Onları Ankara Abdi İpekçi Parkında açlık grevi yaparken tanıdık.Yıllardır yaşadıkları sıkıntıyı görmezden gelenler oldu.Bir çok yere seslerini böyle duyurmak zorunda kaldılar.
Artık www.ayop.biz adlı sitede bir araya gelip yaşadıkları zor günlerin birlikte üstesinden gelmeye çalışıyorlar.Nasıl bir araya geldiklerini de sitedi bir yazıda şöyle dile getiriyolar:
Bir avuç kişiydik yola çıktığımızda…Yıllardır ataması yapılmayan bir avuç öğretmen…”Ne yapacağız, nereden başlayacağız?” düşüncesiyle bir araya geldik, siyasi bir oluşum içinde değildik; çünkü hangi görüşten olursak olalım,hepimizin sorunu ortaktı:“Atanmak…
“İlk basın açıklamasını” 12 Temmuz 2009’da gerçekleştirdikten tam bir hafta sonra, 19 Temmuz 2009- Ankara Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde; KPSS’deki kopya skandalı, akabinde açılan iptal davası ve yaşadığımız sorunlarla ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaştığımızda yalnızca 5 kişiydik. Azdık…daha da örgütlenmeliydik…Salt basın açıklamalarının işlevsiz olduğunu gördük, anladık. Sorunumuz büyüktü ve daha kalıcı eylemlere yönelmeliydik. “Açlık grevi” ile ilgili düşüncesini bizlerle bir internet sitesinde paylaşan arkadaşa destek vermek isteyen meslektaşlarımızla yüz yüze iletişime geçmeye karar verdik ve açlık grevini kararlaştırdığımız gibi 5 Ağustos 2009 tarihinde gerçekleştirdik. Bu sorunu yaşayan tüm arkadaşlarımıza çağrıda bulunduk, “Sizleri çözüm için birliğe, mücadeleye çağırıyoruz !” dedik.
Greve katılan 20 kişi daha sonra 30’lara, 40’lara, 50’lere yükseldi. Biliyorduk 250 bin işsiz öğretmen göz önüne alındığında bu sayı oldukça düşüktü; ancak 5 kişi de olsa bir yerden başlamalıydık. “Ücretli öğretmenlik ve benzeri esnek çalışma biçimlerinin kaldırılması”, “200 bin öğretmenin 2009 Ağustos’tan başlayarak 2010 Şubat ayına kadar olmak üzere en kısa sürede kadrolu atamalarının yapılması” taleplerini önümüze hedef olarak koyduk ve “Bıçak kemiğe dayandı!” ,“Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz!”, “Ücretli köle olmayacağız!”, “Eşit işe eşit ücret!”, “Tam gün kadrolu istihdam istiyoruz!” şiarlarıyla yola koyulduk. Bu taleplerimizi tek başımıza istemek bir anlam ifade etmiyordu, örgütlenmeliydik. Bunun için başlangıçtan bu yana hareketin içerisinde olan bizler, ayrım gözetmeksizin başta sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler, mecliste grubu bulunan siyasi partiler başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşların kapısını -tabiri caizse- aşındırdık; mücadelemiz için destek istedik.
Bu noktada, şu konuya değinmek çok yerinde olacaktır. Bizler bu girişimi atanamayan bütün meslektaşlarımız adına yaptık ve yapıyoruz. Çünkü artık kimseye söyleyecek tek bir sözümüz kalmamıştır. “Sorunları, onları yaratanlar değil, onların muhatapları çözer” anlayışıyla hareket etmek zorundayız; birleşmek ve çözüme daha sıkı adımlarla yürümek için…
Abdi İpekçi Parkı’nda başlattığımız bu grev, yaktığımız bu ateş; imza kampanyamız, medya, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, kitle örgütleri, odalar, dernekler, partiler ve vekillerin çadırımıza ziyaretiyle kısa sürede kamuoyunun ilgisini çekti. 3 günlük grevin halk kesimlerine yansıması ve öncesinde kurulan bağlantılar sayesinde eylemimiz beklendiği şekilde gerçekleşti; 7 Ağustos 2009 tarihinde 300 kişinin katıldığı yürüyüş ve sonrasında MEB önündeki basın açıklamasıyla noktalandı. Ardından Mersin, ardından İzmir, Hatay ve diğer illerde platformumuz çevresinde bir araya gelen yüzlerce öğretmen arkadaşımız iller bazında eylemleriyle sesimizi daha da yükseltti. 10 Ağustos’ta, Ankara’da, taleplerimizin iletilmesi ve yaşadığımız sorunların dile getirilmesi için Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yla görüşen 3 arkadaşımız, bu görüşmenin ardından bir basın açıklaması düzenleyerek eylemlerimizin haklılığını bir kez daha dile getirdiler ve protestolarımızın devam edeceğini kararlılıkla belirttiler.
Bir avuç kişiydik yola çıktığımızda…Şimdi her geçen gün gücümüze güç katmak için çalışıyoruz. Amacımız örgütlenerek, birlikte olduğumuzda neleri değiştirebileceğimizi herkese göstermek; yıllardır atanmayı bekleyen, her yıl daha da çaresizliğe sürüklenen 200 binin üzerindeki öğretmene umut olabilmektir.
Hedeflerimiz doğrultusunda eylemlerimiz diğer illerde de birlikte, birleşerek aralıksız sürecek: 24 Ağustosta Mersin, İzmir, Hatay ve Bursada eşzamanlı eylemler gerçekleşecektir; buna mütakip 29 Ağustos tarihinde bu illerde ve Türkiyenin diğer illerindeki bütün mağdur olan öğretmen arkadaşların katılımıyla Ankarada eylem yapılacaktır. Basın açıklamalarımız ve diğer eylemlerimizle haklı mücadelemizi birlikte tam ortada durarak sürdüreceğiz. Etkinliklerimiz bununla da sınırlı kalmayacak: Meclis eğitim komisyonları, tüm toplum kesimlerindeki örgütlenmelerle görüşmeler, basın-yayın kuruluşlarıyla iletişimle yapılanmamız sürerlik kazanacaktır.
Bu süreçte, yıllardır verdiğiniz bunca ‘’emek’’ adına siz öğretmen arkadaşlarımızı, aileleriyle birlikte platformumuza desteğe çağırıyoruz.
Sorun, hayatımızın her anını etkileyen devasa bir sorun…Bu sorunun çözümü de her şeyden önce biz (kadrolu- sözleşmeli-ücretli-işsiz) öğretmenlerin birlikteliğinden, örgütlülüğünden geçmektedir. Hepinizi haklı davamızda yanımızda görmek istiyoruz.
Unutmayın, birlikteyken daha güçlüyüz!
KAynak:www.ayop.biz