Türkiye içerde ve dışarıda artık duvara dayandığını söyleyenr Bahçeli, " Etrafındaki ateş çemberi giderek daralmaktadır. İç bünyemizi habis bir ur gibi sinsice kemiren bölücü tahrikler, toplumsal dokumuzda her geçen gün onarılamaz yaralar açmaktadır.
Kin ve düşmanlık tohumları ekmek için seferber olan bir ihanet cephesi, milli birliğimizi hedef alan bölünme ve çatışma dinamiklerinin fitilini ateşlemiştir" dedi
Başbakan'ın İmralı ile "diyalog kanalı" kurduğunu ve Taner-Öcalan görüşmesinin bu çerçevede gerçekleştiği şeklinde bir kuşku uyandığını söyleyen Bahçeli, "İmralı ile diyalog kanalları kurduğu anlaşılan Başbakan'a buradan seslenerek gerçekleri açıklamaya davet etmek istiyorum: Teröristbaşı ile devlet görevlileri arasındaki görüşme kimin talimatıyla ve hangi amaçla yapılmıştır. Bu konu Bakanlar kurulunda görüşülmüş müdür? Basına yansıyan görüşme dışında bu cani ile başka bir temas kurulmuş mudur?" sorularını yöneltti.
Dün bir basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, alt ve üst kimlik tartışmaları, terör ve Kuzey Irak başta olmak üzere çeşitli konularda hükümeti topa tuttu. "Milli varlığımızın temeli olan Türk devleti, Türk vatanı ve Türk milleti kavramları bölücü amaçlarla siyasi gündeme taşınmış ve maksatlı bir milli kimlik tartışması başlatılmıştır." diyen Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kimlik tartışması başlatarak Öcalan'ın takdirini kazandığını önü sürdü.
Bahçeli, "Türkiye'nin milli birliğini hedef alan tartışmalarda sürekli ön plana çıkan Başbakan Erdoğan, Türkiyelilik ve Anayasal vatandaşlık hezeyanlarıyla bu son tahrik kampanyasının da bayraktarlığını yapmış ve milli kimlik konusunda bölücü terör söylemiyle ağız birliği içine girmekten sıkıntı duymamıştır." dedi.
"İMRALI İLE AYNI ÇİZGİDE"
Bölücü terör ve ayrılıkçılık sorununun etnik bir kimlik talebi olduğunu söyleyen Başbakan'ın siyasi çözüm sözü vermekle teröristbaşı ile aynı çizgide buluştuğunu iddia eden MHP lideri tepkisini şu sözlerle sürdürdü:
"Başbakan'ın ve AKP hükümetinin bu konudaki sicili tek kelimeyle yüz karasıdır. Türklükten alerji duyan, Türk milleti, devleti ve vatanı kavramlarından rahatsız olan, Türkiyelilik gibi sakat bir kavramı gündeme getiren ve üst-kimlik alt-kimlik hezeyanlarıyla milli kimlik tartışması başlatan bir Başbakan ve hükümetinin Türkiye'yi yönetiyor olması en büyük talihsizliğimizdir.
"MİLLİ KİMLİĞİ ROZET SANIYOR"
Başbakan Erdoğan, milli kimliklerin tarihsel bir süreç içinde oluştuğu gerçeğini unutarak, bu kimliğin yakaya takılan ve her elbiseye göre değişebilen bir rozet olduğu zehabındadır. Başbakan'ın zihninin had safhada bulanık olduğu, bir ruhi kaos yaşadığı görülmektedir. Bu konuda sergilediği tutumun sadece bilgisizlik ve ilkesiz siyaset anlayışıyla izahı güçtür. Başbakan'ın bilinçaltının derinliklerinde ciddi sorunlar ve çalkantılar yaşadığı anlaşılmaktadır.
DİN BİRLEŞTİRİCİ'Mİ?
Müslümanlığı üst kimlik olarak göstermeye teşebbüs eden AKP lideri, kendisine Avustralya'da gelen ilhamla, bu kez Türkiye'yi aralarında Türk unsurunun da yer aldığı 30'a yakın etnik unsurdan oluşan bir mozaik topluluk olarak göstermiş ve din bağının etnik tahriklerin hedefi olan Türkiye'nin milli birliğinin koruyucu bir unsuru olduğunu söylemiştir.
Erdoğan, Türkiye'nin bu din bağı nedeniyle iç çatışma ve parçalanma süreci yaşayan bir Yugoslavya olamayacağını söylerken, sahip olduğu sığ bilgi ve müktesebatı istemeden de olsa açığa vurmuştur.
Her konuda uluorta ve boş konuşmanın akil adamlık olduğu zehabına kapılan Başbakan, Türkiye'nin yanı başında bölünme sürecine giren ve üniter yapısı değişen Irak örneğini unutmuştur. Irak'ın nüfusunun çok büyük bölümünün Müslüman olduğunu, Arap, Kürt, ve Türkmen unsurlar arasındaki mezhep farklılıkları dışında birleştirici unsur olan din bağının bölünme sürecini önleyemediğini aklına getirememiştir."