CHP'nin 83. kuruluş yıldönümü genel merkez binasında düzenlenen konuşan Baykal, bazı kurumların kuruluşlarıyla ilgili belirsizlikler olabildiğini, CHP'nin başlangıç tarihi konusunda da bir tereddüt bulunduğunu ifade etti. CHP'nin kuruluş tarihi olarak ''tescil'' tarihi esas alındığında 83'üncü yıldönümünün kutlanacağını, ancak CHP'nin devleti kuran bir siyasi hareket olarak ortaya çıkışı esas alındığında daha eskiye gidilmesi gerektiğini belirten Baykal, Atatürk'ün kuruluş tarihi olarak Sivas Kongresi'nin toplantı tarihi olan 4 Eylül 1919'un esas alınması gerektiğini söylediğini kaydetti.CHP'nin devlet kuran bir parti olduğunu vurgulayan Baykal, milli mücadelenin omurgasını CHP'nin oluşturduğunu dile getirdi. Baykal, kuruluşunda hangi tarih esas alınırsa alınsın, CHP'nin Türkiye'nin ilk sivil çağdaş siyaset projesi olduğunu söyledi.Meşrutiyet dönemlerinde siyasi partilerin bulunduğunu, ancak bunların sivil çağdaş partiler olarak algılanamayacağını dile getiren Baykal, İttihat ve Terakki Partisi'nin örgütlenme ve amacının sivil çağdaş siyaset anlayışını yansıtmadığını anlattı. Cumhuriyet öncesinde kritik dönemlerde hükümet basarak, suikast yaparak siyaset yapıldığını, ilk kez milli mücadele ile olayı silahlı çatışma olarak algılamanın ötesine geçtiklerini belirten Baykal, Cumhuriyet döneminde artık gizli tertiplerle değil açık ortamlarda siyaset yapılmaya başlandığını ifade etti. Baykal, ''CHP, çoğu kere birilerinin kolay suçlamalar yaparken başvurdukları anlayışın tam karşıtı olarak sivil çağdaş bir siyaset projesini ortaya koymuştur'' dedi.CHP'nin devlet kuran bir parti olduğunu kaydeden Baykal, bugünkü birikimlerin arkasında o dönemde yapılan çalışmaların bulunduğunu, büyük dönüşümlerin CHP'nin öncülüğünde gerçekleştirildiğini ifade etti.Baykal, bugün Türkiye'nin çok ciddi cumhuriyet gerilimleriyle karşı karşıya kaldığını, bunun son örneğinin İstanbul'da yaşandığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti:''İstanbul'da bir cemaatin oluşturduğu kurtarılmış bölgede kendine özgü bir yargı, infaz sistemi, kendine özgü bir hukuk sistemi ve kendine özgü bir egemenlik alanının orada şekillendiğini görmemezlikten gelmek mümkün değildir. Cumhuriyetten bunca yıl sonra İstanbul gibi bir metropolde, dünyanın gözü önünde böyle bir kurtarılmış bölgenin hala var olabildiğini büyük bir acıyla görüyoruz. Bu çok üzüntü verici bir olaydır. Ama bundan daha büyük üzüntü verici olanı, bu olaylar şekillenirken, bu olaylar ortaya çıktıktan sonra, şu an itibariyle ilgili, yetkili, sorumlu, görevli bir tek kişinin bile çıkıp bu olay karşısında insanların ruhuna umut ve güven verecek bir tek cümleyi söyleyememesidir.''Baykal, acz ve teslimiyet görüntüsü sergilendiğini, bunun arkasında bir birikimin yattığını, toplumun değişik kesimlerinde su üstüne çıkmamış benzer oluşumların sürdüğünü savundu.
-''RÖVANŞ ÖZLEMİ...'-
Böyle bir ortamda süregelen tartışmalardan en önemlisinin Cumhuriyetin altında yatan temel değerlerin, birikimin bir tehdide maruz olup olmadığı konusu olduğunu belirten Baykal, bu konuda bir tereddüt ifade edilmesini mazur göremeyeceklerini söyledi. ''Hiç kuşku yok ki Cumhuriyetin değerlerine ve birikimine karşı dinmek bilmez bir direncin, rövanş özleminin toplumun değişik kesimlerinde on yıllardan beri geliştirilmekte olduğunu hepimiz görüyoruz'' diyen Baykal, Cumhuriyete sahip çıkma bilincini ayakta tutmaya gereksinim bulunduğunu kaydetti.Cumhuriyet deneyiminin Türkiye'nin demokrasiye ulaşmasında sağlıklı bir altyapıyı ortaya koyduğunu anlatan Baykal, aksi halde demokratik sistemin işletilme şansının bulunmadığını, Ortadoğu'daki ülkelerdeki durumun bunu açıkça ortaya koyduğunu dile getirdi. Türkiye'de barış ve istikrarın bulunmasının Mustafa Kemal Atatürk farkından kaynaklandığını vurgulayan Baykal, bunu tehlikeye atarak Türkiye'de barış ve istikrarın sürdürülemeyeceğini belirtti.Demokrasinin Cumhuriyetin çocuğu olduğunu dile getiren Baykal, şimdi demokrasi adına Cumhuriyetin kemirilmek istendiğini ifade etti. ''Cumhuriyeti demokrasi adına geriletme, etkisizleştirme girişimleri bilinmelidir ki Cumhuriyetten daha çok bizzat demokrasinin kendisine zarar verir'' diyen Baykal, Cumhuriyetin özünde insan özgürlüğünün bulunduğunu, emokrasinin de cemaate değil, bireye dayandığını kaydetti. Baykal, ''Demokrasi cemaate değil, özgür insana dayanır. Kafası özgür insana dayanır. Doğmalarla kafası doldurulmamış insanlara dayanır. Eğer insanı cemaat haline dönüştürürseniz o kurtarılmış bölgeler ortaya çıkar'' dedi.
-''TEHDİTLERE KARŞI DUYARLI OLUNMALI''-
Cumhuriyete yönelik tehditlere karşı duyarlı olunması gerektiğini vurgulayan Baykal, şunları kaydetti:''Bugüne kadar bu duyarlılıkları sergilemesi beklenen kurumlar vardı. Cumhuriyete yönelik tehlike ve tehditler karşısında Türkiye'nin Cumhuriyet kurumlarının üzerlerine düşeni yapacakları kabul ediliyordu. Yaşadığımız deneyimler bize şunu göstermiştir ki kurumsal müdahalelerle Cumhuriyete yönelik tehlike ve tehditleri bertaraf etmek mümkün değildir. Bir süre, mümkünmüş gibi, zaman kazandırmış gibi gözükür ama sonra çok daha sakıncalı, çok daha tehlikeli biçimde yeni birikimler ortaya çıkarır. O nedenle siyasi tarihimizin son döneminde ortaya çıkan çeşitli kırılma tehlikeleri karşısında kurumsal müdahalelerle sağlanan sözde yörünge düzeltmelerinin güvenilir olmadığına dikkatinizi çekmek istiyorum. Güvenilirliğin ötesinde böyle müdahalelerin Türkiye'ye getirdiği çok ciddi pek çok sorun, sıkıntı, dert vardır, büyük zaman kayıplarına yol açmaktadır. Türkiye 10 yılları bu defa demokratik rejime getirilen zafiyetleri düzeltebilmek için harcamak zorunda kalmaktadır. Artık bundan sonra Türkiye'de Cumhuriyete ve rejimin tarihsel yörüngesine, ülkenin tarihsel rotasına yönelik tehditler ve tehlikeler karşısında güveneceğimiz kurum yoktur. Hepimizin bunu içimize sindirmemiz lazımdır. Artık geldiğimiz noktada hiçbirimiz Cumhuriyete yönelik tehlikeler için hiçbir kurumdan medet ummuyoruz. Sorumluluk hepimizindir. Sorumluluk toplumun, bütün Türkiye'nindir.''Herkesin bu bilinç içinde demokratik olarak seçim sandığında duyarlılığını ortaya koyması gerektiğini, Cumhuriyetin herkese emanet edildiğini belirten Baykal, Cumhuriyete yönelik tehdit ve tehlikenin bulunmadığını ifade ederek, durumu hazmettirme çabasında olanların bulunduğunu, bunlara karşı da dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Baykal, bu konuda Cumhuriyetten rövanş almak isteyenlerin hesabı bulunduğunu, bu yönde çaba gösterenlerin ''aymaz'' olduğunu ifade etti.
-''EKONOMİK CUMHURİYET KRİZİ VAR''-
Son dönemde izlenen politikaların Türkiye'nin ilerlemesini başka ülkelerin ve kurumların takdirine bıraktığını savunan Baykal, ekonominin nasıl işleyeceği konusunun kendi kurumlarının kararlaştırdığı bir konu olmaktan çıktığını ileri sürdü. Bu konuda dışarıya bağımlılığın her geçen gün daha da arttığını iddia eden Baykal, şunları söyledi:''Giderek Türkiye dış merkezlerin kararlarıyla belirlenen bir sürecin içine çekilmiştir. Bu bağımlılığın daha da ağırlaşmakta olduğu bir süreç işlemektedir. Her geçen gün bu bağımlılıktan çıkmak değil, bu bağımlılığın daha da etkin ve ağırlıklı olması durumuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu bir cumhuriyet krizidir. Laiklikten kaynaklanan cumhuriyet krizine ek olarak bu da görmemezlikten gelemeyeceğimiz çok temel bir ekonomik cumhuriyet krizidir. Burada da bir cumhuriyet krizi vardır.''
TERÖR-
Deniz Baykal, Türkiye'de terörün de her geçen gün etkinliğini artırdığını savundu. Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında terör ve altındaki onu besleyen kaynakların geldiğini, bunun yanı sıra kültürel ve ahlaki yozlaşmanın da ileri boyutlara ulaştığını ifade eden Baykal, yolsuzluğun suç olmaktan çıktığını, toplumsal dokunun çürümeye başladığını, bu tablonun böyle sürdürülemeyeceğini kaydetti.Türkiye'nin yeni bir yapılanma ve atılıma ihtiyacı olduğunu vurgulayan Baykal, yeni dönemde Türkiye'nin terörden barışı üretmek, yolsuzluktan dürüstlüğü çıkarmak, yozlaşmadan sevgi ve saygıyı, yoksulluktan refahı üretmek zorunda olduğunu ifade etti. Türkiye'yi hiç kimseye soydurtmayacaklarını ve devleti böldürtmeyeceklerini vurgulayan Baykal, ırk anlayışına dayalı siyasi yapılanmaya izin vermeyeceklerini kaydetti. Baykal'ın konuşmasının ardından kuruluş yıldönümü nedeniyle ilk kez kullanılan 600 kişilik salonda Yıldız Kenter ve Talat Halman ''Çağlar Boyu Türk Sanatları'' konulu bir sunum yaptı. Kutlama etkinlikleri kapsamında daha sonra Erol Evgin sahne aldı.