Başbakan Erdoğan, "2011 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri"nin verildiği Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ndeki törene katıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın ev sahipliğinde yapılan törende Erdoğan, fotoğraf sanatçıları Ara Güler, Sıtkı Fırat, Prof. Sabit Kalfagil ve İzzet Keribar'a ödüllerini verdi.

Erdoğan daha sonra objektifin arkasına geçerek, ödül verdiği fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarını çekti.

BAŞBAKAN ÖDÜL TÖRENİNDE KONUŞTU
Başbakan Erdoğan 2011 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Töreni'nde konuştu. İşte Başbakan'ın konuşmasından satırbaşları;
İstanbul'un güzelliğini yansıttığı kadar 4 sanatçımızın fotoğrafları kötü yönlerini de yansıttı. Objektiflerinize güzel şeyleri yansıtma çabasndayız. Ama objektifin önünde bulunmaya çalışıyoruz.

Kendimizi fotoğraf sanatına yakın hissettiğimizi o sanatla iç içe olduğumuzu hatırlatmak isterim. Sanatçı olmanın en kolay yolu fotoğrafçı olmaktır sıkıysa müzisyen ol diyor. Ben singer dikiş makinasıyla bile fotoğraf çekerim diyor. Böyle biri kuşkusuz sanatçıdır.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte herkesin cebinde bir fotoğraf makinesi var. Ama meselenin bu kadar basit olmadığı herkesin malumudur.

Sıradan bir gözün gördüğüyle fotoğrafa dönüştürülmüş bir an aynı değildir. Gözümüze değil gönlümüze yerleştirmek diyor.

Biz vizörün arkasına geçme fırsatı bulamadık. Ama objektifin önünde ziyadesiyle bulunduk ve bulunmaya devam edeceğiz.

Türkiye'nin güzellikleri, ödül alan 4 büyük ustamızın çektiği fotoğraflarla dünyada yankılandı. Ödül alan sanatçılarımız Türkiye'nin rengidir.

Bugün ödül tevdi edilen üstadlarımız, hayatları boyunca iz bırakan kareler kaydettiler. 4 Sanatçımız da Türkiye'nin en coşkulu anlarını resme döktüler. 4 Büyük üstadımız fotoğraflarıyla Türkiye'nin renklerini yansıttılar. Bu ustalarımız kendi hayatlarıyla Türkiye sevdalarıyla inançlarıyla ve sanatlarıyla fotoğrafa gerek kalmaksızın Türkiye'nin resmi oldular. İstanbul Anadolu Trakya Türkiye'nin acıları bu ustaların fotoğraflarıyla dünyaya yayıldı.

Fırat Nehri Sıtkı Fırat ustanın objektifinde sadece fotoğrafta değil uzaklara akan bir nehir oldu. Ara güler siyah beyaz İstanbul kareleriyle gönüllerin şehri İstanbul'a renk kattı. Bu sanatçılarımız en büyük değerlerimizdir. Hem TÜrkiye'de hem dünyada farklılığın nasıl bir ahenk nasıl bir uyum oluşturduğunu görmek isteyenlerin bu dört sanatçımıza bakmalarını rica ediyorum.

Dilleri ne olursa olsun onlar Türkiye'liler. İnançları ne olursa olsun objektiften bakınca insanın özünü görecek ortak paydaya sahipler. Sizin fotoğraflarınız bu ülkede ırkçılığa nefrete karşı en güzel cevaptır. Bu ülkede kimsenin bir başkasını ötekileştirme bir başkasının türkiye sevgisini sorgulama hakkı yoktur. Bu toprakların özünde ırkçılık yok. Ötekileştirme yok. Bu topraklarda bunların yeşertilmesine musamaha göstermeyiz.

Kendisini bu ülkenin yegane sahibi olarak görüp farklı alanları öteleyenler önce kendi kararan kalplerini sorgulasınlar. Bu ülkeyede bu dünyaya da sevgi hoşgörü fotoğrafları sunmak istiyoruz. Farklı pozlar vermek te Türkiye'ye haksızlıktır.(SABAH)