birçok ülkenin terörist olarak kabul ettiği PKK'yı başka bir kimliğe dönüştürmek mümkün müdür? Soru budur. Bazı çevrelerin gördüğü (evet mümkündür). Hangi kimliğe dönüştürelim? İnsan hakları ve azınlıklara indirelim. Çok uluslu hale getirelim, siyasi platforma taşıyalım. Yalnız iç siyasetle alakası yok, uluslararası siyaset de var'' dedi.
PKK'nın ateşkes ilan etme yolunu geçmişte defalarca denediğini hatırlatan Büyükanıt, ''sonra ne oldu?'' diye sordu. Büyükanıt, yapılmaya çalışılan şeyin, terörü, ''insan hakları ve azınlıklar bazına getirip, mümkünse çok uluslu hale de sokarak Türkiye'nin önüne koymak'' olduğunu kaydetti.
Orgeneral Büyükanıt, ''Bu, şu anda geldiğimiz noktada, PKK ile mücadele bağlamında en önemli husustur. Bu konuda Türk milletinin uyanık olması gerek. O sözde ateşkes ilanından sonra bir yetkili (bu ateşkes çok güzel bir gelişmedir) dedi. Dağlardaki teröristleri görmeden söyleniyor. (Biz buna dayanarak PKK'nın terörist kimliğini kaldırabiliriz) diyor. Bunu söyleyenin yeri, zamanı, yetkisi de bellidir. PKK'yı terörist olmaktan çıkaralım diyerek, insan hakları ve azınlıklar bağlamında bu olayı gündeme getirdiler'' diye konuştu.
''SEMBOLİK OPERASYON OLMAZ''
Büyükanıt, bir gazetecinin, kuzey Irak'a sınırlı bir operasyon yapılması ihtimaline ilişkin sorusunu şöyle yanıtladı:
''Sembolik, jenerik operasyon yapılmaz. Operasyonun hedefi vardır. Hangi hedefi taşıyor, neye ihtiyacınız vardır, ona göre yapılır. Sınırlı, göstermelik operasyonlar olmaz. Operasyon bir ihtiyaçtan kaynaklanır. 500 kişi de kullanırsınız, 50 bin kişi de kullanırsınız.
Görüşmelerimizde gündeme geldi. Terör örgütü sürekli sözde ateşkes ilan ettiğinden beri Türkiye'yi tehdit etmektedir. (Bahara kadar isteklerimiz yerine gelmezse başlarız) diye.
Nedir bunlar? Genel af ilan edin, anayasanızı değiştirin, Kürt kimliğini tanıyın, genel eğitimde Kürtçe'yi resmi dil olarak kabul edin, terör örgütünün lider kadrosunda bulunanlara Avrupa'da siyasi mülteci hakları tanınsın diye istekleri var. Değil kabul edilmesi, düşünülmesi gündeme gelmeyecek istekler vardır.''
Yaşar Büyükanıt, bir operasyona ihtiyaç duyulduğunda bunun ön hazırlığı bulunduğuna, yasal prosedürün izlendiğine, TBMM ve Bakanlar Kurulu'ndan onay gerektiğine dikkati çekti ve ''Bu konuya daha fazla da girmek istemiyorum'' ifadesini kullandı.
KERKÜK'ÜN ÖNEMİ
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kerkük'te ortaya çıkacak etnik ve mezhepsel çatışmanın Irak'ın üniter yapısını tamamen kaldıracağını belirtirken, ''Parçalanmış bir Irak, güvenlik bağlamında Türkiye'nin çıkarlarına uygun değildir. Biz Kerkük'le ondan ilgileniyoruz'' dedi.
Orgeneral Büyükanıt, Kerkük konusunun Türkiye'de çok yanlış olarak tartışılmakta olduğunu belirterek, ''Kerkük'ün elbette Türkiye Cumhuriyeti'nin bir şehri olmadığını biliyoruz. Tarihsel bağlarımız vardır. Ancak Kerkük küçük Irak'tır. Irak'ta ne sorun varsa Kerkük'te de o var. Türkmen, Arap, Kürt var, Hristiyan kökenlisi var. Biz güvenlik bağlamında asker olarak neden etkileniyoruz? Son zamanlarda basına sıkça yansıdığı gibi gerçekçi olarak, Kerkük'te demografik yapı tümüyle değiştirilmiştir'' diye konuştu.
Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İkinci Körfez harekatının başlamasından hemen sonra Kerkük'te bir şey yapılmıştır. Kerkük'ün tapu kayıtlarının bütünü imha edilmiştir. Kimlerin imha ettiğini sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Bir savaş çıkıyor Irak'ta ve bazı gruplar Kerkük'ün tapu kayıtlarını imha ediyorlar. Neden? Tarihi silmek için. Halbuki o belgelerin büyük çoğunluğu Osmanlı arşivlerinde vardır. Tarihte hiçbir zaman Kerkük'ün bir Kürt şehri olmadığını görüyorsunuz arşivlerde. Bugün Kerkük'ün Kürt şehri olduğunu gösteren tek bir belge sunulmamıştır.''
Kerkük'te 2007 sonuna doğru bir referandum yapılmasının planlandığına işaret eden Büyükanıt, şunları kaydetti: ''Değiştirilen bir yapı, birbiriyle hasmane duruma düşen Sünni Araplar, Türkmenler, Kürtler. Referandum sonunda ne çıkacağı belli ve göz yumulmuştur. Aynı Bağdat bölgesinde olduğu gibi bir etnik ve mezhepsel çatışmanın ortaya çıkması kesindir. Bizi ilgilendiren budur.
Bu neye sebebiyet verir? Irak'ın zaten olmayan istikrarını daha kötüye götürmeye ve Irak'ın üniter yapısını tamamen kaldırmaya götürür. Parçalanmış bir Irak güvenlik bağlamında Türkiye'nin çıkarlarına uygun değildir. Biz Kerkük'le ondan ilgileniyoruz. Orada istikrarsızlık Irak'ın bütününe süratle sirayet edecektir. Üniter yapısını tehlikeye sokacaktır. Bu da, hududu korunmayan, istikrarı olmayan, insanların birbirini boğazladığı bir ülke haline getirecektir Irak'ı. Biz Kerkük'le bundan dolayı ilgileniyoruz.''
Büyükanıt, bu görüşleri ABD'li yetkililere ifade ettiğini ve ABD makamlarının da birçok görüşü paylaştığını söyledi.
ABD'DEKİ GÖRÜŞMELERİ
ABD gezisinde yaptığı tüm konuşmaları, diğer tarafa saygısından dolayı açıklayamayacağını ancak Türk kamuoyunu basın aracılığıyla mümkün olduğunda bilgilendirmek istediğini belirten Büyükanıt, gördüğü kadarıyla kamuoyunun, ziyaretini büyük bir ilgiyle izlediğini ifade etti.
Amerikalı yetkililerle görüşmelerinin Irak, PKK ve sözde Ermeni soykırımı iddiaları etrafında daha çok konuşulduğunu ve bunun dışında askeri konularda, teknik görüşmeler yaptığını belirten Büyükanıt, Irak konusunda, görüştüğü tüm makamlarla derinliğine konuştuğunu kaydetti.
Büyükanıt, ''Esasen Irak'la ilgili devletin tüm kademelerinde görüşler belli bir noktada odaklanmış bulunmaktadır. Burada yaptığım görüşmelerde de güvenlik boyutunda şu hususları vurgulamaya çalıştım. Biz, tüm devlet kademeleri, Irak'ın üniter yapısının korunması görüşündeyiz. Ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki Irak'ın üniter yapısı çok büyük ölçüde şekil değiştirmiştir. Gerek mezhep, gerek etnik bölünmüşlükler, Irak'ın üniter yapısında çok ciddi sıkıntılara yol açmış bulunmaktadır. Onlarca, yüzlerce, ellilerce insan şu anda Irak'ta çatışmalardan dolayı canını kaybetmektedir. İnsan olarak bu acıları kabul etmemiz mümkün değildir.
Bir ülkenin bu duruma gelmesi, etnik ve mezhepsel çatışmaların ülkeleri nereye götüreceğinin çok canlı bir örneğidir. Bundan da ders almamız gerektiğini düşünüyorum, bir asker olarak'' diye konuştu.
İRAN
Büyükanıt, İran konusunu da, ABD Genelkurmay Başkanlığındaki temaslarında ele aldığını ve görüşlerini sunduğunu söyledi. Özellikle nükleer silahlar konusuna değindiklerini belirten Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti: ''Türkiye, hükümet politikası olan, uluslararası kurumları, başka BM kararlarını takip eder. Bölgemizde bir sürü ülkenin ve iyi de kontrol edilemeyen bir sürü ülkenin nükleer silah sahibi olmasını tabii ki tasvip etmiyoruz. Bu yalnız Türkiye için değil, bölgesel bir tehdit, bu vurgulandı. Bu konunun barışçı yollarla çözülmesinin gerekli olduğunu Türkiye Cumhuriyeti beyan etmiştir. Bu konudaki görüşler de yine hükümet tarafından İranlı yetkililere iletilmiştir. Pentagon'da bunlar tekrar edildi'' dedi.
ERMENİ TASARISI
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD yönetiminin tamamının, Amerikan kongresine sunulan sözde Ermeni soykırımı tasarısından rahatsızlık duyduğunu ve yönetimde görüştüğü asker, sivil herkesin bu tasarıya karşı olduğunu söyledi.
Orgeneral Büyükanıt, soykırım tasarısının ABD'de üç bacaklı dinamiği olduğunu belirterek, bunları ''ABD yönetimi, Amerikan kongresi ve ABD kamuoyundaki etkin çevre ve kişiler'' olarak sıraladı. Büyükanıt, ''Bu tasarı, bu üçgen içinde tartışılıyor. Ben buradaki temaslarımda öncelikle yönetimin yetkilileriyle görüştüm. Edindiğim izlenimi çok açık ifade ediyorum. Yönetimde görüştüğüm herkes bu tasarıya karşı, sivili ve askeri. Bu karşı olma olayı, bir söylemden öte bir davranış biçimine de dönüşmüş durumda. Yönetimin tamamı, bundan rahatsız durumda'' dedi.
Amerikan kongresiyle ilgili, bir asker olarak yorum yapmasının doğru olmayacağını belirten Büyükanıt, etkin kişi ve çevrelere gelince, onların da tasarıdan çok rahatsız oldukları izlenimini çok net olarak algıladığını söyledi. Büyükanıt, ''Görüştüğüm bazı kişilerin sözlerini sizlere aktarma şansına sahip değilim. O kişilerin şahsında doğru değil. Etkili olabilecek kişiler de tasarıyı destekleme taraftarı değil'' ifadesini kullandı.
Nisan ayında Ermeni tasarısının ABD kongresinde sıkıntı yaratması, PKK'nın ilkbaharda saldırılarını başlatması ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı zamana gelmesiyle ilgili bir soru üzerine Büyükanıt, ''PKK'nın bahar aylarında eyleme geçeceğini ifade ettiğini söyledim, Nisan demedim. (Türkiye Cumhuriyeti gerekli adımları atmazsa, bahar aylarında tekrar eylemlere başlayabiliriz) diyorlar. Bunu, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle falan, beni ilişkilendirmeyin. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle PKK'nın eyleme geçme zamanını değerlendirmek aklımdan geçmedi'' dedi.
ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney ile görüşmede, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve TSK'nın müdahil olmasıyla ilgili bir soru üzerine Büyükanıt gülerek, ''sakın ha, bunu yapmayın'' dedi. Büyükanıt, ''geçen sene ABD'ye geldiğimde de aynı şey oldu. İcazet alma meselesi. Türk toplumuyla yaptığım konuşmada açıkladım. Lütfen kendimize hakaret etmeyelim. Türkiye güçlü bir devlet, egemen bir devlet, Atatürk'ün kurduğu bir devlet. Başkaları mı idare edecek?'' diye konuştu. Bu tip çıkarımlar yapmanın, ABD yetkililerine de hakaret anlamına geleceğini söyleyen Büyükanıt, ''Bir devletin yetkilisi böyle bir şey diyebilir mi? Böyle bir şey olamaz, gündeme gelemez. Ama şu var. Türkiye'de her türlü dedikodu yürüyor. Bunlara aldırmamamız lazım. Aldırırsak, her gün birbirimizin boğazını sıkmamız lazım'' dedi.
Cheney ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley ile Beyaz Saray'daki görüşmelerinden ''çok memnun ayrıldığını'' belirten Büyükanıt, ''meseleleri çok detaylı bildiklerini gördüm. Türkiye'ye karşı da gerçekten çok duyarlı davrandıklarını gördüm. Duyarlı olmak başka, ona göre davranmak başka. Ancak ben, Beyaz Saray'daki görüşmelerden memnun ayrıldığımızı çok açıkça ifade ediyorum'' şeklinde konuştu.
''DİNAMİK GÜÇLER''
Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde yaptığı konuşmada ''dinamik güçler'' sözüyle neyi kastettiği sorulan Büyükanıt, ''Eskiden zinde vardı, dinamik oldu. Dinamik, hareketli, o işe görevli. Onları kastettim. Yani derin devleti falan kastetmedim. Bakın bu memleketin askeri de polisi de dinamik güçtür. Bu devletin ayakta durmasını sağlayan devlet memuru da, üniversite öğrencisi de dinamik güçtür. Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmaya çalışan herkes dinamik güçtür'' ifadelerini kullandı.
''ASKERİ İLİŞKİLER RAYINDA''
Büyükanıt, ABD ile askeri ilişkiler için ''en ufak bir sıkıntı yoktur. Rayında gitmektedir'' dedi. Ermeni tasarısına işaret eden Büyükanıt, şunları kaydetti: ''Gelişmelerden en az bizim kadar onlar da rahatsız. Biz, bir ülkenin yasama organına karşı, (sakın bunu kabul etmeyin) diyecek değiliz. Neden ilgileniyoruz? Genelde Türk-Amerikan ilişkileri, özelde askeri ilişkilerimiz. 50 seneyi aşkın süredir bu ilişkileri sürdürmekteyiz. Birbirimizi iyi anlayan insanlarız. Hiçbirimiz, bu ilişkilerin rencide olmasını ve hasar görmesini arzu etmemekte. Ama bu ne TSK ne de ABD silahlı kuvvetlerinin elinde. İsteğimiz, olabilen ve olmuş bazı sıkıntıları aşarak bu ilişkileri daha iyi seviyeye getirmektir.''
''PETRAEUS (ÇUVALCI PAŞA) DEĞİL''
Büyükanıt, ''Şimdi Türk basınında Süleymaniye olaylarıyla ilgili yaygın bir şey var. (Irak'taki ABD ve koalisyon kuvvetlerinin yeni komutanı David) Petraeus, (çuvalcı paşa'ya) çıkmış. Bu kişi çok üzülüyor, rahatsız oluyor. Haksız yere hücuma uğruyor. O çuval geçirme olayıyla General Petraeus'un hiçbir ilgisi yoktur. Bunu bir vefa borcu olarak söylüyorum. Yardımcı olun. O olduğu zaman, Petraeus Musul'da komutandı. Musul, onun zamanında çok istikrarlı bir çizgi çizdi. Baskın yapanlar, Kerkük'teki birliğin askerleriydi. Kerkük'teki komutan kimdi derseniz, ben onu da size söylemem. Deklare etmem. Ama Petraeus değildi. Lütfen bu kişiye artık (çuvalcı paşa) demeyin'' diye konuştu.
SAVUNMA SANAYİİ
Ermeni tasarısının geçmesi durumunda ABD ile savunma sanayii işbirliğinin nasıl etkileneceği yönündeki bir soru üzerine Büyükanıt, şu yanıtı verdi:
''ABD'nin kendi kuralları var. TSK'nın ihtiyaçları var, onları karşılamayı öngören kanunlar var. Burada bir sıkıntı var. ABD kurallarına göre önce bir silah ya da malzeme sistemini almaya karar vereceksiniz, sözleşme imzalayacaksınız, ondan sonra onay için ABD kongresine gidecek. Bir sözleşme ne demek? Senelerce sürüyor. Uğraşıyorsunuz, sözleşme imzalıyorsunuz. Sonra o kongreye gidiyor reddoluyor. Başa dönüyorsunuz. Bunu yaptığımız görüşmelerde ilgililere de aktardık. Türkiye'nin savunma sanayii konusunda firmalarla bir sıkıntısı yok. ABD'nin kurallarıyla ilgili sıkıntısı var.''
Saldırı helikopterlerinde Türkiye'nin bu yüzden on sene kaybettiğini söyleyen Büyükanıt, projelerin geciktiğini ve bu gecikmenin, TSK'nın yeniden yapılanmasıyla ilgili planlarını aksattığını vurguladı. Bunların modernizasyonla çok yakından ilişkili olduğunu belirten Büyükanıt, ''modernizasyon geciktikçe, Kara Kuvvetleri'ni ufaltmak gibi, yapacaklarımızı yapamıyoruz'' ifadelerini kullandı.
KIBRIS VE AFGANİSTAN
Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'in güvenliği bakımından önemini soran bir gazeteciye karşılık Büyükanıt, geçmişte kendisine bir gazetecinin, Kıbrıs'ın artık stratejik önemi kalmadığını, silah menzillerinin uzadığını söylediğini aktardı ve ''Olayı silahla düşününce yanlış. Kıbrıs Doğu Akdeniz'in çok önemli bir parçasıdır. Hangi sorun çıktı? Kıbrıs Rum yönetimi, Lübnan'la anlaşarak petrol arama izni arıyor. Olayı sadece bir kara parçası, silah asker olarak görmemeli'' dedi.
Bu meselelere sadece askeri açıdan değil ekonomik açıdan da bakmak gerektiğini belirten Büyükanıt, ''Doğu Akdeniz'in ortasına kadar uzanan ekonomik sahası var, petrolü var, başka şeyler var'' diye konuştu.
Afganistan'a Türkiye'nin katkılarına ilişkin bir soruya karşılık da Büyükanıt, yanında oturan Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu'yu işaret ederek, Zorlu'nun Afganistan'daki uluslararası gücün komutasını yürütmüş olduğunu hatırlattı. Bölgesel imar timlerine işaret eden ve Türkiye'nin Kabil'deki havaalanını çalıştırdığını hatırlatan Büyükanıt, Kosova'da da güney bölgesi tugay komutanlığının Almanlar'dan devralınacağını söyledi.
Orgeneral Büyükanıt sözlerini şöyle tamamladı: ''Ben temasta olduğum kişilere, gerek barışı koruma, barışa katkı yapma adına yaptıklarımızı söylediğimde şaşırıyorlar. Büyük bölümü bilinmiyor. Türkiye şu anda Afganistan'da Atatürk'ün diktiği ağacın meyvalarını yiyor. Bazı ülkeler kendilerini güvende hissetmediğinde kollarına Türk bayrağı takıyor. Hatta biz bundan endişe ediyoruz. Kötü bir şey yaparlarsa bizden bilinecek diye.''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, bugün ilerleyen saatlerde New York'a geçecek.