CNN TÜRK takipsizlik kararının tamamına ulaştı. İşte, o çarpıcı karar...

Savcılığın kuşkusu

Frankfurt Savcılığı'nın takipsizlik kararı doğruydu ama Akman'ın aklandığı gerçek değildi. Zira söz konusu takipsizlik kararı dışında başka suç duyuruları ve bir kamu soruşturması vardı ve takipsizlik kararının gerekçesi bile Akman'ı zan altında bırakabilirdi.

Kararda, muhasebe kayıtları doğru tutulmadığı için paranın nereye gittiğinin saptanamadığı belirtiliyor. Ancak, savcılık güveni kötüye kullanma konusunda, bir dengesizliğin de altını çiziyor: "1500 civarı üye var, sadece 7 ev alınmış."

Akman'ın bir dönem yöneticilik yaptığı kooperatif, sonrasında iflas etmiş ve yüzlerce kişi mağdur olmuştu. Akman ve 15 zanlı hakkındaki hazırlık soruşturması da dolandırıcılık, kara para aklama ve güveni suistimal suçlarından yürütülüyordu.

Akman tek sayfasını açıklamıştı

Akman'ın 1 sayfa olarak açıkladığı, aslı 5 sayfa olan takipsizlik kararında çok çarpıcı ifadeler bulunuyor:

- Kooperatifin amacı dışında yapılan ticari işlemlerle zarara uğratıldığını gösterecek muhasebe defterlerinin tam olmadığı

- Kurumun sermayesi hakkında net bilgiye ulaşılmaması nedeniyle sermayeye zarar verildiğinin ispatlanamadığı

- Muhasebe defterleri ve banka hesap defterlerinini eksik ve kooperatif ana hesabının bulunduğu Vakıfbank International AG'deki hesap hareketlerinde çelişki olduğu belirtiliyor.

Söz konusu zanlıların da bir bölümünün ifadesi alınmadı.

Mağdur avukatı: "İtiraz ettik"

CNN TÜRK Haber Müdürü Rıdvan Akar ve CNN TÜRK Almanya Temsilcisi Erhan Merttürk'ün sorularını yanıtlayan kooperatif mağduru gurbetçilerin avukatı Erhan Baran, savcılığın takipsizlik kararını elinde yeterli delil olmaması nedeniyle verdiğini, ancak kendilerinin bu karara itiraz ettiğini söyledi.

Baran, savcılık gerekçesinde "akla uygun olmayan şeylerin yapıldığını"nın belirtildiğini, ancak yeterli delil toplanmadığı için adeta dava açmaya cesaret edilemediğini kaydederek, "Çünkü savcı mutlaka mahkumiyet kararı çıkmasını ister" dedi.

Baran, itirazları nedeniyle takipsizlik kararının kesinleşmediğini, şimdi konunun bir üst savcıya havale edileceğini, onlar da olumsuz karar verirse konunun istinaf mahkemesine taşınacağını söyledi. İstinaf mahkemesi "dava açılmalıydı" derse, savcılık iddianame hazırlayacak ve dava açılacak.

Mağdurlara çağrı: "Belge varsa getirin"

Almanya'daki Türk toplumunun kapalı bir toplum olduğuna dikkat çeken Baran, "Bizler bile kendi camiamızda bilgi toplamakta zorlanıyoruz. Şimdi savcılıktan dosya bekliyoruz, ona göre yeni delil sunacağız" dedi.

Baran, mağdurların da ellerinde belge varsa mutlaka kendilerine ulaştırmasını istedi.

Mağdur: "Akman tek başına değil"

Kooperatifin mağdurlarından Hasan Kılıç da Almanya'dan bir kez daha CNN TÜRK yayınına katıldı. Zahid Akman'ı bambaşka bir mekanda ve yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen "sadece fahri üyeyiydim" dediği kooperatif için dindarlara propaganda yaparken gören, etkilenen ve para veren Kılıç, şimdi gurbetçilerin 12 milyon euro kaptırdığı tahmin edilen bu kooperatife verdiği parasının peşinde.

Rıdvan Akar'ın sorularını yanıtlayan Kılıç, Akman'ın Kadir gecesi camiye gelerek kendilerine kooperatif kuracağını söylediğini, o dönem kendisinin ismini bile bilmediğini söyledi.

"Bize daha iyi kazanç sağlayacağını söyledi" diyen Kılıç, kooperatife destek için yapılan konuşmalarda din faktörünün etkin biçimde kullanıldığını belirtti.

O dönem kooperatifle ilgili kişilerin odalarında vs. Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını gördüğünü söyleyen Hasan Kılıç, "Zahid Akman tek başına değil, arkasında birileri var. Biz burada mağdur oluyoruz" diye konuştu.

CNN TÜRK'ün bugüne dek ortaya çıkardıkları

CNN TÜRK 17 Haziran'dan itibaren 4 gün boyunca RTÜK Başkanı Zahid Akman ile ilgili yayınlar yaptı ve bu yayınlarda iki önemli belge açıkladı. RTÜK Başkanı Akman'ın kendisini akladığını iddia ettiği, Almanya'ya girişinde bir yasak ve tedbir olmadığı yönünde 3 Eylül 2008 tarihli bir belge vardı.

Almanya'nın Main Taunus bölgesi Yabancılar Dairesi'nden alınan o resmi belgeyi basına ve kamuoyuna orijinal haliyle açıklamadığını belgeledik. Bu gerçeğin ortaya çıkmasından sonra Frankfurt Kriminal Dairesi resmi belgede sahtecilik yapıldığı gerekçesiyle bir soruşturma başlattı.

Bu haberimizden sonra Zahid Akman'ın avukatlarından bir açıklama geldi. Almanya'dan gelen resmi belgenin bir bölümü özel hayatı ilgilendirdiği gerekçesiyle kamuoyu ile paylaşılmamıştı.

Peki,  kamuoyu ile paylaşılmayan o paragrafta ne yazıyordu?  Kamuoyundan gizlenen o paragrafta, Akman'ın Almanya'ya gelmesi halinde yabancılar polisi ile irtibata geçmesi isteniyordu. Akman'a göre bu uyarı özel hayatla ilgiliydi.

Haberimizden sonra Zahid Akman canlı yayında kameraların karşısına geçti ve haberimizi yalanladı. Ancak yalanlarken bir başka gerçeği daha gizlediğini saptadık.

Kooperatif yolsuzluğu

Zahid Akman ile ilgili tartışmalar Almanya'ya giriş belgesi ile sınırlı değildi. CNN TÜRK'ün yayınında yeni bir belge tartışıldı. O belge Akman'ın bir dönem yöneticilik yaptığı ve sonrasında iflas eden, yaklaşık 1600 kişinin mağdur olduğu kooperatifle ilgiliydi.

Akman bu kooperatifte sadece 1 yıl fahri olarak yöneticilik yaptığını açıklamıştı. Aynı açıklamadaki iki bilgiye de Almanya'da konuyu araştıranların itirazı vardı; önce yöneticilik süresine. İddialara göre Akman 1 yıl değil 3 yıl üyelik yaptı.

2008 Eylül ayında Deniz Feneri ve kooperatif yolsuzluğu ile ilgili iddiaları yanıtlayan Akman son 3.5 yılda hiçbir ticari faaliyeti olmadığını söylemişti. Ancak programda açıklanan belgeler Akman'ın RTÜK Başkanlığı sırasında da bu kooperatifin yönetim kurulu üyeliğinin sürdüğünü ortaya koydu.

CNN TÜRK'ün haberlerinden sadece 1 gün sonra RTÜK Başkanı Akman'ın avukatları çok ilginç bir açıklama yaparak, kooperatif yolsuzluğu soruşturmasında Akman'a takipsizlik kararı çıktığını duyurdu.

Deniz Feneri davasında adı sıkça geçen bir kanalın internet sitesinde de belge yayınlandı. Üstelik haber verilirken "Uzun süredir bazı medya organlarında asılsız iddialar ile Türkiye'nin gündeminden düşürülmeyen Akman hakkında Almanya'daki kooperatif soruşturmasıyla ilgili Frankfurt Savcılığı kararını açıkladı" deniliyordu.

CNN TÜRK bu haberin fikri takibini yapmaya başladı. Öncelikle kararın açıklandığı tarih çarpıcıydı. Mahkemenin bu kararı 28 Mayıs'ta görülüyor ve neredeyse 22 gün sonra karar yeniymiş gibi kamuoyu ile paylaşılıyordu.

Oysa Akman kendisini akladığını iddia ettiği ve CNN TÜRK'ün orijinal olmadığını kanıtladığı belgeyi kendisine ulaştıktan bir gün sonra kamuoyuna açıklamıştı.

Peki, Zahid Akman ve avukatları bu belgeyi neden 22 gün bekletmiş ve neden CNN TÜRK'ün yayınlarından sonra karşı bir hamle gibi açıklamak gereği duymuştu?

İşte, bu sorudan hareketle Zahid Akman'ın gerçekten kooperatif yolsuzluğu davasında takipsizlik kararı alıp almadığını sorgulamaya karar verdik. Ulaştığımız gerçek bir kez daha Akman ve avukatlarının  gerçeğin bir bölümünü kamuoyu ile paylaşmadığını ortaya koyuyordu.

Takipsizlik kararı doğruydu ama Akman'ın aklandığı gerçek değildi. Zira söz konusu takipsizlik kararı dışında bambaşka suç duyuruları ve bir kamu soruşturması vardı ve daha önemlisi takipsizlik kararının gerekçesi bile Akman'ı zan altında bırakabilirdi.