MUSTAFA MUTLU
Said-i Nursi’yi bile andı; ama...
"En büyük devlet büyüğü", partisinin genel kurul toplantısında Türkiye’nin 72 milyon insanını nasıl kucakladıklarını anlattı...
Dudaklarımdan dökülen sözleri engelleyemedim:
“Beni sayma... 71 milyon 999 bin 999!”
***
Kürsüden haykırdı.:
“Biz insanlarımızı bölmüyoruz... Dini, dili, etnik kimliği ne olursa olsun herkesi seviyoruz...”
Sonra da ekledi:
“Asıl onlar bölücülük yapıyor... Asıl onlar ülkeyi bölüyor...”
Onlar dediği kim?
CHP’liler ve CHP’ye oy verenler...
MHP’liler ve MHP’ye oy verenler...
İşçi Partisi’ne, Genç Parti’ye, Demokrat Parti’ye, Türkiye Komünist Partisi’ne, Liberal Demokrat Parti’ye ve adlarını tek tek yazamadığım diğer partilere oy verenler...
Yani; yuvarlak hesap kendi partisine oy veren 14 milyon 732 bin kişi dışında kalan herkes...
Dudaklarımdan dökülen sözleri yine engelleyemedim:
“Hani herkesi kucaklıyordun, hani herkesi seviyordun... Bu ‘Onlar’ da neyin nesi oluyor o zaman?”
***
Hoşgörüden, tahammülden, kültürel zenginliğimizden söz etti...
Ahmet Yesevi’den başladı, Yunus Emre’yle yol aldı.
Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Mehmet Akif’i unutmadı.
Ne kadar “kucaklayıcı” olduğunu göstermek için Tatyos Efendi’yi, Sabahat Akkiraz’ı, Nazım Hikmet’i, Cem Karaca’yı ve hatta Ahmet Kaya’yı andı...
Her isimden sonra salondan cılız alkışlar yükseldi...
Sonra listeye tarikatçı Said-i Nursi’yi ekledi... Onu da bu ülkenin yetiştirdiği değerlerinin başına oturttu.
Salon alkıştan yıkıldı.
Bir tek kişinin adını anmadı...
Ya da unuttu...
O kişi, Türk kültürünün son
86 yılına damgasını vuran Mustafa Kemal Atatürk’tü!
Dudaklarım, yine irade dışı konuşmaya başladı:
“Bu ülkenin kültürel zenginliğinden söz ederken, onu nasıl unutabildi?”
***
“Herkesi kucakladığını” söylerken, huzurevi ücretlerine yapılan zamlardan sonra kapı önüne konulan bakıma muhtaç yaşlılar geldi mi aklına bilemem...
Ama son bir yılda işsiz kalan yüz binler gelmedi.
Üç kuruşluk maaşla yaşamaya çalışan emekliler gelmedi.
İşletmelerini ayakta tutabilmek için, çalışanlarına tüketici kredisi kullandırıp bu paraları onlardan toplayarak borçlarını ödeyen işletme sahipleri gelmedi.
Hatır çekleri yüzünden hapishaneye düşen esnaf gelmedi.
Kredi kartı batağına saplanıp kalan milyonlar gelmedi.
İşkencede ölen Engin Çeber’in ailesi gelmedi...
Ergenekon’un kasası olduğu iddia edilirken, öldükten sonra beş parasızlığı gün ışığına çıkan Kuddusi Okkır’ın eşi gelmedi...
Teröristlerin verdikleri ifadeler yüzünden bugün cezaevinde kahırdan ölmek üzere olan terörle mücadele kahramanları da gelmedi...
***
Dudaklarım bir kez daha benden izinsiz isyan etti:
“Keşke sen herkesi değil de, herkes seni kucaklayabilseydi...”
***
KİM YAZMIŞ?
Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, parlamentoda yaptığı konuşmada Türkiye ile Ermenistan tarafından 31 Ağustos tarihinde parafe edilen ve 10 Ekim’de resmen imzalanması beklenen iki uzlaşı metinini tamamen kendilerinin yazdıklarını açıklamış...
Türk tarafı sadece ufak tefek düzeltmeler yapmış...
***
Hani dilim söylemeye varmıyor ama...
Yoksa Kürt açılımını da İmralı’daki mi...
Ammaaaaannn...
Olur mu öyle şey!
***
GÜNÜN SORUSU
Müjde Ar, “Sezen’le kafaları çekip Başbakan’ı aradık...
Zaten Sezen sık sık arıyor” demiş...
Güldünüz mü, üzüldünüz mü?
***
Polis okulları giriş sınavı sorularını kim hazırladı?
Dün polis okulları giriş sınavında yaşanan soruların sızdırılması skandalı nedeniyle Milli Eğitim Bakanı’na, “Bu soruların bakanlığınız bünyesindeki bir komisyon tarafından hazırlandığı söyleniyor. Bu durumda sorumluları tespit edip yasal işlem başlatmanız gerekmiyor mu” diye sormuştum...
Bakanlık bir açıklama göndererek, bu sınavla kesinlikle ilişkileri olmadığını açıkladı...
Eeeee; ÖSYM de “Soruları biz hazırlamadık” diyor...
Geriye kala kala Polis Akademisi Başkanlığı kalıyor...
Eğer soruları onlar hazırladıysa, bu durumda hesabı da onların vermesi gerekiyor...
Yoksa soruları bizzat tarikat üyeleri hazırlıyor da... Biz saf saf onların soru çaldıklarını mı düşünüyoruz?