MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bölünme projelerinin, çağdaşlık ve demokrasi adıyla içine nüfuz edilmeye çalışılan temel doküman Anayasa maddeleridir. Bu itibarla, hükümetin Anayasa değişikliklerini bir toplumsal ihtiyaçtan da öte bu sinsi niyetin hayata geçirilme çabası olarak görmek gerekmektedir" dedi.
Bahçeli, partisinin Anadolu Gösteri Merkezinde düzenlenen "Bölge İstişare Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin her yönden çok ağır bir buhran hali yaşadığını, daha kritik bir dönemin de arifesinde bulunduğunu" ifade etti.
Türkiye'de artık teferruatlar üzerinde durulmaması gerektiğini belirten Bahçeli, milletin kaygılarını yaşayanların suskun kalmasının mümkün olmadığını vurguladı.
"Ne mutlu ki bir vesile ile birbirinden ayrı düşmüş gönüller, şimdi yuvalarına dönmektedirler" diye konuşan Bahçeli, bu toplantı ile Aydınlık Türkiye Partisi'nin yöneticilerinin ve mensuplarının MHP'ye katıldıklarını bildirdi. Türkiye'nin 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana geçen "AKP zihniyetinin ağır tahribatlarıyla karşı karşıya kaldığını" savunan Bahçeli, ülkede tehlikeli bir cepheleşmenin bütün belirtilerinin görüldüğünü kaydetti.
Bir milletin bütün fertlerinin aynı düşünmesinin beklenemeyeceğini, fertlerin farklı düşünme hürriyetlerine saygı duyulması gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Ne var ki bu farklığın sınırı, milletin bölünmez bütünlüğüne kadar dayanmamalıdır. Bu farklı düşünmenin son noktası, devletin varlığının tehlikeye düştüğü yere kadar olmalıdır" dedi.
Bahçeli, "Terör ve etnik bölücülükle mücadelede sergilenen acz ve teslimiyet ile ülkemiz, çok ciddi kayma ve sapmanın yaşandığı kritik bir dönemece girmiştir. Bundan yaklaşık bir yıl önce, Cumhurbaşkanı'nın İran'a giderken 'iyi şeyler olacak' müjdesi ile başlayan süreç, 'PKK açılımı'na dönüşmüş ve ülkemiz için tam bir yıkım halini almıştır. Bir yıllık sancılı tartışmalarla geçen süreçte, beklenen iyi şeyler bir türlü gerçekleşmemiştir. Aksine milletimizin birliği ve kardeşliğinin bozulması için ne kadar tahrik varsa karşımıza çıkmıştır. Devletimizin devamlılığı ve bütünlüğü üzerine ne kadar tehdit varsa birer birer önümüze konulmuştur. İyi şeylerin olacağına dair bütün iddialar yaşanan vahim gelişmelerle boşa gitmiştir. Merkezinde AKP'nin bulunduğu, PKK kadrolarının alkışladığı, kötü adamların işbirliği ile 'yıkım cepheleri' oluşturulmuştur. Analar üzerinden ağır istismarlar yapılmaya, şehitler ve şehitlik, terörle mücadele sorgulanmaya,gazilerin kahramanlığı, korucuların mücadelesi karalanmaya çalışılmıştır" diye konuştu.
"Açılım denen ihanetin Anayasa'ya yedirilmesi"
"Açılım" ve "Çözüm" adı altında hayata geçirilmeye çalışılan bu sürecin, "Türkiye'de etnik anlamda ayrı bir millet olduğunun kabulü ile devletin yapısını bu ayrışmaya hukuki temel kazandıracak şekilde düzenlenmesini öngören bir çözülme süreci" olarak niteleyen Bahçeli, bunun, Anayasa'nın "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün" olduğu ilkesine aykırı olduğunu ifade etti.
Bahçeli, "Bu bölünme projelerinin, çağdaşlık ve demokrasi adıyla içine nüfuz edilmeye çalışılan temel doküman ise Anayasa maddeleridir. Bu itibarla, hükümetin Anayasa değişikliklerini bir toplumsal ihtiyaçtan da öte bu sinsi niyetin hayata geçirilme çabası olarak görmek gerekmektedir. Ve bu maksada ulaşmak için atılacak adımlar, bilinmelidir ki PKK'nın siyasi gündem ve stratejisinin adım adım ilerletilmesidir. AKP'nin, asırlık bölünme projelerini PKK'dan devralmasıdır. Devletin terör ve bölücülük karşısında teslim olmasıdır. Şimdi ise açılım denen ihanetin Anayasa'ya yedirilmesiyle bölücülüğün meşrulaşması, bölünmenin adım adım gerçekleşmesi için aziz milletimize siyasi bir bedel ödettirilmek istenmektedir" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1991 yılında yayınladığı raporda, "Yıkıcı hususların siyaset alanına sokulması ve Anayasa'ya yedirilmesi için aşamalı Anayasa değişiklikleri" planlandığını iddia eden Bahçeli, "Bugünkü tekliflerin içinde 'açılım' denen yıkımla ilgili maddelerin açıkça bulanmaması kimseyi aldatmamalıdır. Yapılmak istenen, bir sonraki Anayasa değişiklik paketlerinde yer alacak alçaklıkların önünün açılmasıdır, pürüzlerin şimdiden ortadan kaldırılmasıdır. Yıkım projelerinin uygulanmasında önüne çıkacak engellerin şimdiden temizlenmesidir. Yapılması düşünülen, ileride önümüze sürülecek ihanet projelerinin gelecekte adli takipten ve yasal engellerden kurtarılmasıdır. Yoksa iddia edildiği gibi AKP'nin demokrasi ve demokratikleşme, özgürlük ve özgürleşme, hukuk ve adalet aramak gibi bir inancı ve tasası yoktur" ifadelerini kullandı.
AK Parti için "demokratikleşme iddialarının bir paravan olduğunu" savunan Bahçeli, "Anayasa değişiklikleri ile amaçlanan asla demokrasi değildir. AKP için PKK açılımının ambalajı da demokratikleşmedir, Anayasa paketinin gerekçesi de demokratikleşmedir. Bölücülüğün zemin kazanması da demokratikleşmedir, PKK taleplerinin yerine getirilmesi de AKP için demokratikleşmedir" dedi.
"Hükümetin arka bahçesi haline gelmiş medya kuruluşları"
MHP'nin anayasa değişikliği için TBMM'nde temsil edilen siyasi partilerden oluşmuş bir 'Anayasa Değişikliği Uzlaşma Komisyonu' oluşturulmasını istediğini anımsatan Bahçeli, "Üzerinde uzlaşılan değişikliklerle ilgili onayın 24. Dönem TBMM'sinin iradesine bırakılmasının gerektiğini kamuoyu ile açıkça paylaşmıştır" diye konuştu.
Bu uyarı ve önerilerine ne karşılık ne de muhatap bulduklarını söyleyen Bahçeli, "Bu nedenlerle bir yerlerde hazırlanmış, sahte imzalı ve eksik metinlerin milletimize 'ya üç günde okursun ya da keyfin bilir' dayatmaları ile sonuç getirmesi mümkün değildir. Böylesi dayatmaları Milliyetçi Hareket kabul etmez. Milliyetçi Hareketin kadroları ise asla uygun görmez, asla destek vermez. Biz, hükümetin arka bahçesi haline gelmiş başta TRT olmak üzere bazı medya kuruluşlarının telkinleriyle yol alamayız. Aydınlığı kendinden menkul zihniyetlerin ekranlardaki sözde tavsiyeleriyle karar veremeyiz" dedi.
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın, yaşanan gelişme ve tartışmaların ışığı altında, Anayasa değişiklik sürecine yönelik dört maksadının açığa çıktığını, bunlardan birincisinin, yıllardır tek başına iktidar olmanın imkanlarını heba eden AKP zihniyetinin, iflasını gizlemek için Anayasa değişiklikleri ile kafa karıştırmak, gündem değiştirmek olduğunu" savundu.
Yapılmak istenenin, "yoksulluk, yokluk ve yolsuzlukların anayasa değişikliği yaygarasıyla maskelenmek olduğunu" öne süren Bahçeli, "Anayasa değişikliklerinin bu rezaletleri örtmeye, bu başarısızlıkları gizlemeye yetmeyeceğini" kaydetti.
Bahçeli, konuşmalarını şöyle sürdürdü: "Başbakanın ikinci maksadı; kafasındaki bölünmüş Türkiye'yi gerçekleştirmek için kendisini önleyecek hukuki engellerin 'birinci Anayasa paketiyle' ortadan kaldırılmasıdır. Açılımla amaçladığı yıkım çalışmaları ve projeleri, şayet birincisini aşabilirse ikinci anayasa paketi ile gerçekleşecektir, bundan emin olunuz.
Bu gerçekleşirse, milli kimliği parçalanmış, milli dili tartışılan, milli varlığı örselenmiş bir Türkiye karşımıza çıkacaktır. Bunu hesaba katınız. Anayasa değişiklik sürecinden Başbakanın üçüncü beklentisi, toplumu 22 Temmuz 2007 öncesinde olduğu gibi, cephelere ayırmak ve bu kamplaşma ile seçime giderek iktidarını yenilemeye çalışmaktır. Daha önce, 'inananlar ve inanmayanlar, laikler ve laik olmayanlar' ekseninde yürüttüğü cepheleştirme faaliyetlerine, demokrasi dışı unsurlar da dahil olunca o dönemde yığınağı güçlenmiş ve iktidarını yenileme imkanı bulmuştu. Şimdi de böylesi bir tahrikin ve istismarın peşindedir."
"Ahlaki sınır kalmadı"
Sözde yargı reformu adı altında referanduma verilecek 'evet' ya da 'hayır' kararlarının anlamının değiştirileceğini ve içinin boşaltılacağını öne süren Bahçeli, "Demokrasiye evet, darbeye hayır; Hukuka evet, vesayete hayır; Özgürlüğe evet, baskılara hayır, Adalete evet, çetelere hayır şekline büründürecektir. Anlamlarını çarpıtacaktır. Görünen budur. Elbette ki buradan, bu sonuçların hiçbirisi çıkmaz ama, bu zihniyetin koltuklarını kaybetmemek için istismar etmeyecekleri hiçbir mukaddesat yoktur. Bunların maksada erişmek için verecekleri tavizin ahlaki sınırı da kalmamıştır" dedi.
Başbakanın dördüncü beklentisinin ise, gidilmesi muhtemel referandumun sonuçlarına göre, öncelikle seçimden sonuna kadar kaçmak olduğunu savunan Bahçeli, "Ya da giderek eridiğini gördüğü için, bulunduğu seviyeyi kendisi için yeterli bulursa elindeki meclis çoğunluğunu erken genel seçime razı ederek Türkiye'yi erken seçime götürmektir" diye konuştu.
"Referandumda 'hayır' çıkacağı kesin"
Anayasa değişikliklerinin Meclisten bu haliyle geçmesinin bile mümkün olmadığını kaydeden Bahçeli, "Çünkü başta kendi partisinin milletvekilleri ikna olmamıştır. Olmayacaktır. Gidilebilecek referandum ihtimalinde de hayır çıkacağı kesindir" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, "Ancak başbakan evet-hayır kutuplaşmasından 'evet' leri kendi cephesine toplama, kendi hanesine yazma arayışındadır. Oyun budur. Şayet yeterli orana ulaştığına ikna olursa seçim kaçınılmaz olacaktır. Dikkat edilirse, bu dört hedefin dördü için de olmazsa olmaz faktör, kutuplaştırma, cepheleştirme, farklılaştırma ve ötekileştirme üzerine kurulu istismar siyasetidir. AKP'nin hayat bulduğu saha, Başbakanın nefes aldığı yegane alan toplumu ve değerleri kamplara ayırma, bölme ve parçalama üzerine kuruludur" dedi.
Bahçeli, Milliyetçi Hareketin her ferdinin uyanık olması ve dışardan gelen fısıltılara kulağını kapatması gerektiğini ifade ederek, "Ve her an bir erken genel seçim olacakmış gibi hazırlıklı bulunmalıdır. Ve eminim ki bir karar günü gelirse aziz milletim, tercihini birlikten beraberlikten ve ilelebet kardeşçe yaşamaktan yana kullanacaktır" diye konuştu.
"MHP üzerinde oyun oynanıyor"
MHP üzerinde de bazı oyunların oynanmak istendiğine işaret eden Bahçeli, tüm bunlara rağmen partisinin milli meselelerde dik durduğunu ve milletine güven verdiğini söyledi.
"Son günlerde, merkezi Amerika olan bir zihniyetin Türkiye'deki uzantıları ile beslenen işbirlikçilerin, milliyetçi-ülkücü hareket için yoğun bir kampanya başlattığını" ileri süren Bahçeli, "Bunlar, ağız birliği etmişcesine, TRT ekranlarında birer birer boy göstererek, gazete sütunlarında ardı ardına makaleler yazarak, Milliyetçi Hareketin meseleler karşısındaki duruşunu ve tavrını eleştirme ve yönlendirme yarışına girmişlerdir" dedi.
Bahçeli, "Siz bunları iyi tanırsınız. Bunlar hepimiz Ermeniyiz diyenlerdir. Bunlar ecdadımızı soykırımla suçlayanlardır. Bunlar Peşmergelerle kucaklaşanlardır. Bunlar Kandil'de teröristle buluşanlar, Habur'da alkışlayanlardır. Washington'da Amerikalı, Erivan'da Ermeni, Erbil'de Peşmerge, Brüksel'de Avrupalı olup, Ne acıdır ki Ankara'da bir türlü Türk olamayanlardır.Anlaşılan odur ki, partimiz ve partililerimiz, bunların geleceği için kilit rol üstlenmiştir. Bunlara dikkat ediniz. Yıllardır küresel projelerin uşaklığına soyunanların, Müslüman katillerinin himayesine girenlerin yeni hedefi Milliyetçi Hareket olmuştur. Bu tehlikelere karşı uyanık olunuz" ifadelerini kullandı.
Kutlu davalarının bugüne büyük mücadelelerin yanı sıra ağır badireleri de aşarak geldiğini anlatan Bahçeli, "Bizim hafızamız kurumadı, bizim mazimiz silinmedi. Biz hepsini biliriz ve hepsini ibretle hatırlarız. İddia edildiği gibi sadece CHP döneminde değil, biz milliyetçi-ülkücü kadrolarının AKP döneminde de nasıl kıyıma maruz kaldığını biliriz" dedi.
Devlet Bahçeli, "Ne var ki, yabancı başkentlerde kanlı projeleri mütedeyyin kitlelere indirmeyi misyon kabul edenleri, okyanus ötesinin ılımlı İslam denilen garabetine figüranlık yapanları, mazlum islam dünyasına zalimi hak, zulmü müstehak göstermeye çalışanları, yabancı servislerin hizmetinde, gayr-i müslimlerin icazetinde olanları, bu yollarından dönmedikçe, nedametlerini duymadıkça benimsememiz asla ve asla mümkün olmayacaktır" diye konuştu. Milliyetçi Hareketin, önüne gelenin tesir edeceği, yön verebileceği, ilkesiz, hedefsiz, ülküsüz bir dava olmadığını dile getiren Bahçeli, "Çabalarınız beyhude, girişimleriniz boşunadır. Ne dayatmalara boyun eğeriz, ne yolumuzdan cayarız" diye konuştu.