Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin değişeceği, dış ve iç tehditlerin yeniden tanımlandığı, cemaatlerin iç düşman olarak kodlanmayacağına dair haberleri nasıl değerlendirdiniz?
2005'e kadar milli güvenlik tasarısını genelkurmay hazırlardı. Şimdi Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı biraz müdahil oluyorlar. Bu bakanlıkların daha da fazla işin içine girmesi, daha çok sorumluluk alması lazım. Fakat bu değişiklikler sizin bu söylediklerinizden ibaret değildir. Belge, baştan sona değişiyordur. Bu arada bunları söylemek istemişlerdir veya bir gazeteci okuyunca bunları yazmıştır. Metni görmeden, ne kadar değişiklik olduğu konusunda bir fikir beyan etmek doğru olmayabilir.
Devletin cemaatlerle barışıp barışmadığı konusunda emin değilsiniz ?
Ama onun nasıl ifade edildiğini görmek lazım... Evet, güzel olur barışması. İç barışın güçlendirilmesi konusunda olumludur. Ama gerçekten ne yazıyor orada bilmiyorum. Açıkçası ben o habere güvenmiyorum. Yani haber doğrudur ama eksiktir. Yeni bir belge yazılırken devlet organizasyonu bütünüyle gözden geçirilmiştir. Ona göre önümüzdeki 3-5 sene neleri yapabiliriz, neleri yapamayız ? Onlar yazılıyordur. Yani böyle bir tek cümleden ibaret değildir. İki cümleden ibaret değil o. Koca bir kitaptır.
Bu belgede neyi görürseniz tatmin olursunuz?
Şunu görmeyi isterim doğrusunu isterseniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin geldiği 2010'lu yıllarda, yeni bir organizasyonun öngörülmesi ve bunun şartlarının yazılması doğru olur. Bakanlar Kurulu'nun teşkilinden, yerel yönetimlere kadar bütün devlet şemasının müzakere edilmesi ve yazılması lazım. Çünkü devleti bugünkü organizasyonuyla mesela 2013 yılına taşımak çok zordur. Bunun için de tabii değişik kesimler ve gruplarla arasındaki itilafların çözülmesi vardır. Devlet yapısının değiştirilmesi, bugünkü Türkiye'nin ihtiyacı.
Devlet yapısının değiştirilmesinden kastınız nedir?
Bir kere anayasanın yeniden yapılması lazım. Yeni devlet organizasyonunun, devlet memuriyetinin, kurumlarının birbirleriyle ilişkilerinin yeniden düşünülmesi ve yazılması lazım.
Şimdi anayasa mahkemesinde olan değişiklik paketi iptal edilmese bile bu yapı değişikliğine yetmez yani
Tabii çok önemli maddeler var o paketin içinde. Fakat o önemli maddelerden daha çok önemli olanlar var. Mesela vatandaşlık tarifi var. Dinin devlet idaresinde kullanılması meselesi var. 24. Maddenin yeniden ele alınıp yazılması lazım. Merkezi ve yerel yönetimlerin yeniden bir tanımı gerekir. 126. Ve 127. Maddeler. Eğitim meselesi var. Çok önemli. Onun ele alınması lazım. Devletimizin korunması meselesi var.
Özetle söylersek...
Biliyorsunuz. Yasama meclisi, yürütme organı ve yargı arasında bir ihtilaf çıktığı zaman, yasama organı devletin temeli ile ilgili temel değişiklikler yaptığı zaman kimin dur diyeceğini daha doğrusu check and balance denilen dengeyi kimin kuracağını, hangi kurumların kararıyla kurulacağına yeniden bir bakılması lazım. 1961 yılında yasamanın görevini yanlış kullanması, yetkisini suistimal etmesi ihtimaline karşı senato kuruldu. Ve anayasaya aykırı bir yasa yapıldığı zaman onu denetleyecek Anayasa Mahkemesi kuruldu. Bu ikisi de zaman içinde yetmedi. Bir sebebi bence TBMM ile Cumhuriyet Senatosu'nun görevleri ve yetkileri arasında bir fark yoktu. Birisi bütçeyi yapar. Birisi diğer yasaları gib... Ayrıca üyelerinin seçilmesinde fark yoktu.
Peki şimdi neye ihtiyaç var?
Bunları düşünüp tartışıp bir karar vermemiz lazım. Hangi kurumlara ihtiyacımız var; ve bunların yetkilerini nasıl tanımlamalıyız? Bakın bugün Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerinde esasa girebilir düşüncesinde olanlar var. Bu düşünceler, cumhuriyetin temeliyle ilgili kuşkuları karşılama amacıyla üretiliyor, fakat devletin temelini sarsıyor.
Bir kesim de diyor ki, o zaman anayasanın kendisine aykırı bir iş yapılmış olur.
Evet, ben de bu yanlış bir şey olur diyenlerdenim. Fakat yasama organının yetkisini kötüye kullanması veya anayasanın esas amaçları dışına çıkması halinde ne yapılacağını hepimizin düşünmemiz lazım. Çift meclis midir yoksa bir başka şekilde Anayasa Mahkemesi midir? Anayasa Mahkemesi'nin başka bir şekle mi bürünmesi midir?
Bunları maalesef konuşamıyoruz çünkü Türkiye'de ne yazık ki bir kutuplaşma var.
Mesela söz konusu olan değişiklik, mevcuttan daha ileridir, dolayısıyla bunun karşısına geçmemek lazım dediğim zaman, herkes bana Ak Partilisin dedi, diyorlar. Bugün bizim çok temel sorunlarımızdan biri adını nasıl koyarsanız koyun budur, Cumhuriyet'in ve demokrasimizin korunması için kurumları hizaya getirecek bir organ kurulması, açık tanımlanmasıdır.